Davutoğlu'ndan AK Parti'ye faiz tepkisi!

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, "Faizi düşüreceğiz diye yola çıkanlar ha bire faiz artırıp duruyorlar. Madem faiz düşünce enflasyon düşüyordu ne diye ha bire faiz artırıp duruyorsunuz?" diye sordu.

TÜRKİYE - 26-09-2020 15:42 457 kez okundu.

Davutoğlu'ndan AK Parti'ye faiz tepkisi!

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Adıyaman 1'nci Olağan Kongresi'nde AK Parti iktidarını eleştirdi. Davutoğlu, "Faizi düşüreceğiz diye yola çıkanlar ha bire faiz artırıp duruyorlar. Daha ne kadar artıracaksınız faizleri sebep olduğunuz ekonomik yıkımı ortadan kaldırmak için? Madem faiz düşünce enflasyon düşüyordu ne diye ha bire faiz artırıp duruyorsunuz? Bu palavralarının hesabını verecek bir Allah’ın kulu var mı bu koalisyon iktidarında? Evet, çıkıp dürüstçe biz batırdık, biz ekonominin e’sinden bile anlamıyoruz diyecek misiniz? En azından bu milletten bir özür dilemeyecek misiniz?" dedi. 

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu'nun kongre konuşmasında ekonomiyle ilgili eleştirilerde bulundu. Türkiye'nin dertlerinin her geçen gün arttığının altını çizen Davutoğlu, "Ülkeyi yönetmekten aciz, sorunları çözmekten aciz, iktidarda kalmaktan başka hiçbir derdi olmayan bir koalisyon iktidarı var. Ekonomimiz gözümüzün önünde çok ağır bir krizin içinden geçiyor ama bu koalisyon iktidarı krizin varlığını bile kabul etmiyor. Erdoğan bırakın krizi, ekonomimizin şahlandığını söylüyor. Allah aşkına, sizler şaha kalkmış bir ekonomiyi hissediyor musunuz? Kıymetli AK Partili, MHP’li kardeşlerim sizler zirvede bir ekonomi hissediyor musunuz?" diye sordu.

BU TABLOYA BAKIN ERDOĞAN'A HAK VERMEMEK ELDE DEĞİL
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ekonomi üzerinden yüklenen Davutoğlu, şunları söyledi: 
"Ekonomimiz biliyorsunuz PİK yapmış durumda. Sayın Erdoğan öyle söylüyor. Ekonomimiz zirvelerdeymiş. Doğru söylüyor. Enflasyon son 20 yılın zirvesinde, işsizlik son 20 yılın zirvesinde, faizler son 20 yılın zirvesinde, ekonomik küçülme son 20 yılın zirvesinde, bütçe açığı son 20 yılın zirvesinde, borç son 20 yılın zirvesinde, dolar son 20 yılın zirvesinde. Bu tabloya bakınca Sayın Erdoğan’a hak vermemek elde değil. Haklılar, kendi ifadeleriyle ekonomi gerçekten şaha kalkmış, ekonomimiz gerçekten zirvelere ulaşmış durumda. Ekonomi bakanının ifadesiyle çağ atlıyoruz. Nasıl atlamayalım. Enflasyon, faiz ve işsizlik yüzde 15’e koşuyor. Geniş işsizlik yüzde 30’a ulaşmış. Çalışabilecek nüfusumuzun yarısı bile çalışamıyor. Her üç gencimizden birisi işsiz. Dolar 8’e, Euro 9 TL’ye ulaşmış. Daha nasıl çağ atlayacağız? Yıllarca faiz düşerse enflasyon düşer palavrasını tekrarlayıp durdular. Aklı başında bütün iktisatçılar uyardı. Bu zırvanın bizi götüreceği yer tam bir felaket dedi herkes. Ne oldu? Bütün döviz kaynaklarımızı heba ettiler. Satıp durdular. Sonra da gidip duvara toslattılar ekonomiyi. Şimdi de bütün dünyada faizler sıfırlanmışken bizde faizler çift haneli hale geldi. Ne demişti Sayın Erdoğan yetkiyi verin, faizle şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz. Evet gördük.Tam bir felaket.
Sonuçta işte geçen hafta gördünüz, faizi düşüreceğiz diye yola çıkanlar ha bire faiz artırıp duruyorlar. Daha ne kadar artıracaksınız faizleri sebep olduğunuz ekonomik yıkımı ortadan kaldırmak için? Madem faiz düşünce enflasyon düşüyordu ne diye ha bire faiz artırıp duruyorsunuz? Bu palavralarının hesabını verecek bir Allah’ın kulu var mı bu koalisyon iktidarında?

ÇIKIP BİZ EKONOMİNİN E'SİNDEN ANLAMIYORUZ DİYECEK MİSİNİZ?
Çıkıp dürüstçe biz batırdık, biz ekonominin e’sinden bile anlamıyoruz diyecek misiniz? En azından bu milletten bir özür dilemeyecek misiniz? Geçen haftaki faiz kararının ekonomik anlamı bir tarafa, bu kararın asıl anlamı sadece ama sadece şudur: Biz ciddi hiçbir iş yapmayı beceremiyoruz, biz ekonominin nasıl yönetileceğini bilmiyoruz, bizim bu işler için ne ehliyetimiz ne liyakatimiz ne de ciddiyetimiz var. Biz sadece hamaset yaparız, aklı başında herkesi hain ilan ederiz, milletin zekasına hakaret ederek devam eder gideriz. Ne üç çeyrek altın bile etmeyen asgari ücret umurlarında ne de milyonlarca işsiz. Ne evine ekmek götürmekte zorlanan milyonlar umurlarında ne de ay sonunu getiremeyenler. Ne ürününün karşılığını alamayan çiftçiler umurlarında ne de kirasını ödeyemeyen esnaf."

MİLLETİN DÜNYASINDA İŞSİZLİK VAR
Milletin dünyasında işsizlik var, zamlar var, pahalılık var, haksızlıklar var, emeğin yok sayılması var. Ekmek derdi ve adalet derdi var. İktidar dünyasında işsizlik yok. Hatta bir kişiye üç-dört maaş var. İktidar dünyasında zam ve pahalılık yok. Yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarında. İsraf ve lüks içinde ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. İktidar dünyasında hak arama, adalet gözetme derdi yok. Onlar ne derse ne isterse adalet de hukuk da o oluyor.

İKTİDAR AİLESİNDE KEYİFLER YERİNDE
İktidarla vatandaşın birleştiği tek yer kaldı kardeşlerim. İktidar da ailesinin derdine düşmüş durumda vatandaş da. İktidar ailesinde keyifler yerinde, adeta cennette yaşıyorlar. Milletin ailesinde ise alın teriyle süren bir mücadele var. İktidardakiler ailelerini nasıl daha zengin ederim derdinde, millet ailesinin karnını nasıl doyuracağının derdinde.

SAKLADIKLARI HER MESELEYİ GÜN IŞIĞINA ÇIKARACAĞIZ
Gelecek Partisi çoluğunun çocuğunun derdine düşmüş her bir annenin, babanın sesidir. Herkes sussa da herkes sinse de Gelecek Partisi gerçekleri haykırmaktan vazgeçmeyecektir. Ne yaparlarsa yapsınlar. Oynadıkları her rakamın gerçeğini dillendireceğiz, üstünü örttükleri her sorunun örtüsünü yırtacağız, kararttıkları her haksızlığı aydınlatacağız, sakladıkları her meseleyi gün ışığına çıkaracağız, bizden kaçamazlar, bizden kurtulamazlar. Çünkü biz milletin ta kendisiyiz. Milletin hakkının da hukukunun da hesabını sormaya devam edeceğiz. 

MERKEZ BANKASI BAŞKANI LAFINIZI DİNLEYİP FAİZ Mİ ARTIRIYOR?
Yapmayın, bu işler sizin gibi cahillerin, komplocuların uyduruk talimatlarıyla yürümez, milleti daha fazla borcun ve faizin altına sokmayın dedik, dinlemediler. Faiz düşerse enflasyonda düşer, merkez bankası bağımsızlığı da neymiş deyip, enflasyonu düşüremediği için değil faizi indirmediği için merkez bankası başkanını değiştirdiler. Şimdi yerine getirdikleri Merkez Bankası başkanı maşallah faiz üstüne faiz artırıyor. Yahu bir öncekini lafımızı dinlemiyor, faiz düşürmüyor diyerek görevden aldınız. Bunu da lafımızı dinleyecek, faiz düşürecek diye göreve getirdiniz. Şimdi biraz ahlakınız varsa bize açıklayın. Bu başkan ne yapıyor? Lafınızı dinlemeyip faizleri bu artırmıyor mu? Yoksa sizin lafınızı mı dinleyip faizleri artırıyor. Hangisi doğru, bir açıklayın da bilelim Allah rızası için.

TÜRK LİRASINI KURUTTULAR
Yapmayın, bu kahve muhabbeti düzeyindeki komplo teorilerinizle, yine yılların emeği olan merkez bankası bağımsızlığına zarar vermeyin, Türk Lirasının böyle ayağa düşürmeyin dedik, dinlemediler. Bundan sadece dört yıl önce piyasalarda en büyük derinliğe sahip olan Türk Lirasının, sözüm ona değerini korumak için, uluslararası piyasalarda arzını kuruttular. Yapmayın, milli paramızı koruyabileceğinizi sanmanızın bedeli olarak; derinliği kaybolmuş, herkesin “aman bulaşmayayım” dediği bir para birimi kalır elimizde dedik, maalesef yine dinlemediler.

EKONOMİYİ KAHVE MUHABBETİ DÜZEYİNDE YÖNETİYORLAR
Dinlememekle kalsalar iyi bizi “Battık, bittik lobisi” olarak değerlendirecek kadar hadsizleştiler. Ülkenin kredi notunu 25 yıl önceki seviyenin altına düşürenler “yerli ve milli”, bu politikalarla “Türkiye’yi dönüşü olmayan bir yere sürüklüyorsunuz yapmayın” diyenler “Battık, bittik lobisi” öyle mi?
Nasıl olsa kimse benden hesap soramaz deyip tutarsız politikalarda ısrar eden, şeffaflıktan uzaklaşan, ekonomiyi bilgi ile değil kahve muhabbeti düzeyinde komplocu bir yaklaşımla yönetenler, biz bize yeteriz diyenler yerli ve milli, biz değiliz öyle mi?
Küresel salgın sürecinde 200 puan faiz artırmak zorunda kalan tek ülke olmakla mı yerli ve milli oldunuz? Masa başında hazırladığınız rasyoları yanlış yaptık esnetelim diyerek mi  yerli ve milli oldunuz? BDDK’ya açıklama yaptırıp swap düzenlemelerini gevşeterek mi yerli ve milli oldunuz? Bütün yaptığınız yanlış işlerden bir gün içerisinde geri atmak zorunda kalarak, ülkenin itibarını beş paralık ederek mi yerli ve milli”” oldunuz? Kim verecek yaptığınız bu işlerin hesabını? Kim verecek %30’luk işsizliğin hesabını? Avrupa’nın en düşük asgari ücretini vermenizin bu milleti hayat pahalılığına yoksulluğa umutsuzluğa düşürmenizin hesabını kim verecek?

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ HER GÜN FELAKETE YOL AÇIYOR
En az ekonomi kadar bir felaket de demokrasimizde, hukuk sistemimizde ve adalette yaşanıyor. Artık demokrasimizin kangren haline getirilen dev sorunlarını konuşamaz olduk, ülkemizin doğu ve güneydoğusunda milyonlarca insanın seçme ve seçilme iradesi ellerinden alınmış durumda, Kürt meselesi tıpkı bu iktidarın yok saydığı ekonomik kriz gibi yok sayılıyor, telaffuz bile edilmesine tahammülleri yok, darbe artığı anayasa krizimiz olduğu gibi duruyor, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi her Allah’ın günü başka bir felakete yol açıyor, her gün akıl almaz insan hakları ihlalleri ortalığa saçılıyor, İddialar akıl alır gibi değil, bir gün işkence haberleri diğer gün kaybolan vatandaşlar.

İÇİŞLERİ BAKANI GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE KAVGA ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR
Bütün bunlar yaşanırken İçişleri Bakanı Anayasa Mahkemesi’ne ve başkanına saldırıp duruyor. Ülkenin güvenliğinden sorumlu bakan hukuk devletinin en önemli kurumlarından biriyle gözümüzün önünde resmen kavga çıkarmaya çalışıyor, İçişleri bakanı anayasa mahkemesiyle devam eden bir tartışmaya giremez. Eğer girerse bunun ismi tartışma, atışma veya didişme olmaz. Bunun ismi buz gibi devlet krizi, hükümet krizi, demokrasi krizi olur. Ne istiyorsunuz? Ne yapsın AYM? Ne yaparsa mutlu olursunuz? Nasıl bir ülke tahayyül ediyorsunuz?

NİÇİN YÜZ BİNLERCE VATANDAŞ AYM'NİN KAPISINDA HAK ARAMAKTADIR
Sizin asıl sormanız gereken soru şudur, derdine düşmeniz gereken mesele şudur: Niçin bizim ülkemizde 300 bine yakın vatandaşımız haklarının ihlal edildiğini düşünüp son kapı olarak AYM’ye başvurmaktadır. Niçin AYM’nin hak ihlali kararı verdiği dosyaların ezici bir kısmı adil yargılanma hakkının ihlalidir. Niçin AYM’nin hak ihlali kararı verdiği dosyaların büyük bir kısmı ifade özgürlüğü ile ilgilidir. Bizim nasıl bir adalet sistemimiz, demokrasi kalitemiz var ki yüz binlerce vatandaş AYM’nin kapısında hak aramaktadır? Biz niçin adil yargılanma hakkını koruyamıyoruz? Biz ne yaparsak bu başvuruların sayısı azalır? Niçin mütevazi düzeyde de olsa adalet sistemimiz vatandaşlarımızı tatmin edemiyor? Demokratik bir ülkede birazcık ciddiyeti ve ahlakı olan hükümet bu soruların peşine düşer, AYM ile ağız dalaşının değil. Niye AYM’ye saldırıyorlar biliyor musunuz?

İKTİDARDAKİLERİN DÜNYASINDA ADALET YOK
Tamamen keyfi, denetlenmeyen, gayr-i hukuki bir yönetim istiyorlar. Ellerindeki güç yetmiyor bir türlü. Bütün yargı sistemi ellerinde, istedikleri kararı aldırtabiliyor, işaret ettikleri kişiyi tutuklatıp istedikleri kişiyi hapisten çıkarıyorlar. Buna o kadar alıştılar ki, AYM’nin arada sırada yaptığı hukuk hatırlatmasına tahammül edemiyorlar. İktidar dünyasında yaşayanların adalet, mahkeme derdi yok. Hukuk devletinin ne olduğunu tamamen unutmuş durumdalar. Ne hukukun işlemesinin bir değeri var bunlar için,ne de devlet ciddiyetinin. Hukuk deyince ayak bağı geliyor akıllarına, devlet deyince vatandaşın korkması gereken bir güç.

BIRAK DEDİKLERİNİ BIRAKAN HAKİM VE SAVCILARDAN MEMNUNLAR
Bu iktidar yönetme kabiliyetini kaybetmiştir. Tıpkı 1990’larda olduğu gibi yönetemedikçe iradesini bürokrasiye, çıkar gruplarına, darbeci artıklarına, yargı ve güvenlik vesayetine teslim etmektedir.  Millet sizi oylarıyla ülkeyi yönetin diye seçti. Siz ülkemizi bir garnizona, milleti de sessiz yığınlara çevirebileceğinizi mi zannediyorsunuz? Bunlar Anayasa Mahkemesinin kararlarına itiraz ettikleri gibi tüm hakimlerle kavga etmiyorlar. Sevdikleri hakimler de var. Sözlerini dinleyen, dediklerini harfiyyen uygulayan, içeri at dediklerini atan, bırak dediklerini bırakan hakim ve savcılardan son derece memnunlar. Siyasetin oynaması gereken rolü savcılar ve hakimler oynamaya başlarsa o ülkedeki rejimin ismi vesayet rejimi olur, savcılar ve hakimler düzeni olur. Hukuk devletinin tamamen yok olduğu bir ortamda savcılar ve hakimler adalet değil daha fazla toplumsal çatışma, huzursuzluk ve hepsinden önemlisi demokratik siyasetin yok edilmesine katkı sağlarlar. Çünkü artık hukuk devletinin kurallarına göre hareket etmezler, adalet arayışıyla hareket etmezler.

TERÖR BAĞLANTISI VARSA NEDEN VEKİL SEÇİLMESİNE ONAY VERDİNİZ?
İşte bakın, sabahları kalkınca hemen haberleri kontrol ediyoruz, acaba bugün kimlerin evine baskın yapıldı, çağrılsa gidecek hangi isimler yaka paça zırhlı araçlarla göz altına alındı diye. Yine onlarca siyasi, tanınmış isim, her gün göz önünde olan belediye başkanı zırhlı araçlarla götürüldü. Sebep 6 yıldır süren bir soruşturma. Eğer varsa bir terör bağlantısı neden bunların milletvekili seçilmesine, belediye başkanı seçilmesine onay verdiniz? Daha geçenlerde AYM “hukuk ihlali” kararı verip üstüne de tazminat ödetmedi mi? Önlerinde işlerine yarayacağında basacakları soruşturma, dava, mahkeme düğmeleri var. Hangisi işlerine geliyorsa onu devreye sokuyorlar. Bir yanda sırf seçim kazanmak için devletin aradığı Osman Öcalan’ı devletin televizyonuna çıkaracaksın, diğer yanda senin gözünün önünde duran belediye başkanını siyasileri hapse atacaksın. Bir yanda terör örgütü liderinden mektup alacaksın, kendine oy isteyeceksin, diğer yanda sırf kendi seçmenine öfke aşılamak için terör gerekçesiyle elinde kalem olanları içeri atacaksın.

FETÖ'NÜN ATTIĞI ADIMLARIN BENZERLERİNİ ATMAYIN
Biz bu manzaraları ilk kez görmüyoruz. Bunlar defalarca ülkeyi yönetmekten aciz iktidarlar tarafından denendi. Hukukun siyasetin elinde muhalifleri ezmek, toplumsal barışı yok etmek için bir silah olarak kullanıldığını bu ülke çok gördü. AK Parti kadroları da AK Parti iktidarı da siyasetin hukuk aracılığıyla baskı altına alınma teşebbüslerinden çok çekti. Yargıya söz geçirmeye başlayınca şimdi kendileri aynı silahı kullanıyor. Hukuku ayağa düşürmeyin, milletin adalete güvenini yok etmeyin, milletin devlete aidiyetini yok etmeyin. Geçmişte FETÖ’nün demokratik zemini yok etmek için attığı adımların benzerlerini atmayın. Ekonomiyi batırdığınızı toplum gördü. Bu krizden çıkış için gerilimi artıracak adımlar atmak, bu ülkeye en büyük kötülüktür. Büyük nutuklarla dış politikada attığınız adımlardan vazgeçtiğinizi, geri çekildiğinizi görüyoruz; bunu unutturmak için toplumsal barışımızı bozmaya yeltenmeyin.

ÜZERİNDEN 6 YIL GEÇMİŞ OLAYIN HESABINI ŞİMDİ SORUYORSANIZ...
Siz ne yaparsanız yapın, milletin cebine, alın terine, çoluk çocuğunun rızkına el atmış enflasyon canavarını unutturamazsınız. 10 yıl önce yapılmış bir açıklamayı, 7-8 yıl önce atılmış bir tweeti, 6 yıl önce başlatılmış bir soruşturmayı bugün hiçbir şey yaşanmamış gibi yeniden gündeme almak hukukun dibine kibrit suyu dökmektir. 6 yıl önce işlenmiş suçların hesabını sormadıysanız bu yargının acziyetidir. Üzerinden 6 yıl geçmiş olayların hesabını şimdi soruyoruz diyorsanız bunun ismi hukuki süreç değil gündem değiştirme operasyonudur. Siz ülkeyi, ekonomiyi ve dış politikayı batırdınız diye toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü, demokratik standartlarımızı, hukuk devletini ateşe mi atalım?

28 ŞUBAT ARTIĞI AKIL HOCALARINIZ MI BU AKLI SİZE VERİYOR?
Ne istiyorsunuz? Bu adımların ülkede gerginliği artırdığını, birliğimizi ve bütünlüğümüzü zedelediğini, terörü yeniden davet ettiğini göremiyor musunuz? Niçin ısrarla toplumsal kırılganlıklarımızı tahrik ediyorsunuz? Kimin adına yapıyorsunuz bunları? Kimin ekmeğine yağ sürüyorsunuz? 28 Şubat artığı akıl hocalarınız mı bu aklı size veriyor? Türkiye’yi yeniden 1990’lara döndürmenize müsaade etmeyeceğiz. Hukuku bir silaha dönüştürmenize müsaade etmeyeceğiz. Siyasetin alanını yok etmenize, bürokratik vesayet rejimini tesis etmenize müsaade etmeyeceğiz. Çünkü biz ülkemizi seviyoruz, milletimizi seviyoruz. Çünkü biz milletin korktuğu değil, milletin hizmetkarı bir devlete inanıyoruz.

FETÖ'CÜ AKLIN YARGIYI ESİR ALMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ
Türkiye’nin yeniden 1990’lara dönmesine, terörün hortlamasına, demokratik siyasi alanın zorbalıkla esir alınmasına müsaade etmeyeceğiz. FETÖ’cü aklın ve FETÖ’cü metotların yeniden yargıyı, siyaseti, demokrasimizi esir almasına müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin adalet sistemi, bu milletin devleti, iktidarın ve yargı oligarşisinin kendi çapsızlıklarını örtmek için kılıf olarak kullanılamaz. Terörle mücadelenin 1990’larda olduğu gibi demokratik ahlaktan ve ilkelerden tamamen koparılıp millet iradesini tasallut altına almasına müsaade etmeyeceğiz. Her türlü anti-demokratik, hukuk ve adalet düşmanı adımın terörle mücadele kılıfı altına sokulmasına müsaade etmeyeceğiz. Terörle mücadele kamu düzeninin tesis edilmesi, demokrasinin muhafaza edilmesi, millete ve devlete yönelen silahların susturulması için yapılır; adaletin, hukukun ve insan haklarının susturulması için değil. Bu ülkeyi yeniden dağa taşa sloganlar yazarak yönetmeye çalışanların insafına teslim etmeyeceğiz."

milligazete.com.tr
Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
YSK açıkladı: Seçimde hangi durumlarda oy geçersiz sayılacak?

YSK açıkladı: Seçimde hangi durumlarda oy geçersiz sayılacak?

30-03-2024 - TÜRKİYE

Arınç'tan hadsiz Filistin hezeyanı

Arınç'tan hadsiz Filistin hezeyanı

09-10-2023 - TÜRKİYE