Vaktiyle Bir gözü kör olan zengin bir adam genç bir kadınla evlenir. Adam sabahtan akşama kadar çalışmaya gider, akşam eve kucaklar dolusu yiyeceklerle gelirmiş. Hanımı, son derece saygı ve hürmet gösterirmiş kocasına. Adam eşinin bu saygı ve hürmetine karşılık her geçen gün daha fazla yiyecek, giyecek ve ev eşyası gibi öteberi alarak eve gelir, hanımını son derece mutlu edermiş...
Aradan seneler geçmiş adamın işi yavaş yavaş bozulmaya başlamış. Bir gün eve eli boş gelmiş. O zamana kadar kocasının her akşam elinde getirdiği eşyalara bakmaktan, bir gün olsun yüzüne bakmaya fırsat bulamayan kadın, kocasının ellerini boş görünce yüzüne bakarak; “-aa herif senin bir gözün körmüş ya!...” der.
Adam akıllı ve güngörmüş biriymiş. Hiç bozguna vermeden karısına; -Hanım hanım! bunca yıldır evliyiz, şimdiye kadar gözümün kör olduğunu görmemiş miydin? Diye sorar. Akılsız kadın şöyle cevap verir; -Herif! şimdiye kadar hep eline bakıyordum. Yüzüne bakmaya fırsatım olmadı. der. Akıllı adam karısına; -Ah Hanım!.. benim sadece gözüm değil gönlümde körmüş... Yoksa senin gibi akılsızı başıma dert alır mıydım?...
Menfaat ilişkisi devam ettiği sürece, insanların kusurları görünmez. Menfaat musluğu kapatıldığı ya da kısıldığı an küçük kusurlar dev aynasında görünür ve bir bir ortaya çıkarlar. Yıllarca akraba olan, arkadaş olan, dost olan insanlar, menfaat ilişkileri bitince bir birilerinin incir çekirdeği kadar küçücük kusurlarını, incir ağacı gibi görmek isterler. Biri birilerini olmadık şeylerle suçlamaya başlarlar. Hatta biri birilerine türlü türlü kabahatler yakıştırırlar…
Önceleri can ciğer olan kişiler bakarsınız bir anda azılı düşman oluvermişlerdir. Tabi bu sadece şahıslar için değildir. Toplumlar için, bölgeler için, ülkeler için de durum böyledir..
Örneğin; Türkiye olarak henüz daha birkaç yıl öncesine kadar Suriye ile ilişkilerimiz son derece iyiydi ya da öyle görünüyordu. Başbakanımız ( şimdiki cumhurbaşkanımız ) ile Suriye Devlet Başkanı birbirilerine “kardeşim” diye hitap ediyorlardı. Her iki taraf da özel davetler ile biri birilerini ağırlarlardı. Hatta karşılıklı vizeler kaldırılarak, ticaret hacimlerini bayağı artırmışlardı. Özellikle sınıra yakın şehirlerde yaşayan vatandaşların işleri açılmış, yüzleri gülmüştü...
Derken, Arap Baharı adıyla Tunus ta başlayıp, Mısır, Yemen, Libya’dan sonra Suriye’ye sıçrayan halk ayaklanmaları, tüm menfaat ilişkilerimizi, tüm ekonomik hesaplarımızı bir anda hercümerc etti...
“Menfaat dostluğu” her zaman pamuk ipliğine bağlıdır. Menfaatin kamufle ettiği kusurlar, mutlaka bir gün açığa çıkarlar…”