Hoşumuza gitmeyen, eylemlerimizi, söylemlerimizi, icraatlarımızı eleştiren her düşünce, fikir, tenkit tehlikeli midir? Farklı düşüncelerin, tenkitlerin olmadığı bir atmosfer fazlasıyla verimsiz ve bereketsizdir halbuki. Neticede insan olarak hepimizi “hata yapmak” gibi bir haslete sahibiz. Hiçbir idareci de hatalardan ve yanlışlardan münezzeh değildir. Bir idareci için her dediğini ve yaptığını “kayıtsız şartsız” olumlayan kimselerin olması mı evladır, yoksa objektif bir şekilde “gördüğünü söyleyebilen”, “yanlışa yanlış”, “doğruya doğru” diyebilen insanların olması mı?
Geçtiğimiz günlerde, iktidar medyasının bir gazetesinde bir yazar, yeni bir yasal düzenleme planlandığını ve “Ekonominin genel yapısı, milli para, finansal göstergelere ilişkin olarak, bunların fiyat, değer veya seviyeleri üzerinde önemli ölçüde etki doğurabilecek yalan, yanlış ve yanıltıcı bilgi veren, söylenti çıkaran, bu suretle menfaat elde edenlerin, 6 aydan iki yıla kadar hapis ve 5 bin güne kadar adlı para cezasıyla cezalandırılması gündemde” şeklinde bir iddia ortaya attı.
Burada bu iddia kadar “iktidar medyası” ibaresi de ayrı bir anlama sahiptir aslında. Ancak gelinen nokta itibariyle bu tuhaf durumun kanıksandığı ve artık hayret uyandırmadığı da bir vakıadır. Bu iddianın bırakın gerçek olmasını, böylesi bir düşüncenin akıllardan geçirilmesini bile teessüfle karşılamak gerekirken, maalesef içten içe sevinenlerin olduğu görülmekte. Spekülatif veya yıkıcı faaliyetlere karşı tedbir alınması için halihazırda kurumlar, kuruluşlar, mekanizmalar zaten mevcuttur. Buna rağmen, meselenin “düşüncesini bile suç saymak” gibi değerlendirmek en başta bu topluma zarar verecektir.
Kitlelerin yanlış yönlendirilmesi, galeyana getirilmesi, yanlış yönlere sevk edilmesine karşı çıkalım ama bunu her farklı ve olumsuz düşünceyi sakıncalı saymaya götürmek çok ince bir noktadır neticede. Mesele öznel bir değerlendirmeye varırsa, ki ihtimal dahilindedir, o noktadan sonra her türlü görüşü farklı değerlendirmelere tabi tutmaya kadar gidebilir sonu.
Ortada bir sıkıntı mevcut halde bunu yok saymak, bunun konuşulmasını, tartışılmasını engellemeye çalışarak ne elde edilebilir? Ekonomi politikalarının eleştirilmesi neden bir tehdit olsun diye düşünmek gerekir. Gazeteciliğin temel argümanlarından olan haber ve yorumlarda eleştirinin olmaması, en başta gazeteciliğin tabiatına aykırı olmaz mı? Gazetecilik, sorular sormak üzerine kurulu olduğuna göre yeri geldiğinde eleştirel olması da gayet normaldir. En ufak bir tenkitte meseleyi “Türkiye aleyhinde algı oluşturma” gibi bir suçlamaya gitmek pek de normal değildir.
Madem eleştiri, tenkit, farklı düşünmeye karşı bir tavır ortaya konacak, aynı muamele “kraldan fazla kralcılık” yapanlara, meseleleri olduğundan farklı gösterip “pembe tablolar” çizenlere, sahte iyimserlikler pompalayıp “algı operasyonu” yapanlara yapılsın o zaman. Bu da halkı kandırmak, yanıltmak, yalan ve yanlış bilgi vermektir neticede.
Orta yerde duran sıkıntıyı kabul edip ona göre tedbir almak yerine yok saymak, konuşmamak, göz ardı etmek keşke o sıkıntının çözümüne katkı sağlasaydı.