Bir kadın, bir gün kucağındaki çocuğu ile birlikte bir mağaranın önünden geçerken içeriden gelen bir sesi duyar:
"İçeri gir ve ne istersen al, ama en mühim olanı unutma!
Ayrıca:
"Sen çıktıktan sonra kapının bir daha asla açılmayacağını da dikkate al. Bu fırsatı kaçırma, ama yine de en mühim şeyi unutma..."
diyor, durmadan ikaz ediyordu.
Kadın mağaraya girer ve büyük bir servetle karşılaşır.
Yığınla altın ve mücevherleri görünce şaşkına döner ve çocuğunu yere bırakarak hemen büyük bir hırsla mücevherleri toplamaya başlar.
Bu sırada o esrarengiz ses yine duyulur:
"Yalnız sekiz dakikan var..."
Sekiz dakika çabuk geçer.
Kadın toplamış olduğu kıymetli taşlar ve altınlarla birlikte mağaranın dışına koşar ve kapı kendiliğinden kapanır.
Fakat bu sırada çocuğunu içerde unutmuş
olduğunun farkına varır, ama iş işten çoktaaan geçmiştir.
Ağlamak, sızlamak, dizini dövmek, saçını-başını yolmak fayda vermez.
Hayatta en mühim olan ne sizin için ve en mühim yerine hangi gereksiz, lüzumsuz işlerle, kişilerle, dertlerle(!) vakit geçiriyorsunuz?
Değer mi acaba en mühiminizi, en mühimlerinizi ihmal etmeye?..