İnsanoğlu dünyaya ağlayarak gelir. Niçin ağladığını, omzuna maddi ve manevi sorumluluklar yüklendikten sonra anlamaya başlar… Dünyaya gözümüzü açtıktan itibaren ondan hep şikâyetçi oluruz. “Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdım”, “Batsın bu dünya”, “Yalancı dünya” gibi sözlerle hep sitem eder dururuz… Dünyaya kızarız fakat Ona dört elle sarılmaktan, uhrevi hayatı düşünecek zamanımız kalmaz…
Yüce Peygamberimiz bir hadisinde; “hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, yarın ölecekmiş gibi ahrete çalışınız” diyerek dünya kadar ahretimizi de ihmal etmememiz gerektiğini hatırlatmaktadır. Elbette ki kendimizin, çoluk çocuğumuzun, ailemizin nafakasını temin etmek, hayatımızı idame edebilmek için çalışmak, para kazanmak, mal kazanmak mecburiyetindeyiz. Ancak dengeyi kaçırmamalıyız. Dünya malına müptela olmamalı, ahretimiz için de azıklar hazırlamalıyız…
Bireyden Aile, Aileden Topluluk, Topluluktan Toplum, Toplumdan Millet, Millet ’ten Ümmetler oluşur. Biz büyük bir Ümmetin fertleriyiz. Bizi ahrette kurtaracak bir eserimiz olmadığına göre, dünyadaki eserlere de kıymet vermemeliyiz. En büyük servet güzel ahlaktır, doğruluktur, dürüstlüktür, insanlıktır…
Hz. Mevlana şöyle der: “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, Nice elbiseler gördüm içinde insan yok”…
Muhterem dostlar, insan olabilmek için; mala, mülke, servete, mevkie, makama sahip olmak gerekmez. Bunların hepsi geçicidir. Bir tebessümün bile sadaka sayıldığı yüce dinimizi anlayabilsek, yaşayabilsek ve yaşatabilsek, insanın ve insanlığın değerini daha iyi idrak ederiz. Allah (c.c.)’nun eşrefi mahlûkat olarak yarattığı, “Kamil insan” olmanın şerefini, onurunu ve gururunu taşımak, en büyük servettir, mertebedir …
Yaratılanı, yaratandan ötürü sevmeliyiz, saymalıyız. Sevgi ve saygının olmadığı bir toplum, büyüyemez, gelişemez, ileriye gidemez, kendini gerçekleştiremez. Büyüklerimiz bize; “büyüklerinize saygı, küçüklerinize sevgi gösteriniz” derlerdi. Oysa küçüklere de saygı göstermek, onların haklarına, hukuklarına riayet etmek gerekir…
Saygı ile büyüyen çocuklar, yarının saygı gösteren büyükleri olurlar. Zira “saygı olunca, sevgi daha kolay oluşur” Sevgi gösterip, saygı gösterilmiyorsa; “ sevgi biter, saygısızlık saygınlık kazanır…”
Evet Saygı olmazsa, Sevginin ne kıymeti var?..
Ne yapmalıyız?.
Önce saygı göstermeliyiz…
Küçüğümüze, büyüğümüze; herkesin ve her kesimin özüne, sözüne, inancına, giyimine, yaşam tarzına saygı duymalıyız ancak; hak ettiğinden fazla değer vermemeliyiz. Zira değersize değer vermek insanı değersizleştirir…
Özgürlükler sınırsız değildir fakat hiçbir insanın özgürlüğüne müdahale etme hakkımız yoktur. .Ancak; özgürlüğümüzü kısıtlamak isteyenlere de o hakkı veremeyiz…
“Adalet mülkün temeli ise, mülk Allah’ındır.”
“Adaletin olmadığı bir yerde Adaletsizlik Adalet olur…”
Savaşların olmadığı, insanların aç ve açıkta kalmadığı, saygı ve sevginin zirvede olduğu, demokrasi ve insan haklarının hâkim kılındığı, “Adil bir Dünya Düzeni” özlemiyle saygıyla ve sevgiyle kalınız…