Devletimizin özelleştirme politikaları içerisinde en kötüsü ve vatandaşa en zararlısı TEDAŞ ve doğurduğu kuruluşlardır. Bizdeki hırçın ve kötü çocuk da DEDAŞ ( Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.) Birçok Ülkede, elektrik, su, doğalgaz gibi zaruri ihtiyaçların devlet tarafından vatandaşına ücretsiz dağıtıldığını medyadan duymuşuzdur. Hatta dikta rejimi ile yönetilen devletlerde bile bu hizmetlerin bedava verildiğini duymuştuk. Örneğin Kaddafi döneminde Libya’da elektrik, su, akaryakıt gibi birçok hizmetin vatandaşa ücretsiz verildiğini duymayanımız yoktur.
Dünya, artık Uzayı kendine mesken edinmişken; günümüzde hala devletimizin vatandaşın sırtından inmediğini görüyoruz. Rahmetli Turgut Özal, Boğaziçi köprüsünün gelirini özelleştireceğini söylediğinde, adamı vatan haini olarak itham ettiler. Bu gün neredeyse devletin tüm kuruluşları özelleştirildi. Devlete ait olan; TEDAŞ, TELEKOM, SEKA KAĞIT FABRİKALARI VE ŞEKER FABRİKALARI gibi birçok kuruluş özelleştirilerek vatandaşın sırtına yük üstüne çok büyük yük bindirilmiş oldu..,
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” düsturunu şiar edinen ecdadın torunları bugün neredeyse; “Yeterki Devlet Yaşasın; İnsan Ölürse Ölsün. Kalan Sağlar Bizimdir” düsturu ile hareket etmeye başlamışlardır. Yıllarca vatandaşının inancı ile fikri ile giyimi ile uğraşan devletimiz, bunlardan vazgeçti lakin bu defa yaşamlarını zorlaştıracak adımlar atmaktadır. Bu da vatandaşı adeta çileden çıkarmaktadır. Bir şarkı sözü aklıma geldi; “Oynatmaya az kaldı, Doktorum Nerede?..”
Türkiye vatandaşlarının dörtte üçünden fazlası fakirdir. Hatta açlık sınırında yaşamlarını sürdürmektedirler. Doğu ve Güneydoğuda bu oran daha da fazladır. Devletimizin son zamanlarda yaptıkları atılımlar ile bölgemizin ön iki ayağı şaha kaldırılmış fakat arka ayakları çöktürülmüş hatta koparılmış durumdadır. Zenginin çok daha zengin, fakirin açlıkla boğuştuğu bölgemizde, TEDAŞ’ın gelirlerinin bir kısmının özelleştirilerek DEDAŞ’a devredilmesi ile vatandaşlarımız adeta cezalandırılmıştır..,
Bölgede elektrik idaresinin DEDAŞ’a geçmesi ile elektrik sorunu had safhaya ulaşmıştır. Özelleştirilmeden hemen sonra, ilk sıralarda faturalar 2-3 kat kabarık gelmeye başlandı. Sonra keyfi uygulamalar ile birçok vatandaşımızın ya sayacı değiştirildi, ya da tesisatın değiştirilmesi istendi. Ardından kendi suyu ile sulama yapan çiftçilerimize bile borç çıkarıldı. Birçoğu icralık oldu. Bu da yetmez günün belli belirsiz saatlerinde elektrik kesintisi uygulanmaya başlandı...
Birçok çiftçi, üretici, esnaf perişan olduğu gibi, bu kış aylarında elektrik ile ısınmaya çalışan vatandaşlarımız da resmen donmaya mahkûm edilmiştir. Elektrik, günümüzde hayat damarlarımızdan biri haline gelmiş, hatta şah damarımız dersek yanlış olmaz. Zira elektrik yok ise, hayat durmuş demektir. Elektrik olmayınca esnaf ve sanatkârlarımız tamamen işlevsiz kalmaktadır. Hele, Organize Sanayilerinin ve irili ufaklı işletmelerin mağduriyetleri ve zararları azımsanmayacak durumdadır... Bu DEDAŞ denilen başarısız ve beceriksiz kuruluşa kim dur diyecek? Devletin yaşaması için insanların aç ve açıkta kalması mı gerekiyor?…
Osmanlının son zamanları ile Cumhuriyetin ilk dönemlerinde birçok esere imza atmış olan Usta Şairlerimizden Abdülhak Hamit Tarhan şöyle der; “Gaddar olursa devlet, O millet eder kıyam. Mağdur olursa millet O devlet bulur hitam” Saygılarımla…
malabub@yaani.com