RÖPORTAJ
Giriş Tarihi : 20-03-2019 23:40

2019 sıçrama yılı olacak

2018 yılı turizm açısından Türkiye’de rekorlar yılı oldu. Ülkemize gelen 46 milyondan fazla turist 2019 yılı için beklentileri artırırken turizmcinin de yüzünü güldürdü.Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği(POYD) Başkanı Ülkay Atmaca da bu haftaki söyleşimizin konuğu oldu ve turizm sektörüyle ilgili sorularımızı yanıtladı.

2019 sıçrama yılı olacak
Bize öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?
İsmim Ülkay Atmaca. 1987’den beri turizm sektörünün içerisindeyim. 2001 yılından beri de profesyonel iş yaşamıma devam ediyorum. Son bir buçuk yıldır da İnnvista Otel’in Genel Müdürlüğü’nü yapıyorum. 2006 yılından beri Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği(POYD)’ne üyeyim. POYD 1992 yılında kurulan ve önce Antalya’nın sonrada Türkiye’nin en önemli sivil toplum kuruluşlarından birisi. POYD’ da 3 dönem yönetim kurulu üyeliği yaptım. Şuanda  ise POYD un başkanlığını yürütüyorum. Bu onur verici görevde yeni yönetim kurulumuzla birlikte “POYD’u daha iyi bir yerlere taşımak için neler yapabiliriz?” diyerek hareket ediyor ve konuda çaba sarf ediyoruz.

2018 yılı turizm sektörü için nasıl geçti? 2019 yılından beklentiler ne yönde?
2018 hem şehrimizde hem de ülkemizde son yılların ve hatta tüm yılların en iyi sezonlarından biri oldu. 2018 tüm rekorların kırıldığı ve ülkemize gelen turist sayısındaki artışın çok yüksek olduğu bir yıldı. Hedefimiz her zaman daha da ileriye gitmekti. 2019 yılında da aynı beklenti içerisindeyiz. 2019 yılının ilk iki ayı içerisindeki rakamlar çok iyi seviyelerde. Erken rezervasyonlarda da bir artış söz konusu. Şuan için hiçbir aksilik gözükmüyor ve Antalya ile Türkiye’ye olan ilgi de giderek artıyor. Böyle giderse bu sene iyi bir sıçrama gerçekleştirebileceğimizi söyleyebilirim. Güzel bir sezon bizleri bekliyor. Hem kendi katıldığım fuarlarda hem de meslektaşlarımla yaptığımız konuşmalar sonucunda aldığım izlenimlere dayanarak 2019 yılının da 2018 yılı kadar iyi geçeceği yönünde.

Moskova Turizm Fuarı’nda da yer aldınız. Fuar nasıl geçti?
Moskova fuarı geçtiğimiz günlerde katıldığımız bir fuardı. Fuarda Türk tur operatörlerinin olmaması çok hoş değildi ancak sonuçta Rus pazarındaki satışlar artarak devam ediyor. Hiçbir düşüş yok, rakamlarda yükseliş bile söz konusu. Satışlarımız ve rakamlarımız gayet iyi durumda. Tek sıkıntı Moskova’daki standımızın küçülmüş olmasıydı. Bakanlığın aldığı yeni bir kararla fuardaki stand alanımız 1200 metrekareden 300 metrekareye düşürülmüştü. Türk tur operatörleri de bu sene yoktu. Fuardan ziyade birtakım workshoplar, özel yemekler ve düzenlediğimiz acenta toplantıları aracılığıyla daha geniş bir kitleye ulaşmaya çalıştık. Moskova fuarı da diğer tüm fuarlar gibi çok iyi geçti.

Rus turistlerin yanı sıra başka ülkelerden turist çekmek için ne gibi çalışmalar yürütülüyor?
Sektörün tüm paydaşları olarak pazar çeşitliliğimizi artırmak için yoğun bir mücadele içerisindeyiz. Tur operatörlerimiz, seyahat acentalarımız, incomingcilerimiz, online satışçılarımız ve otellerimiz pazar çeşitliliğini artırmak için sürekli çalışıyor. Bununla ilgili de ciddi bir ilerleme kaydettik. 2016 yılında Rusya ile yaşanan kriz sektörü olumsuz etkilerken aslında sektörde bazı önemli değişikliklere de sebep oldu. Hatta sektöre önemli katkılar da sağladı. Bu kriz bizlere sadece tek bir pazara bağımlı kalmamak gerektiğini gösterdi. Bu yüzden de Ortadoğu ve Kuzey Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bizlere 3-4 saat uzaklıkta olan tüm destinasyon ve pazarlarda yer almaya devam ediyoruz. Yaptığımız çalışmalar sonucunda tüm pazarlarda bir artışın olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim.

Peki Antalya’daki 5 yıldızlı otel sayısı yeterli mi, yeni otellere ihtiyaç var mı?
Pazarın biraz daha oturması için yeni yatırımların biraz durulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü yatırımların biraz daha azalması fiyatları artırma noktasında önemli bir etken olacaktır. Bu da fiyatları yükseltmek anlamında sektöre avantaj sağlayacaktır.

Ülkemize gelen turist sayısı çok fazla olmasına rağmen turistlerdeki kişi başı harcama düşük seviyelerde seyrediyor. Bunu artırmaya yönelik çalışmalarınız var mı?
Bu konudaki çalışmalar 2018 yılının başından itibaren başlamıştı. Bizler sadece ülkemize gelen turist sayısını artırmak için değil turist başına düşen harcamayı artırmak için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. 2019 yılı için fiyatlarda ve harcamalarda yaklaşık yüzde 10 oranında bir artış bekliyoruz. Şu ana kadar olanlar da bu beklentimizin gerçekleşeceği yönünde bizlere umut veriyor.

Peki şehir içine turist nasıl gelir?
Bunun için öncelikle şehir merkezinin bir cazibe merkezi haline gelmesi lazım. Şehrin her köşesine etiket koymamız gerek. Pazarlığın çok yüksek olmadığı, dürüst ve ahlaklı satışların yapıldığı bir şehir olmalıyız.  Bu noktada insanların rahatlıkla ve güven içerisinde gezebileceği temiz caddeler ve sokakların yanında, rahatlıkla alışveriş yapabilecekleri dükkanların da olması şart. Turizm sektörüyle ilgilenen tüm paydaşların bu konuda çaba sarf etmesi ve elini taşın altına sokması gerekir. Ama ilk yapılması gereken şehrin her yanının cazibeli hale getirilmesi ve parlatılmasıdır. Aslında Antalya’da bunun bazı örnekleri de mevcut. Örneğin Kaleiçi’ne yapılan yatırımlar sayesinde Kaleiçi turistler için önemli bir cazibe merkezi haline geldi. Kaleiçi’ndeki değişim gerçekten de inanılmaz boyutlarda. Ancak bunu şehrin tamamına yayabilirsek bu konuda başarıya ulaşmış olacağız. Şuan yeni bir metro projesi de var; eğer bu proje hayata geçerse özellikle Belek ve Kemer’den insanların şehir merkezine daha rahat şekilde ulaşmalarını sağlayabileceğiz.

Alternatif turizm alanları yaratma konusunda çalışmalarınız var mı?
Ülkemizin her tarafı ayrı bir cennet. Bu sebeple de turizmin çok çeşitlenebileceği bir ülkeyiz.  Türkiye, her türlü turizm faaliyetine ev sahipliği yapabilecek potansiyele sahip bir ülke. Alternatif turizm alanları olarak da çok zengin bir ülkeyiz. Klasik hale gelmiş deniz, kum ve güneş üçlüsünün yanında; kayaktan, golfe, spordan, kongreye, sağlıktan, macera turizmine kadar her türlü turistik faaliyeti yürütebilecek imkanları bünyemizde barındırıyoruz. Bununla ilgili altyapımız da mevcut. Gerekli bilgi ve donanıma da sahibiz. Sektörün tüm paydaşları olarak bununla alakalı çok ciddi çalışmalar yürütüyoruz.  Antalya olarak turistlerimiz için çok önemli bir cazibe merkezi olan ve dünyanın birçok yerinde olmayan Land of Legends gibi bir eğlence parkına sahibiz. Şehrimize gelecek olan turistlerin hem denize girebilecekleri güzel plajlarımız hem de kayak ve snowboard gibi kış sporlarını yapabilecekleri Saklıkent gibi kayak merkezlerimiz var. Türkiye geneline baktığımızda da Kapadokya ve Pamukkale gibi dünyanın hiçbir yerinde olmayan turizm merkezlerine sahibiz. Bizim bu noktada yapmamız gereken bunları olabildiğince iyi kullanmak ve tanıtımlarını en iyi şekilde yapmaktır. Bunun için de gerekli altyapı çalışmalarını yapıp tesis kalitesini yükselterek yolumuza devam etmeliyiz.

Antalya tarihi ve kültürel açıdan da çok zengin bir şehir. Şehrimizde pek çok antik kent de bulunuyor. Turistlerin ilgisini bu alanlara çekebilmek için neler yapılıyor?
Yeni bakanlığın en büyük hedeflerinden biri de bu. Bu konuda bazı çalışmalar da yapılıyor ancak işin içine birçok faktör girdiği için beklentiler istenilen düzeyde olmuyor. Özellikle bu alanlara ulaşımın zor oluşu, ücretler, gelen misafir portföyüne bağlı olarak turistlerin büyük çoğunluğunun deniz, kum ve güneş üçlüsüne yönelmesi, turistin tesisten çıkmama arzusu gibi pek çok etken bu durumda etkili oluyor. Ancak bakanlık tarafından yapılan yeni çalışmalarla bu yolda biraz daha ileriye gidilebileceğini düşünüyorum. Antalya Tanıtım Vakfı ile Antalya Ticaret ve Sanayi Odası bu konuda çok emek sarf ediyor. Biz otelciler olarak da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz.

Sanırım gıda atıklarının azaltılması ve değerlendirilmesi için de bir proje yürütüyorsunuz. Bize bu projeden biraz bahseder misiniz?
POYD olarak Fazla Gıda A.Ş ile bu konuda yürüttüğümüz bir çalışma var.  Gıda atıklarını önlemek ve israfın önüne geçmek için iş birliği yapıyoruz. Bu projeyle birlikte tüketilebilir haldeki gıdaların yeniden değerlendirilmesini amaçlıyoruz. Ancak bu konuda bazı sıkıntılarla da karşılaşıyoruz. Atıkların değerlendirilmesi noktasında soğuk zincirin kurulması çok önemlidir. Bugün büfeden kalan yemeklerin, çocuk esirgeme kurumuna, yaşlılar yurduna veya hayvan barınaklarına gönderilebilmesi için organize ve profesyonel şekilde kurulmuş bir soğuk zincire ihtiyaç var. Böyle bir zincir kurulmadığı takdirde iyilik yapayım derken olumsuz ve kötü sonuçlara da yol açma ihtimaliniz var. Biz bu noktada otellerimizde olabildiğince geri dönüşümü mümkün olan ürünler kullanmaya çalışıyoruz ve büfe planlamalarımızı da ona göre yapıyoruz. Atığın az veya çok oluşunda otele gelen misafir portföyü de çok etkili. Bu noktada misafirlerimizi daha da bilinçlendirmeye gayret ediyoruz. Son yıllarda yaptığımız çalışmalar sonucunda atık konusunda ciddi yol almaya başladık ve atık oranını da ciddi anlamda azalttık.
Ceylan YAŞAR
Gazete AntalyaGazete Antalya