Amatem ile ilgili gözlemlerimi yazdıktan sonra bazı bağımlı yakınları da tedavi aşamasında yaşadıkları süreçleri kendi pencerelerinden kimisi telefonla, bazıları da yazılı olarak ifade ettiler. Ailelerin acısını anlıyorum. Ateş düştüğü yeri yakar.
Kiminin evladı madde bulmak için evdeki sıvı yağı, pekmezi, reçeli, peyniri, şekeri, makarnayı torbacılara verdiğini beyan etti. Hatta çaresiz bir anne de ‘oğlum yüzünden evde telefonu şarza koyamaz hale geldik. Çünkü cihazı alıp satıcılara veriyor. Elimdeki telefon benim 3.telefonum.’ Geçtiğimiz Perşembe günü oğulları madde bağımlısı iken çocuklarını maddeden kendi imkânları ile tamamen kurtaran örnek bir aile ile tanıştım. ‘Madde bağımlısı nasıl iyileşir’ konusunda örnek bir yaklaşım geliştirmişler. Baba olsun, anne olsun yaşadıkları onca zorluklardan sonra bilge ruhlu insanlar haline dönüşmüşler.
Bir bağımlıya nasıl yaklaşacakları konusunda bağımlı danışmanı kadar birikimli ve donanımlılar. Çocuğu nasıl iyileştirdikleri konusunda soruları sorduğumda, baba ve anne en başta çocuklarını sevgi dolu bir yürekle kucakladıklarını, en başta şehir değiştirdiklerini, çünkü satıcıların evlatlarının peşini bırakmayacağına olan inançlarından yıllarca oturdukları evi sattıklarını dile getirdiler.
Ne evlatlarını ne de kendilerini suçlamadıklarını, duygularını kontrol ederek, sakin ve soğukkanlı davrandıklarını, bunun bir ruhsal ve bedensel rahatsızlık olduğunu belirttiler. İletişimi kesmediklerini, korkutmadan, çocuğun tedaviye inancını kaybettirmeden, iletişimi sıcak ve kesintisiz tuttuklarını ifade ettiler. Ne kendileri, ne de çocukları bu süreçte hayal kırıklığı yaşamadıklarını,net kurallarla sınır koyduklarını,sorumluluk verdiklerini,tedavi sürecinin sadece bedensel olmayıp ruhsal yönünün de olduğuna inanarak başarıya ulaştıklarını ifade ettiler.
Şimdiye dek görüştüğüm bağımlı yakınları içinde bürokrat, eğitimci, din görevlisi, memur, işçi, akademisyenler oldu.