Mübarek Ramazanı Şerifin sonlarına yaklaşırken bu hikmetli günlerin kıymet ve sevaplarına nail olma duasıyla herkese dua ve selamla başlamak istiyorum.
Beşer olarak bu fani alemde, nefis ve arzularımızın dur durak bilmeyen istekleri, bizleri bizleri bilinmeyen mezralara çekerken, ölümü sık sık, hatırlayıp, gideceğimiz gerçek yurtlarımızın istikametinde amel işlemek en doğru tesellimiz olacaktır.
Yaşam rotayı sürekli ileriye doğru dümen kırarken, maalesef ölüm her gün insanoğlunu, biraz daha kendine çekmektedir. Yani her gün dünyadan biraz uzaklaşıyor, ebediyetin imtihan dünyasına yaklaşıyoruz. Gün yok ki aramızdan annelerimizi, babalarımızı, kardeşlerimizi, akrabalarımızı, komşu ve arkadaşlarımızı ebediyete yolcu olarak vermeyelim.
Peki bu sevdiklerimizi bir bir kaybederken bir gün sıra bize de gelecek muhasebesini yapıyor muyuz? Ya da başımızı yastığa koyduğumuzda bir maziye daldığımızda, sevdiğimiz ve yakınlarımızın, geçmiş anlarını bir bir kafamızda canlandırıp bunun özlem ve üzüntüsünü yaşıyor muyuz? Evet, belki aramızdan bazı kişiler ölümü aklına getiremeyecek kadar, gaflette olan insanlarımızda yok değil. Bizde bu tür arkadaşlarımıza diyoruz ki: yaşadığımız hayat ne kadar gerçekse, ölüm de o kadar gerçek ve belli başına düşünen insana bir nasihattir.
Eğer bizler mümin olarak cennetin birer adayları olmak istiyorsak ölümün nasihat dolu gerçeğinden ders alıp, her zaman Allah’ı ve ölümü hatırlayan bir kul olarak günaha aşina olmayan kullar olmalıyız. Bizleri sakın dünya malının verdiği ihtiraslar rehavete getirmesin.
Çünkü bu can ve nefesin bile bize emanet olarak verildiği bu dünyada, kendi elimizle yaptığımız iyiliklerden başka bir sermayemiz yoktur. Yunus Emre’nin değişiyle; Mal sahibi mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi, malda yalan mülk de yalan, varda biraz sen oyalan.
makamlar, mevkiler, şan ve şöhretler, zenginlikler, yatlar, katlar, bizim değildir. Yedirdiğimiz, içirdiğimiz, giydirdiğimiz ve yaptığımız iyilikler bizimdir. Tıpkı bir insanın öldükten sonra nasıl cesedi toprak olup, ruhu kalıyorsa, bu dünya ki sahip olduğumuz şeyler de bu dünyada kalıp, yaptığımız iyilik amelleri bizimle kalacaktır.
Değerli okuyucularımız, her gece başımı yastığa koyduğumda, ölümü hatırladığım zaman, daha düne kadar aramızda olupta, şimdi kaybettiğimiz akraba ve sevdiklerimizi düşündükçe, tüylerim diken diken oluyor, vücudum soğuyor, tir tir titreyerek doluyorum. Ölümün soğuk yüzünün tesirini yaşıyorum. Cenabı Mevla’m bizleri doğru yoldan ayırmasın. Hz Ebubekir’in deyişiyle, İnsanların fakirlikten korktuğu kadar, eğer Allah’ın cehenneminden de o kadar korksaydı, halbuki ikisinden de kurtulacaktı. Evet biz de şimdi diyoruz ki: Eğer insanların bu dünyadaki emanet olarak verildiği dünya malına o kadar tapıyor ki, eğer ebedi dünyayı ve ölümü düşünseydi, dünyayı cennete tercih etmezdi.
Sevgi ve saygılarımla