Daha nereye kadar bu iz düşüm yönetimle yol alabileceğimizi, ilerleyeceğimizi, güzel yarınlar ve içinde bulunduğumuz çalkantılı bir hayat ve darboğazdan ne zaman kurtulacağız acaba?
Bizler devletimiz, milletimiz, jeopolitik konumumuz, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, Türkiye konum olarak kuzey yarımkürede yer alıyor. Eski dünya karaları olarak bilinen Asya Avrupa karalarının birbirine en çok yaklaştıkları stratejik bir bölgede bulunuyor. Yani hem Asya'da hem de Avrupa'da toprakları bulunan bir ülkedir. Orta kuşakta bulunma hasebiyle tarıma elverişli iklimi ve yeteri kadar ekime ve dikime müsait arazi toprakları, genç ve dinamik bir nüfusa sahip bir potansiyelle bu devirde bu var olan potansiyellerle bu dümeni yanlış politikalar sergileyen ve acemi bir yönetime ısrarla teslim ettiğimiz için yönümüzü ve rayımızı bulamıyoruz. İki yakamızı bir yana getiremiyoruz. Çoluk çocuklarımıza iyi bir gelecek veremiyoruz.
Türkiye’de açlık ve yoksulluk aldı başını gidiyor. İşsizlik ve hayat pahalılığı insanların belini bükmüş, enflasyon ve döviz oranları tavan yapmış, adalet ve güven bulanımı tarihte hiçbir zaman şimdi ki içinde yaşadığımız bu dönem kadar ayaklar altına alınmamış, ve bağımsız devlet kurum ve kuruluşlarımız etkisiz, ve ülkenin ve milletin kalkınması adına engin görüş veriş bilgilerine bloke konulmuş, özgür ve bilimsel çalışmaların yapıldığı üniversitelerimiz siyasi iradenin tesiri altında, kendi inisiyatif ve bilgi ve becerilerini tam bir sebebiyetle idrak edememektedir.
Peki şimdi size soruyorum.? Ülke yönetmek sizce akla mizana yatmayan, aslı ve astarı olmayan, Sünni hiçbir inandırıcı yönü olmayan süslü püslü sözlerle mi yönetmek midir; Yoksa içinde bire bir muhatap olan insanlarımızın gerçek sancı ve çığlıklarını görüp, var olan ülkenin somut sorunlarına eğilmek midir?
Cumhuriyetimizin ve bağımsızlığımızın kazanılmasında, yokluk varlığı, maneviyat maddiyatı, özgürlük sömürgeyi yenmiş, esaretin zincirini kırmış ise; Üzülerek söylemek istiyorum bu gün kü irade ecdatlarımızın bize emanet olan direniş ve yönetme ruhunu, tam tersi bir kulvara çevirerek bu günkü 21. yüzyılda bu ülkenin devasa olanaklarında hak etmeyen insanlara yönetme vizesini vermekle, bugün varlık yokluğa, maneviyat maddiyata, sömürge özgürlüğe galip geldiği için ülkenin gelişmesi ve yükselmesi adına esareti kıramamış ve güzelim ülkemizi ve milletimizi zora koymuştur.
Gelişmişlik, adil bir yönetim, iyi bir yaşam uzaklarda değil ta içimizde. Bunu başarmak tarihimizin tekerrür ettiği Kuvayı milliye ruhuyla, vatan ve millete bağımsız olma erdemini her şeyden üstün gören bir anlayışa ihtiyacımız olduğunu unutmayalım. Ülkemiz bahaneye değil, gerçek anlamda ülkeyi omuzlayarak düzlüğe çıkaracak olan iradelere ihtiyacı vardır.
Sevgi ve saygılarımla