Hep sonuca oluşma odaklı, verilen sözler, vaatler, yerine getirilmeyen umutlar, insanlığı hayal kırıklığına uğrattığı gibi, büyüme ve gelişmeye müsait bir ülkenin de önünü tıkamakla da kalmayıp, makûs talihini de etkilemektedir.
Bilinen kıssadır: Kral, dondurucu bir kış mevsiminde gecenin soğuğunda nöbet tutan muhafıza “Üşümüyor musun?” diye sorar. Muhafız “Ben alışığım Kralım” cevabını verir. Kral, “Olsun sana sıcak elbise getirmelerini emredeceğim” der ve gider. Ancak bir süre sonra içeri girdiğinde emri vermeyi unutur. Ertesi gün duvarın yanında muhafızın soğuktan donmuş cesedini görürler; duvara da bir şeyler karalanmıştır ve şu yazmaktadır:
“Kralım soğuğa alışkındım; fakat senin sıcak elbise vaadin beni öldürdü. Vaat, ümit doğurur. Vaat gerçekleşmezse ümit kırılır. Ümidi kırılan kişinin artık hayat bağı da kopmuştur. İnsanlar niçin yapamayacakları şeyleri söylerler ya da söyledikleri şeyleri yapmazlar?
İşte değerli okuyucularımız yukarıdaki kıssada görüldüğü gibi, umut vererek bir yere ve yönetime geldiğini zanneden iradeler, aslında hep kazandıklarını sanırlar, hâlbuki engellerini aşmak ve amaca ulaşmak için verdikleri beyan ve sözleri unutarak, daha doğrusu yapmayarak, yönetimleri altındaki milyonlarca umut bekleyen insanları da hüsrana uğratarak, büyük bir suç işlemiş olup, bir nevi insanları aldatarak, saadet bulacaklarını mı zannederler?
Bugün içinde bulunduğumuz dönem siyasi yönetim olarak, ülkeyi yanlış politikalar ve yönetimler sonucunda, ülkeyi ve milleti uçuruma götürdüklerini, tehlike çanları çalmaya başladığını görünce, hemen frekans değiştirip, sözde yeni reformlar uygulayacaklarını, yargı, ekonomi ve demokrasiye önem vereceklerini, dillerine pelesenk yaptılar. Peki, şimdi bu millet sormaz mı daha önce neredeydiniz? Yoksa bu ülkeyi uzaylılar mı yönetti. Bunca geçen zaman diliminde, aydınların, muhalefetin, yazarların, hayat şartları altında ezilen ve geçinemeyen bu vakur insanların yükselen çığlık sesine ve uyarı ve ikazlarına, yıllarca kulak tıkadınız.
Peki, şimdi sizlere soruyorum? Haksız yere yargısız infaza maruz kalan, suçlu ile suçsuzu ince elekten geçirmeden içeride yatan masum insanlarımızın ahını, işsizlik ve yoksulluktan hayatları, ve umutları yıkılan bu insanların gözyaşlarını, sizler rahat bir hayat yaşarken, bir parça ekmeği evine götürebilme savaşını vermeye çalışan bu insanlara, nasıl bir vicdanla hesap vereceksiniz.
Kusura bakmayın suçlusunuz. Başta size güvenip, size iktidar ödülünü veren bu millet olmakla birlikte, sislerinde bu milletten yeminle bu yönetme emanetini devir alıp, adil bir yönetim sözünde durmayıp, emanete hıyanet ettiğiniz için.
Sevgi ve saygılarımla