Türkiye’deki belediye, bakanlık ve kamu kurumlarındaki akıl almaz israf ve ihtişamın bedelini maalesef ben ülkeyi yönetiyorum, adalet dağıtıyorum diyen bir yönetimin yıllarca kişisel itibardan ve şatafatlı lüks hayatlarından ödün vermeden, millete adalet ve istikrar vaat edip iktidara geldiklerinde en büyük israf ve savurganlığı yapıp millete sefalet ve sıkıntı yaşattıklarını hep birlikte görüyoruz.
Artık vicdanlarımız bu adaletsiz yönetilmeye razı gelmeyip buna tüm samimiyetimizle dur diyoruz. Eğer adil bir şekilde yönetemiyorsanız, bu ülkenin bekası için istifaya davet ediyoruz. Aşağıda vereceğimiz örneklerle yıllarca devlet hazinemizden, yani milletin parasından, eski tabirle beytül maldan işsizliğe, açlığa, yokluğa eli tutmayan fakat israfa, kişisel itibar ve şatafata sınır tanımayan bir adaletin ve iktidarın çarpıcı örneklerini verip ellerinizi vicdanlarınıza koymanızı, çünkü doğru söylemin hiçbir tarafgirliği ve kastı yoktur. Doğrular söylenmediği, gerçekler dile getirilemediği zaman, ülkeye ve millete hainlik olur.
Bugün ekonomik bir darboğazdan kurtulamıyorsak, bunu dünün kanun ve nizam tanımayan kişisel itibara önem veren hükümete borçluyuz. Kişisel itibarı olmazsa olmaz gören bir iktidar, sonunda yapacağını yaptı, bu milleti bir parça ekmeğe, devleti de el açan ve dilenen bir kulvara soktu. Bu hayra alamet olmayan kötü sinyaller inşallah Türkiye’yi IMF’nin kapısını tekrar çalma aşamasına getirmeyecektir.
Tıkanmışlık ve çark eden bir hükümet, yurttaşlar geçim sıkıntısı yaşarken, başta belediyeler olmak üzere kamu kurumlarının yaptığı harcamalar vicdanları sızlatıyor.Türk-İş’in araştırmasına göre, Haziran 2024 ayında 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 18.979 TL, yoksulluk sınırı ise 61.820 TL. Bekar bir çalışanın “yaşama maliyeti” ise aylık 24.614 TL olarak hesaplandı. Türkiye’de asgari ücret ise 17.002 TL. Yurttaşlar geçim sıkıntısı yaşarken, belediyeler ve kamu kurumları har vurup harman savurarak faturayı gene bu millete bırakmış oldu. Şimdi geçmişteki bazı harcama kalemlerini siz değerli okuyucularımızla paylaşıp, bugünün zorluğunu, düne hoyratça har vurup harman savuran bir yönetimin ihmalkarlığını gözler önüne serip, bu milleti bugün harlanmış ekonomik enflasyon ateşiyle karşı karşıya getirmiştir.
DİYANET, TAKVİM İÇİN 10 MİLYON TL HARCADI 2019 yılında bastırdığı takvimler için 8.5 milyon, 2020 takvimleri için de 9.8 milyon TL ödeyen Diyanet İşleri Başkanlığı, 2021 yılı takvimi için 10.6 milyon liralık fatura çıkardı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2021 yılı için hazırlıklarını yaptığı takvim için 10 milyon 690 bin liralık fatura çıkarıldı. Hazırlanan projeye göre Diyanet, 2021 yılı için 368 yapraklı 3 milyon 420 bin adet takvim bastıracak. Takvimlerin bir kısmı blok, bir kısmı çocuk takvimi, bir kısmı ise duvar ve masa takvimi şeklinde olacak.
BAŞAKŞEHİR BELEDİYESİ’NE 130 MİLYON LİRAYA BAŞKANLIK BİNASI İstanbul’da Başakşehir Belediyesi’nin, kaba inşaatı Emlak Konut GYO tarafından yapılan yeni başkanlık hizmet binasının tamamlanması için açtığı ihaleyi Ömer Faruk Balamir-Ahbal İnşaat Taahhüt iş ortaklığı aldı. Başkanlık binası Başakşehir Belediyesi’ne yaklaşık 130 milyon TL’ye mal olacak. İhale bedelleri belli olan belediye binaları arasında Başakşehir ortaya çıkan son maliyet ile açık ara önde bulunuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından yaptırılan Bağcılar Belediyesi’nin yeni hizmet binasının ihale bedeli 62 milyon 270 bin TL iken, ihaleyi Şubat 2017’de yapılan yeni binaya henüz Bağcılar Belediyesi taşınmadı. Bakırköy Belediyesi’nin 2017 yılında ihale ettiği ve kaba inşaatı bitmiş vaziyette bekleyen yeni hizmet binasının ihale bedeli ise 32 milyon 750 bin TL’di. Yine İBB tarafından 2016 yılında ihale edilen Güngören Belediyesi hizmet binasının ihale bedeli ise 37 milyon 255 bin TL. Sancaktepe Belediyesi’nin 2013 yılında ihale ettiği yeni hizmet binasının ihale bedeli de 29 milyon 930 TL olmuştu.İşte daha sayamayacağımız nice kamu kurum ve kuruluşlarının, savurganlıkta sınır tanımayan tüyler ürperten bazılarını gözler önüne serip kamuoyu vicdanlarının görüşlerine sunuyoruz. Türkiye’de 1389 belediye, bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlar başıboş değildir.
Bu millet siz yönetimdekilere millete efendi olmak için yetki vermedi, hizmetkar olmak için yetki verdi. Milleti aç, yoksul ve işsizken buna artık dur demesini bilmeyen, buna mukabil milletin beytül malını kendi kişisel itibar ve ihtişamına kurban eden bir hükümet, ülkeyi yönetmeye talip olmaya gelmemiştir; tabiri caizse milleti kendine kurban etmeye gelmiştir.İşte bu düzen ve adaletsizliğe yönetmek deniliyorsa, bunun yorumunu siz değerli okuyucularımızın vicdanlarına bırakıyorum.Saygı ve sevgilerimle,