Dünyamız, yaşadığımız hayat, ülke yönetimleri, içindeki barındırdığı kozmopolitik insan kitlelerinin hakikat ve doğallığa meyilli gerçek bir niyet ve anlayışlardan uzaklaştığı için deformasyona uğradı.Niyet, tutum, ve davranışların gerçek yaşamda fiili olarak hayatımızın her safhasında örtüşmediği için, izdüşümsel bir yaşamı önümüze koydu.Şimdi dünya ve insanlık izdüşümsel bir çağı yaşıyor.
İçimizden geçen asıl niyet ve gerçekler,yaşanılan hayatlarda, hakka ve hakikate taraf bir anlayışta paralellik taşımadığı için, menfaat ve günü kurtarma çabası, gerçek kimliklerimizi yansıtmıyor.Gerçek niyetler toplumsal yaşantıya yansımadığı için, adil bir düzen ve yönetim, insanlarası sosyal ilişkiler bozulmaya, ve güvenirli ve sağlıklı bir hayata her gün biraz daha uzaklaşıyoruz.Hep şikayet ediyoruz?Hep hatayı başkalarında arıyoruz.Ama hiç mi? hiç kendimizi sorgulamıyoruz. Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’ın hayatı sorgulatacak ders niteliğindeki bir sözünde: Herkes insanlığın kötüye gittiğini kabul eder ama, hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmez. Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama, hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez.
Kendini sorgulamayan, insanlar dünyaki sosyal ve toplumsal düzenlere istenilen ve beklenilen, istikrarlı bir yaşamla buluşamazlar. Toplumun aynası olan insan, nasıl ki aynaya baktığında kendini görüyorsa, hayatımızı ve yaşantılarımızı zorlaştıran tüm aksaklık ve nedenlerin altında gene insan faktörü rol almaktadır.Bugün dünya dengelerinin değişmesinden, küresel krizlere, devletlerarası yönetimlerden, ekonomik, sosyal ve toplumsal olaylarda, daha yaşanılır bir dünya ve insanlık ibresi eksi yönlü bir seyirde ağır basıyorsa, gerçeklerle yüzleşen , amaca meyilli bir niyette olmayan bir insanlığın eseridir.
Toplumun her karesinde insanın izi vardır. İyi yönetim; kötü yönetim, iyi insan; kötü insan, güçlü devlet, zayıf devlet kısacası hayatımızın her safhası bize insanı,insanlığın ortaya koyduğu anlayış ve niyetin olumlu ,olumsuz yansımalarının sonucudur.Bugün dünyanın her yerinden açlık, yokluk, işsizlik, pahalılık, adaletsizilk, suç oranlarının artması alarm veriyorsa, aslında, bu işaretler toplumu oluşturan biz bireylere kendimizi düzeltmeye yönelik işaretlerdir. Hadis-i Şerif ""Siz nasıl olursanız sizin idarecileriniz de öyle olur. (Siz) nasılsanız öyle idare edilirsiniz”
Evet bugün kötü yönetilmekten mi şikayet ediyoruz? Merhamet, vicdan, ahlak, yardımlaşma, komşuluk hakkı, akraba hakkı, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, gibi değerlerde kan kaybediyorsak suçu kendimizde aramalıyız.Asıllarımız ve özümüz bizi doğru anlayış ve niyete tetiklerken; menfaat ve haset bizi yanlışa itmektedir.Biz doğru olmadığımız müddetçe, iyiye doğru bir dünya ve yönetime kavuşamayacak, istediğimiz ve beklediğimiz dünya içimizde kalacak.İ