Değeri insanlar, Türkiye cumhuriyeti devleti temsili bir yönetimle yönetilmekte olup, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Türkiye Cumhuriyeti’ne mensup her bir bireyde Türkiye Cumhuriyeti’nin idare edilmesinde vekalet vermiş, millet egemenliğine dayanan bir devletin söz sahibi yegane bireyleridir. Yani millet egemenliğine dayanan bir devlette, üstünde hiç bir güç yoktur.
Peki biz millet olarak anayasal hakların bizlere vermiş olduğu haklardan ne kadar haberdarız, bu haklar devlet olarak aleyhimize ne kadar doğru olarak yerine getiriliyor? Malumunuz dünya küresel bir pandeminin işgali altına girdi. Her ülke bu salgının bıraktığı tahribattan nasibini aldığı gibi, Türkiye de bu felaketten nasibini aldı. Dış siyasette güçlü olmanın koşulu, iç siyasette güçlü olmaktan geçer. Türkiye
Devleti salgından öncede milletinin birikmiş sorunlarına cevap veremediği gibi, salgınla beraber artan milletinin acil sorunlarına da yeteri düzeyde cevap verememiş, sadece yüzeysel bir tespitte bulunup, derinlemesine bir operasyon kararlılığından uzak kalmıştır.
Salgınla beraber ülkemizde kapanan işyerleri ve işsiz kalan vatandaşlarımızın yaraları daha sarılmadan sırf kişisel bir itibar için 87 ülkeye yardım edilmesi acaba ne kadar doğru bir karar olduğunu siz değerli milletimizin takdirlerine bırakıyorum. Halkımızın yüzde sekseni, açlık sınırı altında yaşamlarını zor şartlar altında idame ettirme savaşı verirken, itibarı milletine tercih eden bir anlayıştan acaba ne beklenebilir? Şimdiye kadar Suriyeli vatandaşlar için 40 milyar dolar harcayan, 87 ülkeye sağlık yardımı yapmada bir sınır ve üşenme endişesi taşımayan iktidar ve en son olarak Somali’ye 30 milyon dolar yardım yapan bir zihniyet neden kendi öz ve öz milletinin çektiği sefalet ve sıkıntıları görmüyor? Yardımda sığ kalıyor.
Mademki biz güçlü bir devletiz neden milletine vermesi gerekirken, milletinden yardım talebinde bulunuyor? Devlet milletine vermesi gerekirken, maalesef milletinden alıyor. Suriyelilere banka kartı verirken, kendi öz milletine de askıda ekmeye muhtaç etmekten hiç utanmıyor. Ama acı bir gerçekte aldığı yardımları çare bekleyen milletlerinden ziyade itibar için dış ülkelere ve yazlık ve kışlık saraylara heba ediyor.
Bizler ülkemizin ve vatanımızın birer sevdalısıyız. Doğruluk ve adalet bizim şiarımız, çıkar ve menfaatten uzak kalmak, insanlık görevimizdir. İşte 87 ülkeye yapılan ve halen yapılmaya devam edilen yardımların meclisçe bir onaya sunulmadan, kişisel bir kanaate ve itibar için heba edilen ülke kaynakları, anayasamızın doğru bir şekilde yerine getirilmediği açık bir ispatıdır.Değerli insanlar: milletini, devletini, bayrağını çıkarsız seven, vatanının ve milletinin geleceği için doğruları dile getiren gerçek vatanseverlerdir. Vatan ve milletine çıkar ve menfaate bağlı olanlar ise ülkenin yarınlarına adeta döşenmiş birer bir mayındır.
Türkiye cumhuriyetin değerli bireyleri: Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasal bir hukuk devletidir. Adalette sapma olduğu zaman terazi yerine gelmez. Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatan ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına, ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, ve milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden, yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetin şan ve şerefini korumak, yüceltmek, ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için, bütün gücümle
çalışacağıma, Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim
İşte ülke yönetimine talip olma andını içen yönetim, bir kez ellerini vicdanlarına koyarak, bu anda bağlı olup olmadıklarını, tekrar sorgulayarak milletten aldığı emaneti, hakkıyla yerine getiriyor mu? diyor. Allah Türk milletinin yar ve Yardımcısı olsun dileklerinde bulunarak, saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz