Kurban toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Kurban bayramını, biz müslümanlar olarak içimizdeki coşku ve sevinci canlı tutarak bir bir bayrama, kavuşmanın ve milli birlik, kardeşlik yardımlaşma ve dayanışma ruhuna, topyekün şarj olarak inşallah insan ve insanlık üzerindeki ölü toprağı bir nevi atarak, hayırlara vesile olacak hem dinen, hemde ferdi olarak Cenab’ı Allah’ın rızasına inşallah hepbirlikte mazhar olabilme şerefine nail olacağız.
Değerli okuyucularımız günümüzde insanlar arasındaki dialoğuğun, ziyaretlerin, akraba ve komşuluk münasebetlerin gittikçe yok olmaya, bir soğukluğun insanları kuşattığı bir zamanı ne yazıkki hep birlikte yaşıyoruz. Bu insanları dalga dalga saran bu soğukluğun, adeta bir can kurtaranı ve insanları birlik ve beraberlikte kaynaştırıcı ve içimizdeki kararan ve katılaşmış kalplerimize tazyikli su serpip, bizi tekrar vicdan ve merhametsizle buluşturacak bir bayramla inşallah şerefleneceğiz. Tabiki mali bir ibadet olan Kurban bayramı zengin olan insanlarımızı, bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah'ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah'a şükretmesine, dünya nimetinin
Yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumunun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur.
İşte bu bizleri Cenabı Allah’ın sonsuz mağfiret ve sevabına yaklaştıcak, bu kutlu mübarek günlerde, insan olarak, bir mümin olarak, Cenab’ı Allah’ın insanlara bağş ettiği bu bayramlarımızı, hakkıyla idrak
etmenin, ve edebilmenin çabası ve gayesinde olalım.Hayat pahalılığının, enflasyonun, işsizliğin hat safhada olduğu bir dönemde, geçim savaşı, veren insanlarımızı hatırlamak, mali ve ekonomik durumu iyi olan insanlarımıza burda bir nevi bir sevap kapısı açılmaktadır.Belki yıl içinde bir kez bile eti sofrasında bulamıyan insanlarımıza bir nebzede olsa etle buluşturmak, sorun ve sıkıntılarına katkıda bulunmak, bir müminin sanırım cennet kapısını kendisine açması gibidir.
Mal Allahın, mülk Allahın, bu can ve bedende emanet olarak bize verilmiş.Demek ki bizim bu dünyada bize ait birşeyimiz yok.Mademki Cenab’ı Allah bize bu dünyada mal, mülk ve zenginlik vermişse, neden bu mal ve ve mülkte cimrilik eder, ebedi dünyanın biletini yapacağımız yardım ve iyiliklerle almayalım.Bir mümin olarak tüm zenginlerimize seslenmek istiyorum. Bu aşağıdaki hadiseye bakıp tefekküre davet ediyoruz.
Hz. Ömer (ra), sessizce, dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Odasının bir yanında işlenmiş bir deri, bir diğer köşesinde de, içinde birkaç avuç arpa bulunan küçük bir torba vardı. İşte Allah Resûlü'nün odasında bulunan eşyalar bundan ibaretti. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer'in (ra) hıçkırıkları Allah Resûlü'nü uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer (ra) ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar.
Peygamber Efendimiz (sav) hayretle sorar:
"Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?" "Ey Allah'ın Elçisi! İranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah'ın Elçisisin… İzin versen de, biz de seni…" Maksat anlaşılmıştır, Allah'ın Elçisi (asm), gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işareti ile keser ve "Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı " (Ankebut, 29/64) ayetini okuduktan sonra ekler:
"İstemez misin ey Ömer? Dünya onların olsun, ahiret te bizim!.."
Kutlu Peygamberimizin yukarıdaki anlatılan ayet ve sözlerine şahit oldunuz.Cennetin de, cehennemin de kapısı bu dünyadan geçer.Dünyamızı verip, ahiretimizi kazanacak kullar olmayı murad ederken, Türk İslam alemine huzurlu, bereketli ve barış dolu bir bayram dilerim. Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Saygı ve sevgilerimle