Eğitimin gücünü ve yaptırımını tartışmaya açacak değilim. Çünkü daha delirmedim. Bilenler bilir. Eğitim ile insanlar yaşanabilecek her engeli aşacak kudrete ve düzeye gelmektedirler. Bilinç bireyi daha bir donanımlı kılar. Yaşayacağı ağır zorluklardan en az hasarla ayrılmasını sağlar. Eğitimli insanın yüreği daha aydınlık ve huzur doludur.
Eğitimin yaptırımını anlattıktan sonra, gelelim bugünkü yazımızın konusuna. Günümüzün en yaygın sağlık sorunlarının başında ne yazık ki ' Bağımlılık' gelmekte. Bağımlılık, içerdiği yapı itibariyle oldukça geniş bir kavram. Burada yazacağımız yazı konuyu ifade etmede yeterli gelmeyebilir. Okuyucularımız mazur görsün. Bağımlılık, sosyal ve kültürel boyutları ile ele alınırken diğer faktörleri görmezden gelemeyiz. Dünyadaki uyuşturucu ticaretinin toplam cirosu 600 milyar dolar. Bu rakam ürkütücü ve bir o kadar da korkunç boyutu ile yediden yetmişe hepimizi düşündürüyor. Mevcut rakam üzülerek belirtmeliyim ki, her yıl katlanarak artıyor. ' Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın ' zihniyeti ile yaşanabilecek acı gerçeklerden kaçamayız. Çocuklarımızı
ve gençlerimizi bekleyen tehlikelere dikkat çekmek boynumuzun borcudur.
Bu ülkede duyarlı ve onurlu insanların varlığı, yaşamı anlamlı ve zengin kılıyor. Geleceğe dair umutlarımızı artırıyor. Öncelikle, sosyal sorumluluk anlamında incelik gösteren, yazı yazan, yazılı ya da görsel medyada destek sunan, sosyal medyada bu alanda yorum ekleyen tüm dostlara minnet dolu duygularımı iletmek istiyorum. Yazdığım 'Bir kereden çok şey olur ' isimli eser, kamuoyunda beklediğimden de büyük bir ilgi gördü. Görmeye de devam ediyor. Kitap, yılların birikimi ile okuyucunun karşısına çıkarken gençlere, ailelere ve topluma rehber
niteliği taşıyor. Dolayısıyla bir boşluğu doldurmanın kıvancını yaşamak ayrı bir bahtiyarlık.
Bir baba olarak, bu ülkede pırıl pırıl gençler uyuşturucu madde suiistimali yüzünden inim inim inlerken, hayatını kaybederken elbette ki, bu yaşananlar karşısında üç maymunu oynayamazdım. Buna ben dahil kimsenin vicdanı el veremez. Karanlık ruhlu insanlar çocuklarımızı zehirledikleri bir ortamda toplumun sırtından asalaklar gibi
besleniyorlar. Bunu belirtmeme gerek yok. Zaten bunu 5 yaşındaki çocuklar bile biliyorlar. Eğer ki, azdıklarımla bir genci bile bu illetten alıkoyabilirsem ne mutlu bana diyorum.
1995 yılından bu yana Madde Bağımlılığı ile ilgili yaptığım çalışmalarda görüyorum ki aileleri bekleyen en üyük tehdit bu konudaki bilincin ve duyarlılığın azlığı. Bunun da tek çaresi eğitim. Çünkü ergenlerin merak uygusunu frenleyecek tek unsur eğitim. Tehlikenin farkına varabilmek için eğitilmiş aile ve bireyler sağlıklı bir hayat için donanıma kavuşmuş insanlar demektir. 'Bağımlılık' ebeveynleri de kapsayacak şekilde acilen ders olarak okullarda okutulmalıdır.
Bağımlılığı sadece keyif verici maddeler olarak görürsek tarihi hataya düşeriz. Teknolojinin gelişmesi ile beraber
bağımlılık yapan unsurların sayısı her geçen gün artmaktadır. Bilhassa elektronik cihazların varlığını da eklediğimizde bilişim alanındaki gelişmeler gösteriyor ki insanlar bu cihazların güdümünde anti sosyal
varlıklar olarak hayatlarını sürdürmektedirler. Daha dün e- posta adresime gelen bir iletide bir ebeveyn şöyle yazıyordu: ' kızım, elinden cep telefonunu düşürmüyor. Arkadaşlarına SMS yazmaktan dolayı ders çalışamıyor. Ne yapabilirim? '