Bugünkü yazımızın konusu iki bölümden oluşuyor. İlkinde her ne kadar karamsar bir tablo ortaya çıksa da, ikincisinde umut veren insanların varlığı bizi bir nebze olsun rahatlatacak. Bugün size bir yasadan sözetmek istiyorum. Hiç te yabancısı olmadığınız bu kanun, aslında bize kim olduğumuzu hissettiren bir yasa. Şöyle ki; siz bu evrende bir şeyi yok etmeye çalıştığınızda kuşkusuz kendinizi yok ediyorsunuz. İster kişisel anlamda, ister çevresel manada neyi bitirmeye, yok etmeye ant içiyorsanız bumerang etkisi zaman içinde size yansıyacaktır.
Örnekleri çok. Eğer ki siz bir uyuşturucu satıcısına denk geldiyseniz, biliniz ki gün gelir o satıcının bir yakını mutlaka madde bağımlısı olacaktır. Ya da madde mağduru. Bu şaşmaz bir gerçek. Eden bulur misali. Denemesi bedava. Bunun gibi diğer örnekler hakkında yazarsak ayrı bir yazı konusu olur.
Üzülerek belirtmeliyim ki, kavramların birbirine girdiği, bazı değerlerin kokuştuğu, kirlenmenin doruklara vardığı bir dönemden geçiyoruz. Hiçbir dönem bu kadar karmaşık ve iç içe girmemişti. Çünkü yaşananların odağında dünyevi hırslar, tüketim çılgınlığı, kapitalist ruhun egemenliği, ruhsuz ve duygusuz insan yığınlarının hınçla ve intikamla hayat bulması, yüreklerin yaşama sevincini hançerliyor.
Ama içimizi aydınlatan ve bize dünyayı yaşanabilir hale getiren insanların varlığı bir umut niteliği taşıyor. Bilge ruhu taşıyan insanlara rast gelmişseniz ne mutlu size. Gelmediyseniz ne çok şeyi kaçırdığınızın farkında değilsinizdir. Onların etraflarına yaydıkları pozitif enerjiden etkilenmemek mümkün değildir. Sahip oldukları ve bizi kendimize iyi hissettiren sinerjilerinden etkilenmemek mümkün değildir. Keşke sayıları çok olsa. Çünkü bu insanlar dertli yanlarıyla hayatlarımızda ayrı bir parantez açarlar. Dert derken öyle günlük dertlerden sorunlardan bahsetmiyorum. Onların derdi insanlık adına katkı koydukları emekler. İnsanlığın gidişatını iyi yönde etkileme
çabaları. Şahsım olarak dertli insanları çok seviyorum.
Dertleriyle hemhal olan bireylere sonsuz saygım var. Onların bitmek tükenmek bilmeyen kredileri vardır. Ulaşabildikleri her yere gidebilen ve bir amaç uğruna hayatını hiçe sayanların önünde saygıyla eğilmeyi ayrı bir onur sayarım. Dertli insanlar toplumların problemlerine ışık olmayı bir taahhüt gördükleri için her zaman empati toplamaya devam ederler. Yaşanan olumsuzlukların temeline inmek için engel tanımadan ellerini taşın altına koymayı bir yaşam biçimine dönüştürürler. Bu güzel yürekli insanların en büyük farkları ise üzerlerine vazife olmayan işlere burunlarını sokmalarıdır.
Her ebeveynin yegâne amacı, topluma güçlü karakterli, sorumluluk duygusu gelişkin, toplumsal duyarlılığı üst seviyede evlatlar yetiştirebilmektir. Bu ve bunun gibi nitelikler her ailenin de temel amacıdır. Kanaat önderleri ve liderler yukarıda ismini verdiğimiz sıfatlara haizdir.
Bugünkü yazımızın kahramanı da insanlığın zararlı alışkanlıklardan korunması yönündeki çalışmalarından olayı, mesaisini, emeğini çocukların ve gençlerin sağlığına adamış bir dava adamı olan 'Muharrem Balcı. Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı' olarak Türkiye'yi karış karış gezerek ailelere, çocuklara ve gençlere ışık olan Muharrem Balcı sağlıklı bir toplum için yeni projeleri ile ekip ruhu ve dayanışmasıyla taraflı ve tarafsız tüm otoritelerin yüreklerini kazanmış bir lider. Hayatta aslolan iz bırakmaksa eğer, siz izinizi yürekler bırakmışsınız. Dertli insanların derdi toplumsal esenlik ve barış ile birlikte huzurdur. Muharrem Balcı ağabeyden hepimizin
öğreneceği çok şeyler olduğunu biliyoruz.
Sizin samimi ve içten tavırlarınız bize de güç veriyor. Sizden öğrenecek çok şeylerimiz varmış değerli başkanım.