RÖPORTAJ
Giriş Tarihi : 04-01-2019 22:17

Bucak: “2019’a umutla bakamıyoruz”

Antalya Oto Tamirciler Odası Başkanı Mehmet Bucak, bu yıl yaşanan döviz krizinin olumsuz etkilerinin yeni yılla birlikte görülmeye başlanacağını söyledi.

Bucak: “2019’a umutla bakamıyoruz”
Yılın son röportajını Oto Tamirciler Odası Başkanı Bucak ile gerçekleştirdik. 2018 yılının yaşanan döviz artışı nedeniyle zor bir yıl olduğunu aktaran Bucak, önümüzdeki yılla ilgili olarak “2018’i kayıp yıl olarak geçiren ve döviz kurundaki artışın etkilerini cebinden harcayarak geçiren esnafımız, önümüzdeki yıl için tamamen savunmasız kalmıştır. Bu durumun sonucunda kepenk indirmelerin korkutucu sayıda olmasından endişe ediyoruz. 2019’a umutla bakamıyoruz. Bu şartlar altında da umutla bakıyoruz dememiz asla mümkün değil” diye konuştu. Röportajımızın detayları şöyle devam etti:

Bu yıl sektör için nasıl geçti?
 Son verilere göre Antalya, Türkiye’de en fazla otomobil bulunan kentler arasında yer alıyor. Bu sayıya etki eden en büyük etken turizm firmalarında yer alan araçlar. Turizm verileri ne kadar da iyi deseler dışarıya yansımadı; çünkü her şey dâhil sistem. Turist dışarı çıkmayınca da firma araçları yattı. Turizm Haziran’da etkisini gösterdi; fakat bu kez de dolardaki artış esnafın işlerine balta vurdu.

ÖTV indiriminin sektör üzerinde olumsuz bir etkisi söz konusu mu?
 Hükümetin ÖTV indirimi sıfır araç piyasasına ciddi bir hareket kazandırırken ikinci el piyasası durma noktasına geldi. Bizler sıfır araçların bakımlarını yapan bir sektör değiliz, bizler ikinci el araçların bakımlarını yapabiliyoruz. ÖTV indirimiyle alınan araçlar garanti kapsamında oldukları için önümüzdeki 2 yıl süresince sanayiye girmeyecek. Bu nedenle esnafımız önümüzdeki yıllarda pek bir beklenti içine girmesin. Esnafımızın iş yapabilmesi için ikinci el taşıt alım-satımının mutlaka hareketlendirilmesi lazım. Sıfır otomobile kolay bir şekilde ulaşım sağlanması hem tüketim toplumu yaratıyor hem de bizim sektörümüzü olumsuz etkiliyor.

Sektörün destek ihtiyacı ne durumda?
 2018 sıkıntılı bir yıl oldu. Bu tabloya vergilerin yüksek olması da eklenince sektörümüz esnafı zor bir süreçten geçiyor. SSK ve Bağ-Kur çok yüksek. Hükümetimizin, sektörümüzü kapsayan bir vergi, SSK ve Bağ-Kur primleri konusunda bir süspanseye gitmesi gerekir. Asgari ücretteki artış nedeniyle esnaflarımız üzerindeki yük daha da arttı. SSK konusunda özellikle en az yüzde 30’luk bir indirim yapılmasını rica ediyoruz; çünkü bize göre önümüzdeki yıl iş olmayacak. İsteriz ki devletimiz önümüzdeki yıl bizden vergi almasın. Yerel yönetimler tabela vergilerini iptal edebilirler, gelir vergilerini yüzde 50 düşürebilirler.  

Asgari ücretteki artış işten çıkarmalara neden olur mu?
 İŞKUR’a giden insanların çoğu vasıfsız. Bizim İŞKUR üzerinden oto tamircisi bulmamız çok zor. Hiçbir esnafımız elindeki ustayı çıkarmak istemez; çünkü yerine gelecek olan işten anlamayacak ve yetişmesi en az 2 yıl sürecek. Küçük esnafın bu tarz konularda beklentisi yoktur. Asgari ücretteki artış hem sevindirici hem de endişe verici; ama bizim sektörümüzde işten çıkarmalar olamaz. İŞKUR’daki elemanların çoğu bizim sektörümüz dışında yer aldığı için, bizde endişe duyulacak bir durum yok.

Dövizdeki artışın sektörünüz üzerine yansımaları?
 Yedek parçacılar büyük sıkıntı yaşadı. El emeğine ücret alan esnafımız da sıkıntı yaşadı. Tüm girdileri artarken 10 yıl önce 10 TL aldığı işçilik ücreti halen 10 TL. Kiracı olan esnafımızın yanındaki bir elemanla birlikte aylık masrafı 10 bin TL. Kira, eleman ücreti ve vergileri ödedikten sonra esnaflarımızın kendi cebine para kalması için 24 saat çalışması gerekiyor. Bu şartlarda bu çok zor görünüyor. Bildiğiniz üzere gemi birden batmıyor. Bir süreç sonucunda batıyor. Sektörümüzde, yeni yılda birçok esnafın kepenk indirmeye başlayacağını maalesef söyleyebilirim.  Esnafımız, kirasını ödeyemezse, elemanının ücretini ödeyemezse parçacıyla veresiye çalışmaya başlarsa durum kötüye gidiyor demektir ve şu an bu süreci fazlasıyla yaşadık. Esnaflarımızın kepenk indirmeye başlamasıyla parçacılar da büyük sıkıntı içerisine girecek.

Uzatılan garanti sürelerinin sektörünüz üzerine olumsuz etkileri?
 Sıfır otomobillerde 2 yıl garanti veriyorlar; ancak otomobil bayileri bu süreleri uzatıyor. Bu şartlar altında sıfır bir otomobil 4 yıl kadar sanayiye gelmiyor. Sanayiye gelmeyince sektörümüz de yaprak kıpırdamıyor. Buradaki asıl amaç müşterinin bayilere bağlanması. Bayilerde yapılan tüm işlemler sanayilerimizde esnaflarımızca yapılabiliyor. Bu noktada, küçük ve orta ölçekli esnafımızın kepenk indirmemesi adına yetkililerin bir takım çalışmaları hayata geçirmesi gerektiği taraftarıyım.

Finansmana erişim konusundaki sıkıntılarınız?
Bu yıl, esnaflarımız kredi borçlarını yeni krediler çeker ödedi. Yani borcunu katladı. KOSGEP’ten, bankalardan, esnaf kefaletlerden kredi kullanan esnaf borcun içinde kaldı. Esnafın borçlarını ödeyebilmesi için iş olması lazım. Bu da olmayınca ilerleyen günlerde esnafın hali daha kötü bir hal alacaktır. Bu durumu aşmak için üretim başlığı çok önemli. Nasıl inşaat sektörüne, tarıma süspanse yapılıyorsa bir takım paketler uygulanıyorsa bizim sektörümüz için de bu tarz çalışmalar hayata geçirilmeli. 2019 yılı için bu tarz uygulamalar hayata geçirilmeli. Ayakta durmamız çok zor. Esnafın yüzde 95’i borçlu ve borçlu olmayan kimse yok.   

2019 ile ilgili öngörüleriniz?
 Sıfır araçlardaki ÖTV indirimi önümüzdeki yıl kaldırılmalı. Vergi barışından ziyade, önümüzdeki yıl vergilerimizde bir indirim, erteleme yahut desteklemeler bekliyoruz. 2018’i kayıp yıl olarak geçiren ve döviz kurundaki artışın etkilerini cebinden harcayarak geçiren esnafımız, önümüzdeki yıl için tamamen savunmasız kalmıştır. Bu durumun sonucunda kepenk indirmelerin korkutucu sayıda olmasından endişe ediyoruz. 2019’a umutla bakamıyoruz. Bu şartlar altında da umutla bakıyoruz dememiz asla mümkün değil.

Dövizdeki artışın fırsatçılığa çevrilip-çevrilmediğine ilişkin düşünceleriniz?
 Şu an hiçbir esnafın dövizdeki artışı kullanarak fırsatçılık yapacağını düşünmüyorum; çünkü piyasada iş yok. Eski dönemlerdeki gibi enflasyon olsa karaborsa olur diyeceğim; ama böyle bir durum da söz konusu değil. Herkesin cebinde internet var. Müşteri bana geldiğinde şu parça ne kadar diyor ve hemen internete girip fiyat karşılaştırması yapıyor. Kimsenin böyle bir duruma kalkışması söz konusu değil.

İnternet üzerinden yapılan satışlar konusunda ne söylersiniz?
 E-ticarete karşı değilim; ama internet üzerinden yapılan satışlar konusunda tüm sektörlere yönelik bir denetim mekanizmasının geliştirmesinden yöne tarafım. Dükkânı bulunan, eleman çalıştıran esnaflarla internet üzerinden satış yapanları aynı kefeye koymasınlar. Bizler burada kira ödüyoruz, istihdam sağlıyoruz ve vergi ödüyoruz. Diğer tarafta bir kişiyle iş dönüyor. Bunun için internet üzerinden satış yapan kesimlere yönelik vergi dilimleri yeniden gözden geçirilmeli. Bu şartlar altında bizim rekabet şansımız yok. Çin’den ürünü getiriyor, vergi ödemiyor, eleman çalıştırmıyor benle aynı ücrete satıyor. Benden yüzde 18 alıyorlarsa bunlardan yüzde 28 KDV alsınlar. Haksız rekabete bir son verilmeli.

Eleman sıkıntısıyla ilgili ne söylersiniz?
 Suriyelilere yaş sınırı koymadan meslek lisesine kaydettiler. 281 lira burada okuyanlara destek veriyorlar ve iş hayatına kazandırılması için çalışıyorlar. Suriyelilerden verim alamayacağımızı düşünüyorum ve Allah korusun; ama önümüzdeki yılın terörü doğuyor gibi. Suriyeliler, Antalya’da ikamet etmiyorlar bildiğiniz üzere. Burada ikamet etmeyenleri okula nasıl yazdırıyorlar, bu yasa nasıl çıktı? Bu konuda Türkler gündüz, Suriyeliler gece eğitim görsün istiyoruz; çünkü bizim gençleri de bozuyorlar. Esnafımızın çoğu Suriyeli çalıştırmak istemiyor, eleman bulamazsa artık en son çare bunları eleman olarak değerlendiriyor.
Röportaj: Veli AKOĞLU

 
Gazete AntalyaGazete Antalya