SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Giriş Tarihi : 30-01-2025 01:22

'AB'nin de iştahı yok'

ANSİAD’ın 2. Olağan Toplantısı’nın konuğu olan Kader Sevinç, “Türkiye-AB ilişkilerinde AB üyelik hedefimiz şu anda dondurucuya konmuş durumda. AB’nin de Türkiye üyeliği iştahı yok” dedi.

'AB'nin de iştahı yok'

Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (ANSİAD) 2. Olağan Toplantısı Su Otel’de gerçekleştirildi. ‘Bir Uluslararası Stratejistin Gözünden: Küresel Dönüşüm ve Yapay Zeka Çağı’nda Avrupa’nın Geleceği ve Türkiye’nin Kaderi’ konulu toplantının konuğu Forward 1919 Global Stratejik Danışmanlık/Brüksel Kurucu & CEO European Al Hub Kurucu & CEO Kader Sevinç oldu. ANSİAD Üyesi Çağla Titiz Köse’nin moderatörlüğünü üstlendiği toplantıda konuşan Kader Sevinç, zorlu hikayelerin güçlü insanlar oluşturduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Ben Avrupa’da Türkiye’yi anlatırken hep anlattığımız zorlu hikayelerin içinden geçerken öğrendiklerimden ve ülkeme olan sevgimden güç aldım. Çünkü ben Türkiye’yi çok iyi biliyorum. Çünkü ben ülkemi çok seviyorum. Bugünkü konumuz Türkiye’nin, Avrupa’nın, bir dünyanın hikayesi. Dünyada çok önemli bir değişim söz konusu. Bugüne kadar kurduğumuz dünya bir yandan da yıkılıyor ve yepyeni bir dünya kuruluyor. O yeni kurulan dünyada Avrupa, ABD ve yeni aktörler kendisine bir yer kapmaya çalışıyor. Bugüne kadar sahne arkasındaki aktörlerin artık daha önde olduğunu görüyoruz. Çin, Hindistan gibi. Yepyeni bir dünyanın kurulduğunu görüyoruz. Bunu sadece ekonomik dengelerin değişiminde değil, aynı zamanda teknolojik dengelerin değişiminde de görüyoruz. Yapay zeka çağında yapay zeka ve dönüştürücü teknolojiler, robotik teknolojiler gibi pek çok alan, pek çok konu dünyayı değiştirmeye devam ediyor. Bu teknolojileri kullanan ve üreten ülkeler var. İşte bugün bunu başaran, bu teknolojileri üretmeyi başaran, bunu kullanmayı öğrenen ülkeler geleceğin aktörü olacak. İşte o aktörler, dünyanın, Avrupa’nın ve Türkiye’nin de kaderini yazanlar olacak.” 

 

‘Herkes en büyük payın peşinde’ 

Küresel Dönüşüm Çağı’nda birkaç tane önemli başlıklardan bahseden Sevinç sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu başlıklardan bir tanesi muhakkak ki ekonomi. Ekonomide küresel büyüme 2024 yılında yüzde 2,9 olarak ortaya çıktı. Fakat enerji piyasasındaki dalgalanmalarla da 2025’te bunun daha geriye gitmesi bekleniyor. Giderek Avrupa’daki payı azalıyor. Avrupa küresel sahnedeki rolü itibarıyla çok ciddi bir sorgulamada, çok ciddi bir zorlanmadan geçiyor. Bugüne kadar Avrupa için çok kolay olan şeyler, giderek Avrupa için de zor hale geliyor. Diğer taraftan yapay zeka teknolojilerini de konuşuyoruz. Örneğin 2025 yılı projeksiyonlarına baktığımızda Küresel Yapay Zeka ekonomisinin 2,5 trilyon doları aşması bekleniyor. Bu, dünya çapındaki toplam tarım üretiminin değerine eşit. Aynı zamanda ‘ekonomi’ dediğimizde ABD ile Çin arasındaki rekabetin ne kadar kızıştığını görüyoruz. Örneğin Çin bugün Avrupa’nın Afrika üzerindeki gücünü yıkmaya başladı. Avrupa da yeni bir Afrika politikası geliştiriyor. Herkes yeniden dağıtılan kartlarda en büyük payı almaya çalışıyor. Tabi en büyük pay da ABD ile Çin arasında kopmakta.” 

İklim değişikliği vurgusu 

“Burada yapılan araştırmalarda 2025 yılında küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceye yaklaştığı söyleniyor ve bunun Akdeniz havzasını çok derinden etkilemesi söz konusu. Burada yüzde 20’ye varan düşüşler olacak. Kuraklığın ne kadar arttığını, mevsim ortalamalarının çok dışında sıcaklıkları ve her anlamda hayatımızı gerek yağışlar gerek kuraklık anlamında nasıl etkilediğini görüyoruz. Ekoloji-Yenilenebilir Enerji yatırımlarına bakacak olursak yüzde 38’lik bir paya ulaştığını görüyoruz. Bunun Avrupa’da ne noktada olduğuna bakarsak yüzde 50’yi geçmiş durumda. Bugün dünya genelinde işletmelerin yüzde 70 oranında yapay zeka temelli çözümler kullandığını görüyoruz. 2025’te de bu rakamın giderek artacağını göreceğiz. Savunma teknolojilerine de baktığımızda bu, Avrupa’yı çok beklenmedik bir anda yakaladı. Çünkü Avrupa özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada en azından kendi bölgesinde yeni bir savaşın olmayacağı hesabıyla hareket etti ama bugün yaşadıklarımız onun gerçeği yansıtmadığını gösteriyor. Aynı anda hem savaşla hem de pek çok çatışmayla karşı karşıyayız. Bu da Avrupa’nın ortak savunma girişimi ve ciddi bir ordu savunma birliğini oluşturmaya çalıştığını gösteriyor.” 

‘Türkiye bu gündemin içinde değil’ 

“Avrupa’daki bu Avrupa Birliği savunma sürecini izliyor olmamız gerekiyor. Yine Avrupa’da önümüze gelen insansız hava araçları konusunda Türkiye değişik girişimler kanalında bir mesafe katetti ama hala orada aşılması gereken eşiği aşamadı. Fakat Avrupa’da ilerlemekte olan savunmayla ilgili gündem son derece önemli. Türkiye’nin geleceği için de önemli. Türkiye’nin Avrupa’daki yerini yeniden tanımlamak açısından da önemli. Türkiye maalesef bu gündemlerin çok fazla içerisinde değil. ABD’ye baktığımızda girişimcilik ekosistemini destekliyor. ABD Silikon Vadisi’ne gitmeye çalışıyor. Avrupa’da da biraz başarılı olmaya başlayan girişimciler, Silikon Vadisi’ne gitmeye çalışıyor. Bunun akabinde Asya’da da daha iyi bir girişimci ekosistemi haline gelmeye çalışıyor. ABD’nin güçlü tarafı bu girişimciliği çok destekleyen bir kültüre sahip olması. Biliyor ki yeni teknolojilerin sahibi olan dünyanın da sahibi olacak ama aynı zaman da Çin de patentlerle yoğun bir rekabeti sürdürüyor. Aynı zamanda girişimci ekosistemi de destekliyor. Bunun gibi gelişmeleri teknoloji alanının demokratik alanı da nasıl şekillendirdiğini önümüzdeki dönemlerde göreceğiz.” 

‘AB rüya değil’ 

“Biz AB bilgesinin etki alanında olan bir coğrafyadayız ve AB bizim en büyük ticaret ortağımız. AB’nin kararlaştırdığı kurallar bizi doğrudan etkiliyor. Bizim sadece Türkiye-AB ilişkilerinin katılım sürecine odaklanarak, bir yakına odaklanıp uzağı görmeme hissine düşmememiz lazım. Biz zaten AB’nin koyduğu kurallara doğrudan maruz kalıyoruz. AB, Yapay Zeka Regülasyonları alanında dünyada bir numara. AB Yapay Zeka Yasası’nı geçirdi ve yapay zeka modellerini sınıflandıran bir yasa ortaya koydu. Bu sebeple de artık AB piyasasında aktif olmak isteyen teknoloji şirketleri, AB’nin getirdiği bu standartlara uymak zorunda. Yani AB regülasyonları bir pazara erişim sınırı getirdiği gibi o pazarla iş yapmak isteyen tüm şirketleri de yeniden şekillendiriyor. O bakımdan AB’yi bir rüya olarak değil, çok gerçekçi bir perspektifle ele almamız lazım. Aynı şekilde AB Yeşil Mutabakatı da öyle. Bizim AB Yeşil Mutabakatı’ını doğru anlamamız, karbon konusunda hazırlık yapmamız gerekiyor. Bu iki temel konu AB regülasyonlarını ortaya koyuyor. Türkiye-AB ilişkilerinde AB üyelik hedefimiz şu anda dondurucuya konmuş durumda. AB’nin de Türkiye üyeliği iştahı yok. Bizim bu süreç içerisinde düşünmeye ihtiyacımız var. Çünkü dürüst cevaplarla, dürüst adımlarla, uluslararası alanda aktif olma durumu olacak. Fakat Türkiye’nin daha ilerisi için dünyanın, Avrupa’nın nasıl değiştiğini iyi okumamız, iyi strateji geliştirmemiz gerekiyor. Değişim, ‘umut’ demektir. Yeter ki biz o fırsatları görelim, o sıçramayı yapalım.”

Gazete AntalyaGazete Antalya