GÜNDEM
Giriş Tarihi : 26-08-2024 13:09   Güncelleme : 27-08-2024 14:16

Arıkan: “Karanlık tabloyu birlikte aydınlatacağız”

Antalya'daki Kent Ormanı'nda düzenlenen "Geleneksel Antalya Milli Görüş Pikniği" etkinliğine katılan Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç ile birlikte partililerle bir araya geldi. Arıkan: “Karanlık tabloyu birlikte aydınlatacağız” dedi.

Arıkan: “Karanlık tabloyu birlikte aydınlatacağız”

Saadet Partisi Antalya İl Başkanlığınca Kepez Kent Ormanında tertiplenen ‘Geleneksel Antalya Milli Görüş Pikniği’ Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç’ın katılımlarıyla gerçekleştirildi.

Saadet Partisi Antalya İl Başkanlığınca tertiplenen Geleneksel Milli Görüş Pikniğine Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ersan Bilgin, GİK Üyeleri Hasan Güldal, Usame Cengiz, Mehmet Ali Can, Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Mehmet Fatih Tekin, Eski İl Başkanı Ramazan Düzen, Saadet Partisi İlçe Başkanları, İl – İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri, STK’ların başkanları ve yönetimleri ile partili – partisiz vatandaşlar katıldı.

Pikniğe katılım sağlayanlara hitap eden Saadet Partisi Genel Başkan Vekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Ağustos ayı, bizler için yalnızca bir takvim yaprağı değildir diyen Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan, “26 Ağustos, Malazgirt’in kudretiyle Anadolu’nun kapılarının açıldığı; 23 Ağustos, Sakarya'nın destanlaştığı; 30 Ağustos, Milli Mücadelemizin kazanıldığının mührü olan tarihtir. Bu zaferlerin her biri milletimizin ferasetinin ve dirayetinin en yüce nişanesidir” diye konuştu.

Siyonizm’e karşı ne bedel ödemek gerekiyorsa Saadet partililer olarak hazırız diye vurgu yapan Arıkan, Bu vesile ile, Malazgirt’ten, Niğbolu’ya; Kosova’dan, Sakarya’ya bu topraklar için canını veren, tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, şükran ve minnetle anıyorum. Bugün bir kez daha anlıyoruz ki, bu topraklar üzerinde var olmanın bedeli ağırdır. Bizler, tarihimiz boyunca bu bedeli ödemekten asla çekinmedik; bugün de ırkçı emperyalizme karşı, büyük orta doğu projesine karşı, siyonizme karşı ne bedel ödemek gerekiyorsa Saadet partililer olarak hazır olduklarını vurgulayarak konuşmalarını şöyle sürdürdü:

“Çok önemli olayların yıldönümlerindeyiz, ama aynı zamanda çok önemli günlerde yaşıyoruz. Bugün tarihimizin en büyük ekonomik krizi ile baş etmeye çalışıyoruz. Ekonomik krizin ne olduğunu burada uzun uzun anlatabiliriz. Ama ben biliyorum ki, bu krizi en iyi yaşayanlar anlar, Antalyalılar anlar. TÜİK bir çok rakam açıklıyor. Enflasyon rakamlarının ümit verici olduğunu söylüyor. Ama çarşıdaki, pazardaki, kasaptaki enflasyonu en iyi siz biliyorsunuz.

2 hafta sonra okullar açılıyor. Şimdi hepimiz kara kara düşünüyoruz. Kırtasiye masrafları, okul masrafları, kantin vs. Bunların hepsini en iyi siz biliyorsunuz. Hele birde Üniversiteye giden öğrenciniz varsa yandınız. Hem barınma sorunu, hem ulaşım sorunu hasılı artık Türkiye’deki öğrenciler için bir yaşama sorunu var. Yine bunu en iyi siz biliyorsunuz.

Konut kiraları, gıda enflasyonu, faturalar, öğrenim masrafları; artan şiddet olayları ve tekinsiz sokakların tek bir açıklaması var: Kötü Ekonomi Yönetimi. Hani bir söz vardır ya: “Gölge etme başka ihsan istemem” denir. Biz şu an ekonomiyi yönetenler konusunda bu noktadayız. Ekonomiyi toparlamak adına atılan bütün adımlar vatandaşın canını yakıyor.

Büyük şirketlerin vergi borçları siliniyor, yoksulun sırtındaki yük her geçen gün daha da ağır bir hâle getiriliyor. Son günlerde köprü geçiş ücretleri gündemde. Tarım ürünlerinin alım fiyatlarına komik zamlar yapan iktidar, kendi yandaşlarının işlettiği köprü ve yollara yılda dört defa zam yapıyor.

Daha geçen hafta araçlara getirilen yeni vergiler yüzünden uluslararası birçok araba markası, bazı modellerini ülkemizde satmama kararı aldı. Çünkü vatandaş kendisine bir araba alırken; üç araba parasını da devlete vermek zorunda. Biz böylemi lider ülke olacağız Allah aşkına?  Kıymetli misafirler; bu yaşananların hiçbir şekilde izahı yok. Bu anlayışın sürekliliği de yok. Ama az önce dediğim gibi, bu iktidarın niyeti ülkemizi refaha çıkarmak falan değil, günü kurtarmak!”

Türkiye de bu hayat pahalılığı ile, en temel ihtiyaçları bile tüketmek lüks olduğunu belirten Arıkan, Tüketim bu halde iken, üretim ise çok daha can yakar bir hale geldi belirterek; “Malumunuz Yaz aylarındayız. Ülkemizin dört bir yanında hasat var. Çiftçi bugün  ülkemizin dört bir yanında yollara dökülüyor. Çünkü gözü gibi baktığı, aylarca üstünde titrediği ürünü girdi maliyetlerini karşılamıyor. Genel Merkez Politikalar kurulumuzda tarım ve hayvancılık konusunda uzmanlarımız çalışıyor, düzenli olarak brif alıyoruz. Bana, bu çalışmalarınızdan ne sonuç çıkardınız derseniz, ben size şunu derim: “Korkun, tedirgin olun, durum çok vahim!”

Bu liyakatsiz idarecilerin feraset dışı uygulamaları ile Türk çiftçisinin bilinçli bir şekilde üretimden vazgeçirilmekte olduğunu düşünüyoruz. Çiftçimiz bu akıl dışı uygulamalar ile çok yoruldu. Bugün mevsimlik işçilerimiz de perişan. Çünkü çiftçimiz zarar edince onlar da ücretlerini almakta zorlanıyor. Çadırlarda, elektrik ve suyun olmadığı yerlerde yaşayan bu kardeşlerimizin emeği de yok sayılmış oluyor” diye konuştu.

Arıkan, konuşmalarında şu ifadeleri kullandı: “Kötü senaryo burada bitmedi. Ürün çiftçinin tarlasında iken kıymetsiz ama her ne oluyorsa tüketicinin sofrasına ulaştığında fiyat farkı 10 katına kadar çıkabiliyor. Hem üretici hem de tüketici mağdur oluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı herhangi bir üretim planlaması yapmadığı için; bazı ürünlerde arz fazlası meydana gelirken bazı ürünlerde de talep fazlası oluşuyor. Bu durum da ya gıda enflasyonunu oluyor ya da emek ve ürünler zayi oluyor.

Ne anlatıyorum muhterem arkadaşlar; Pazarda 5 lira yerine 50 lira ödememizin nedenini anlatıyorum. Çiftçilerimizin niçin feryat ettiğini anlatıyorum. Antalyalı çiftçi kardeşlerim buradan sizlere seslenmek istiyorum: her şeyi yakından takip ediyoruz. Toprak bizim kutsalımızdır. Biz sizin yanınızdayız! Bütün zorluklarla karşı karşıya kalmanıza rağmen hayatın kaynağı olan gıda üretiminden vazgeçmiyor çok büyük bir fedakarlık örneği sergiliyorsunuz. Size minnetarız, minnet borcumuzu da ödemeye hazırız!

Peki çiftçiye borcumuzu nasıl ödeyeceğiz? Bunun için çok sıkı bir çalışma içerisindeyiz. Yapacaklarımız belli:

Bir: Tarımsal desteklemeleri tarla sahibine değil gerçek üreticilere vereceğiz

İki: Tarıma dair tüm vergi ve faizler sıfırlanacak “sıfır vergi sıfır faiz” politikası uygulayacağız. Krediye ihtiyaç duymadan üretim yapabilir hale getireceğiz.

Üç: Özellikle genç çiftçilerimiz için şehirlerden köye göçü başlatacağız. Kriterleri belirlenmiş verim ve kalitede üretim yapan çiftçilerimize aylık asgari ücret garantisi vererek sigortasını biz ödeyeceğiz.

Dört: Tarıma dayalı sanayileri tarım bölgelerinde geliştirerek hem ürünlerin değerlendirilmesine hem de üretim dışında kalan atıl zamanlarda gençlerimize istihdam oluşturacağız.

Beş: Biz; Hastanelere hasta, köprülere geçiş garantisi değil; çiftçilerimize kazanç garantisi vereceğiz.

 

Hayvansal üretim yapan çiftçilerimiz de; bırakın para kazanmayı ayakta durabilmenin derdinde. Çözümü işletmelerini küçültmekte buldular. Tarımsal üretimde bir cennet olması gereken ülkemizde durum ortada.”

 

 İşte Antalya’mızın da bir Turizm cenneti olması gerekiyor ama bu sezon da istenen alınamadığını söyleyen Arıkan, sözlerini şöyle devam ettirdi:

“Antalya'ya havayoluyla gelen turist sayısında rekorlar kırılıyor. Ancak otellerdeki doluluk oranları, özellikle lüks otellerde beklenenin altında kalıyor. Ucuz otellerde ise doluluk oranları daha yüksek. Niçin bu oluyor nedeni açık: Otellerin maliyetleri çok arttı. Enflasyon artışını en fazla oteller hissediyor. Bir de enflasyonla birlikte dövizin baskı altında tutulması otelcileri daha zor durumda bırakıyor. Oteller de zorunlu olarak fiyatlarını artırıyorlar. Otelciler, döviz kuru üzerinden fiyatlarını artırırken, Avrupalı turistlerin maaşları aynı oranda artmıyor. Bu da özellikle deluxe otellere olan talebi azaltıyor.

Tüm bunlar için yapılacaklar belli. Tıpkı Tarım da olduğu gibi Turizmde de planlamanın ciddiye alınması gerekiyor. Bugün Antalya’daki tablo bize hiçbir planlamanın yapılmadığını gösteriyor. Turizmin pek çok etkeni var elbette. Bunlar içerisinde Türkiye’nin uluslararası kamuoyundaki itibarı, ekonomik bağımsızlığı ve güvensizlik ortamı da var. Türkiye’de çoğu yerde bir cinnet hali var.”

Genel Başkan Vekili Arıkan Konuşlarını şöyle tamamladı:

“Geçen hafta bile onlarca büyük vaka yaşandı. Burada biz vaka diyoruz bu bazen bir kan davası ile bir ailenin ortadan kaldırılması, bazen basit bir alacak verecek kavgası ya da hamile bir kadının sokak ortasında dövülmesi olabiliyor.

Silahlı saldırılar artık olağan bir hâle geldi. Haraç kesmek, adam yaralamak, gasp, cinayet haberlerine yetişemiyoruz. İnsanımız bugün kendini emniyette hissetmiyor. Her gün haberde izledikleri haberlerden sonra sıradaki kurban olmaktan korkuyor. Bu asla sürdürülebilir değil.

Tam da burada Ali Fuat Başgil Hocamızın bir sözünü hatırlatmak istiyorum; “En iyi anayasa uygulanan anayasadır, en kötü anayasa uygulanmayan anayasadır.”

Değerli basın mensupları; Az önce dedik ya, Turizm ile uluslararası kamuoyundaki itibar çok önemli diye. Evet! Kötü ekonomi ve finans yönetimiyle savrulan Türkiye, Dış Politika ’da çok daha kırılgan bir hale geldi.

Ülkemizin dış politikası Sn. Erdoğan’ın günlük psikolojik durumuna göre değişiyor. Halbuki biz başından beri Milli Görüş Saadet Partisi olarak Türkiye için şahsiyetli bir politikayı öneriyoruz. Bunların başında da bugün eksikliğini çok hissettiğimiz D-8 geliyor. D-8 gibi, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kurumlar bugün layıkıyla çalışsaydı veya Türkiye bu kurumları çalıştırabilseydi Gazze bugün bu durumda olmazdı.

Siyonizm’in son projesi terör devleti İsrail’in yaptıkları ortada. 7 Ekim’den itibaren Gazze’ye yönelik başlayan soykırıma karşı tutarlı bir politika oluşmuş değil. Soykırım yapıyor dedikleri İsrail hakkında Güney Afrika’nın açmış olduğu davaya bile müdahil olamadılar. Aylardır bekliyorlar. Ne zaman ki biz 81 ilimizde suç duyurusunda bulunduk o zaman çıktılar ve dediler ki biz başvuru yaptık, davada taraf olacağız. Biz süreci büyük bir titizlikle takip ediyoruz.

Hem dünyamız hem de Türkiye’miz için bu karamsar tablodan elbette bir çıkış yolu vardır. O da Saadet Partisi’nin iktidarıdır. Biz, bu ülke siyasetinde aziz milletimizden yana olan neredeyse tek siyasi hareketiz.

Bizim iktidarımız döneminde Necmettin Erbakan Hocamızın aziz milletimizin refahı için yaptığı zamlar bugün hâlâ konuşuluyor. O gün öğrenci olan kardeşlerimiz bile bugün o günlerde nasıl bir sevinç yaşadığını anlatıyor. Bizler bunu zamanında ispat ettik. Bizim sözümüz vaat değil, ispattır. Çünkü biz söyleyip sonra yapmayı düşünen değil, yapıp övgüsünü aziz milletimizden alanlarız

1969’dan bugüne kadar hep böyle olmuştur. Saadet Partimizin bu hizmetleri yapabilmesinin sırrı “inançlı kadroların omuz omuza” olmasıdır. Hakikaten başlangıcından bugüne Milli Görüşçüler olarak pek çok badireyi birlikte atlattık. Ülkemizin ve Bölgemizin içerisinde bulunduğu badireleri de yine inançlı kadrolar olarak bizler omuz omuza çözeceğiz.

Bizim başta Genel İdare Kurulumuz olmak üzere, Başkanlık Divanımızda, Politika Kurullarımızda, İl Başkanlarımız arasında alanında uzman, deneyimli ve en önemlisi salih niyetli çok arkadaşımız bulunuyor. İnşallah, tek bir arkadaşımızı geride bırakmadan; kolektif bir akıl ve samimiyetle Türkiye’ye ışık olmaya devam edeceğiz. İnançlı kadrolarımız omuz omuza olduğu müddetçe, ülkemiz ve milletimiz için umut hep var olacak.

Aziz milletimize, Antalyalı hemşerilerimize söz veriyoruz, yaşanabilir bir Türkiye, yaşanabilir bir Antalya hedefine hep birlikte ulaşacağız. Üretimi, istihdamı, alın terini ve adil bir bölüşümü önceleyen bir sistemi hep birlikte inşa edeceğiz.

Sizlerin vasıtası ile aziz milletimiz ve Antalyalı hemşerilerimize seslenmek istiyorum: Sizin için çalışan bir Saadet var, gecesini gündüzüne katarak aydınlık yarınlar için emek veren Saadet kadroları var. İnançla, azimle, umutla ve emekle güzel günlere ulaşacağız. Karanlık bir tabloyu birlikte aydınlatacağız.”

 

AYDIN ÇEVİK / ANTALYA

Gazete AntalyaGazete Antalya