Hayat dönme dolap gibi insanı gâh yükseğe çıkarır, gâh aşağı indirir. Atalarımızın dediği gibi; “Ne idim?” dememeli, “Ne olacağım?” demeliyiz… Bir zamanlar yaşlı bir adam şöyle demişti: “Zaman olur; zaman samanı satar; Zaman olur saman zamanı satar” Bu sözünden ben şunu çıkarıyorum; Bazen ihtiyacımız olduğu halde aradığımızı bulamayız, bazen de, yanı başımızda olan şeye ihtiyaç duymayız. Siz farklı anlam çıkarabilirsiniz…
Dem olur demlenir insan; Zamandan,
Dem olur mest düşer; Kederden gamdan,
Dem olur canan için; Geçilir candan,
Dem olur ki; Evlat kaçar babadan...
İnsanoğlu, kısacık dünya hayatında çok büyük badirelerden geçmek zorunda kalmaktadır. Her kesin kendine göre mutlaka bir derdi, bir kederi vardır. Zira Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in, “Lâ rahatün fid‘dünya” yani “Dünya rahatlık yeri değil” hadisinden bunu daha iyi anlayabiliyoruz. Zenginin, zenginliği ölçüsünde, fakirin de, fakirliği ölçüsünde sıkıntıları vardır. Velev maddi, velev manevi… Mevki, makam, şan, şöhret, zenginlik, asalet hepsi nafile. Tek övünç kaynağı; Takvadır. Yani Allah (c.c.) dan korkarak günahlardan kaçınmak, sakınmaktır... Özellikle de, “Coronavirüs” imtihanından geçtiğimiz bu demde daha çok ihtiyaç duymaktayız fakat bu musibetten ders almayıp, daha çok günah işlemeye gayret edenler, daha çok gaflete düşenler var. Müslüman olduğunu söyleyip İslama ve Kur’ana saldıranlar var. Daha çok dünyaya sarılıp, ahireti hiç hatırlamayanlar ya da hatırlamak istemeyenler var. Bu Aziz mübarek Ramazan ayında bile vicdanları çöpe atanlar var... Allah onları da ıslah eylesin, hidayete erdirsin diyelim. “Tatlı tatlı yemenin acı acı kusması olur” demişler…
Dem olur erdem Olur Özünü bulur,
Dem olur; Eşrefi mahlûkat olur,
Dem olur ki; Bitap düşer yorulur,
Dem olur silinir ismi, tümden yok olur…
Geçmişini bilmeyenlerin gelecekleri de, muammadır. Geçmişimizdeki yanlışlardan kaçınmalı ve ders almalı, doğrularla da yolumuza devam etmeliyiz. Çocukluğumuzu daha dün yaşamış gibi hatırlarız. Hayatımızı film şeridi gibi gözümüzün önünden geçirirken sanki bir rüyadan uyanmış gibi hülyaya dalarız…
Bazıları geçmişiyle övünür,
Bazıları geçmişinden utanır,
Bazıları ömür tükenmez sanır,
Kimisi, de; Mala, mülke aldanır…
Dünya, ahiretin tarlasıdır. Burada ektiğimizi, orada biçeceğiz. Mahlûka hizmet, Halik’a hizmet olarak bilinmeli, dünya malı amaç değil; araç olarak kullanmalı, her nefsi kendi nefsimizden üstün görmeli; kinden, nefretten, kıskançlıktan, egodan ve despottan uzak; “yaratılanı yaratandan ötürü” sevmeliyiz…
Mevkiiyle, makamla; Kamil olunmaz
İnsanlığı yok eden; İnsan olamaz
Dünya malı; Cahili Adam yapamaz
Aldanma dünyaya; Ondan yar olmaz…
Yine de ümidini; Yitirme hemen
Allah’a tevekkül et; İlmiyle demlen
Arifler sofrasından; İyice yemlen
Ahirette çok ağlar; Dünyada gülen…