Ölçü ve Tartı

10-10-2018 23:44

Kuranı Kerim’de hatırladığım kadarıyla 14 ayrı yerde ölçü ve tartı ile ilgili ayet geçmektedir. Bu geçen ayetlerin iki tanesi de Hud Suresi 84 ve 85’inci ayetlerdir. Mealen “ Medyene de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. Dedi ki “Ey kavmim, Allah’a kulluk edin. Sizin, ondan başka ilahınız yoktur. Ölçeği ve Teraziyi de eksik tutmayın. Ben sizi bir hayır (refah) içinde görüyorum. Bununla beraber yine de sizi kuşatacak bir günün azabından korkarım. Ey kavmim ölçüde ve tartıda adaleti yerine getirin, halkın eşyasını (mallarını ve haklarını) eksiltmeyin, yeryüzünde müşriklik ederek fenalık yapmayın.”
Bu ayeti kerimeler hocalarımız tarafından bizlere defaten okunmuş ve anlatışlarında ise ölçü ve tartı olarak terazi ve metre ifade edilmekten ileriye geçilmediğini gördük. Halbuki bu ayeti kerime, sadece terazi ve metre ile uğraşanlar için değil, hayatın içerisinde adaleti oluşturan unsurların tamamında gerekli olan ölçü ve tartının hepsini kapsadığını unutuveriyoruz. Neden ölçüde insan adaletsizlik yapar diye soracak olursak kendine göre çıkarına uygun olması için olduğunu görürüz.
Düşünün ki bir pazarcı daha çok kazanmak adına bir kilo yerine 900 gramlık malzeme verdiğinde ölçüde size zulüm etmiş olur. Yine çok kazanmak adına alacağınız bir metre kumaş yerine 90 santim olarak kesildiğinde de size zulüm edilmiş olacaktır. Lakin her şey terazi ve metreyle ölçülmediğine göre hukukta olması gereken adaletin yansımaması da size karşı bir zulümdür. Bir doktorun hastayı düşünmeden kendi menfaatini düşünerek hastalığını tedavi etmenin dışında yapacağı bütün çıkar uygulamaları da bir zulümdür. İmam’ında toplumu bilinçlendirme çabası içerisine girmeyerek vazife gereği diye düşünüp beş vakit namazın dışında hiçbir iş yapmaması, hatta vazifem olmasa beş vakit namaz dahi kılmayacağım diye düşünmesi de kişinin kendisine de çevresine de bir zulümdür. Eğitimcinin gençliğin eğitimi için uğraşmak yerine, bir toplumu yeni baştan oluşturma şerefi eline verilmişken yapabileceği fedakârlık yerine, alacağı parayı hesap ederek yaptığı bütün işlemlerin hepsi de bir zulümdür. Kısacası kişinin kendi menfaatini öne çıkararak karşıdaki insanların haklarını çiğnemesi ve yapabileceği fedakarlığın karşılığında menfaat olmadığı için o fedakarlıktan vazgeçmesi hem kendisi için hem de toplumu için yapmış olduğu bir zulümdür.
Eğer bir toplumun düzelmesini istiyorsak önce ahlak ve adaleti toplumda yaygın hale getirmek zorundayız. Bunu beceremediğimiz sürece bir toplumun doğru yönde değişmesi mümkün değildir.
Şuara Suresi 182 ayeti kerimesinde “doğru terazi ile tartın” ifadesini kullanan Allah Teala(cc) adalet ölçüsü olarak her konunun terazisinin farklı olduğunu ve doğru terazi kullanılarak yapılmadıktan sonra ölçümün doğru netice vermeyeceğini ifade ettiğini anlayabiliriz. Öyleyse doğru terazileri nereden bulacağımızı düşünüyorsak ve karşımıza böyle bir soru çıkıyorsa, bunun bir tek cevabı var; adaletin oluşabilmesi için inandığınız kitaba ve rehbere bakın.

DİĞER YAZILARI Eğitim 01-01-1970 03:00 Nereye gidiyoruz? 01-01-1970 03:00 Bu günün dünyasını anlamak 01-01-1970 03:00 Bakanın açıklamasının ardından 01-01-1970 03:00 Yenilenen İstanbul Seçimleri 01-01-1970 03:00 ​Seçime birde buradan bakalım 01-01-1970 03:00 ​Zamanı doğru tahlil etmek 01-01-1970 03:00 Kamuoyu Baskısı 01-01-1970 03:00 Toplumsal aşı 01-01-1970 03:00 Estoya feribotu sendromu 01-01-1970 03:00 Eğitimdeki yeni tehlike 01-01-1970 03:00 Samimiyet 01-01-1970 03:00 "Hayatın anlamı İman" sempozyumunun ardından 01-01-1970 03:00 Bir yazıdan yola çıkarak 01-01-1970 03:00 Elhamdulillah 01-01-1970 03:00 İslam anlayışımız 01-01-1970 03:00