Sayın Milli Eğitim Bakanımızın yaptığı yeni müfredat ve yeni eğitim modeli açıklamasından elde etmemiz gereken sonuç, öğrencilerin olumlu karakter özellikleri geliştirmesine ve sosyal beceriler kazanmasına yardımcı olmasıdır. Bir öğrencinin karakterinin oluşması ve sosyal beceriler kazanması çok küçük yaşlarda başlar. Aslında bu eğitimin temelleri ailede ve çocuğun yakın çevresinde atılır. Ancak çocuğun kendi kişiliğini oluşturma süreci esasen 6-7 yaşlarına kadardır ve ergenlik çağına dek uzayan şekillendirme süreci devam eder.
Benim gördüğüm kadarıyla yapılan açıklamada eğitimde yeni dönem lise eğitiminden hatta 9. Sınıf eğitiminden itibaren başlayacağıdır. Kademeli geçiş olarak ifade edilen bu yeni dönem, anlatımlara göre kendi içerisinde tutarlı gibi gözükmektedir. Bizim yapmış olduğumuz araştırmalar neticesinde elde ettiğimiz sonuçlarla çelişen yönleri yok değil. Açıklamanın tazeliğiyle söyleyeceklerimizin faydası dokunur ümidiyle tezelden bu yazıyı yazma gereği duydum.
Öncelikli olarak öğretmen liseleri tekraren açılmalı ve orada yetiştirilen gençlerimize öğretmenliğin kolay para kazanılan bir meslek olmadığı anlatılarak yetiştirilmelidir. Milli Eğitim kendi kadrosunu özel olarak oluşturup lise sonrasındaki öğretmen eğitimini vereceği üst kurumunu da kendi bünyesinde oluşturmalıdır. Bu süreçte öğretmenliği tercih eden gençlerimiz ülkeyi şekillendirme işinin kendi omuzlarında olduğunun bilinciyle hareket eden özverili kişilerden seçilmelidir. Öğrenciye paragözüyle bakan bir öğretmenin yetiştirdiğini düşündüğümüz öğrencide kendi gibi olacaktır. Toplumu şekillendirme şerefi yerine alçağı parayı çoğaltmaya çalışan öğretmen ile eğitim sistemini ucuza getirmeye çalışan devletinde eğitimde, yani ülkeyi doğru şekillendirmede başarılı olmaları düşünülemez.
Diğer bir can alıcı göze çarpan eksiklik ise, eğitimdeki bu yapısal değişimin ilkokul dönemiyle başladığı izleniminin verilmemesidir. Çünkü liseye kadar karakteri oluşmuş bir gence yeni baştan şekil vermeye çalışmak hem zahmetli hem de masraflı olduğunu hatırlatmak isterim. Dolayısıyla eğitimdeki radikal değişimin ilkokuldan itibaren olmazsa, getirilen modelin sadece pansuman tedavi hükmünde kalacağı endişesini gütmekteyim. Bu güne kadar ülkemizde eğitim yapboz haline dönüştürüldüğü için korkularımızı izale edecek bir yöntemi tam olarak göremeyince ister istemez ses veriyoruz. Artık idarecilerimizin basiretine güvenerek diyebiliyoruz ki her konuda eleştirmek bize, eleştirilere geçiştirici olmadan akılcı çözümleri anlatmak ve uygulamalar yapmak onlara.
Artık bu milletin yapbozlarla geçireceği zaman kalmadığı açıktır. Önümüzdeki yılların sıkıntısını hisseden herkes gibi kalıcı geleneklerin oluşturulması her konuda olduğu gibi eğitim alanında da gerekliliği ortadadır. Örfümüze, geçmiş kadim kültürümüze ve inancımıza ters olmayan uygulamaların hayata geçtiği günleri arzulamaktayız.