Eğitimdeki yeni tehlike

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyaya ve sosyal basına hatta bazı haber kanallarına kadar yansıyan bir olayın Antalya’da gerçekleşmiş olması beni şaşırttı. Bu konu üzerinde biraz araştırma yapmak istedim özetle gördüğüm şu oldu. Bir İmam Hatip Lisesinde 29 Ekim etkinliği yapılmış ve bu etkinlik çerçevesinde koridordaki panoya günün anlam ve önemiyle ilgili Atatürk resmiyle bilgiler asılmış. 10 Kasım öncesinde 3-4 çocuk Atatürk resimlerinin asılmış olduğu panodan resimleri ve o panodaki bazı malzemeleri öğretmenlerinin masasına veya tahtaya ortama uygun olmayan şekilde yerleştirildiğini gören öğretmen, resimleri düzeltmek adına yaptığı girişimini bir veya birkaç öğrencinin yanlış anlayıp öğretmenlerini tahrik edici vaziyette yanlış söz ve söylemlere sokacak şekilde hareket ettikleri de söylenmektedir. Öğretmeninin sözlerini ise çarpıtarak sansasyonel bir pozisyona ulaşması için de okulu izinsiz terk eden öğrenci genç bir siyasi partinin ilçe örgütüne gidip olayın oluş şeklini ve biçimini kendi istediği gibi anlatmıştır. Böylece olayı kısa sürede basına ve sosyal medyaya düşürmeyi başarmıştır. Bu olayın bir İmam Hatip’te ve 10 Kasım’a yakın bir zamanda gerçekleşmiş olması dikkatimi çekti. Tabii gencin gittiği Siyasi partinin vatana, millete faydalı olan fikirlerinin haricinde Atatürk ve Atatürkçülük üzerinden prim yapmaya çalıştığı halk tarafından biliniyor. Bu siyasi partinin ilçe örgütü bu olayın sansasyonel haber oluşturabilecek bir olay gibi görüp, gerçekleştiği yerin bir imam-hatip ve gerçekleştiren öğretmeninde bir AK Partili olduğu düşüncesiyle kısa sürede olayı alevlendirmiş ve körüklemişlerdir. Ben de bir imam hatipli olmam hasebiyle Atatürk’le ilgili düşüncelerimizi rahmetli Erbakan ne güzel ifade etmişti. Bu millet sizin yaptıklarınızı asla unutmayacaktır ifadesiyle bu milletin Atatürk’le ilgili olan düşüncesini özetlemiştir. Bu siyasi partinin Atatürk’ün yaptıklarını unuttuğumuzu zannederek sürekli bize hatırlatması gerekmiyor. Bu millet Atatürk’ün yaptıklarını asla unutmayacaktır. Kurtuluş Savaşı öncesi ve Kurtuluş Savaşı esnasında bu milletin hayrına çalışanları minnetle ve şükranla yad ediyoruz.
Benim dikkat çekmek istediğim husus ise daha farklıdır. Bir öğrencinin ifadesi ile bir öğretmen veya müdür yardımcısı olan arkadaşın bir gece bile olsa nezarette kalmasına olan duyarlılığımdır. Bu iş bu kadar basit olmamalıdır, bir öğretmenin ya da bir müdür yardımcısının bir veya birkaç öğrencinin bir araya gelerek ifade vermesi ile veya dilekçe vermesi ile yanlış bir kapının açıldığı ortadadır. Öğretmenin bir gün bile olsa görevden uzaklaşmasına sebep olacak kadar ileriye gitmesi ve bir gece bile olsa özgürlüğünden edilmesi bu konunun suiistimal edilmeye açık olduğunun göstergesidir. Bundan sonra 3-4 öğrenci istemedikleri öğretmenleri, sevmedikleri öğretmenleri veya kendine gıcık olarak gördükleri öğretmenleri hakkında istedikleri şekilde ifade vermek veya dilekçeler vermek suretiyle öğretmenlerini bir gün bile olsa özgürlüğünden etmek ve de görevinden edebilecek iftiralarda bulunmanın önü açılmış olacaktır. Bunun haricinde kendini bilmez birilerinin eline koz verip ülkenin huzurunu bozacak hareketlerle varılacak yer ancak anarşidir. Ey kendini bilmezler hedefiniz ülkenin huzuruna kastetmek mi?
Benim yetkililerden arzım şudur ki bu işlerin bu kadar basit şekilde suiistimal edilecek halden çıkartılmasıdır. Oysaki suç ispat edilene kadar suçlanan kişinin masum olduğu düşüncesiyle hareket etmek gerekirken terörist muamelesi görecek kadar ileriye giden bir süreç başlarsa, bir kişinin iki dudağı arasına kadar indirilirse o zaman bu ülkenin geleceği ile ilgili endişeler gütmek gerekir. Herkesin özgürlüğünün sınırı diğer kişinin özgürlük sınırına kadar olduğunu unutmamalıyız. Yetkililerimizin bu ve buna benzer olumsuzlukları ortadan kaldıracak tedbirleri alacağına güvenim sonsuzdur.