Kimyasal terör, diğer ismiyle bağımlılık belası her geçen gün şehirlere yayılıyor. Narkotik şubede görev yaparken gramı için günlerce kelle koltukta çalışırken son zamanlarda zehirli maddeler artık tonlarla ele geçiriliyor. Bu vahim bir tablo. Her gün onlarca aile evladı için tedavi desteği istiyor .
Madde bağımlılığı utanılacak birşey değildir. Utanması gereken varsa da adına " kimyasal terör " dediğimiz bu illeti satan, pazarlayan ve buna ortam sağlayan şarlatanlardır. Bu bela yüzünden bir neslin kaybı ile karşı karşıyayız.
.........................
İNSANIN ANAVATANI ÇOCUKLUĞUDUR
Kendisine saygın davranılmış, çocukluğu olumlu hislerle geçmiş kişilerde “Değerli Ben - Güvenli Yaşam” temel duygusu oluşur.
Olumsuz hislerle geçmiş çocukluk yılları ise kişide “Değersiz Ben - Güvensiz Yaşam” temel duygusunu oluşturur.
Çocukluk yıllarında edinilen temel duyguların değiştirilmesi oldukça zordur. Bu duygular sürekli kendi hislerini üretir.
Temel duygusu değersizlik olan kişi, değer gördüğü bir ortamda bulunsa bile, içinde bir yerlerde yine de kendini değersiz hisseder. Sanki birinin gelip kendisini azarlayacağına ve gerçek yüzünün ortaya çıkacağına dair tuhaf bir kaygı hisseder.
Çocukluk yılları değersizlik hissi içinde geçmiş, şimdi iyi bir evliliği olan bir kadın; “Eşimin beni sevdiğine bir türlü inanasım gelmiyor... Neyimi seviyor olabilir ki... Kendi kendime ‘ihtiyacı olmasa sevmez’ diye düşünüyorum...” diye kendi temel değersizlik duygusunu dile getirmişti.
Çocuğun kişilik gelişimini önemseyen yetişkinler öncelikle kendi duygularını onarmaları gerektiğini bilirler.
Çünkü çocukla sağlıklı his alışverişinde bulunmanın farkındalığına sahiptirler.
Farkındalığı düşük yetişkinler ise, çocuğun işittiği ağır sözlerin onu kuvvetlendireceği, yaşama hazırlayacağı yanılgısı içindedirler.
Buraya kadar olan kısımda, çocuğun yetişkinlerden edindiği “olumsuz” hislerden bahsettik. Ancak çocuk yetişkinin sadece negatif hislerinden değil, aynı zamanda “doğal olmayan” olumlu hislerinden de “his bozukluğu”na düşebilir...
Örneğin, bir annenin sürekli çocuğunun peşinden koşması, “Acıktın mı... Susadın mı... Üzgün müsün... Beni seviyor musun...” diye sorgulaması ilgili bir ebeveyn tutumu gibi görülse de, “abartılı ve doğal olmayan bir yaklaşım” olarak his bozukluğuna yol açar. ( Adem Güneş)