Bunlar gece gündüz yazarlar. Hep eleştirirler. Ama çözüm üretmezler.
Bunlar yeri gelir terör uzmanı kesilirler. Yeri gelir ekonomist kesilirler. Yeri gelir deprem uzmanı kesilirler. Hasılı kelam kılıktan
kılığa girerler. Ama ne terör için, ne de başka sorunlar için yıllarca çözüm üretemediler. Üretemezler de. Ama her sabah, memleketi
kurtardığını sanarak güne uyanan kalemşorların varlığı her dönemde var oldu.
Sanki memleketin Polisi başka bir gezegenden gelmişçesine Polise 'YARATIK' muamelesi çeken kalemşorlar. Kalemlerinize ihanet
ediyorsunuz. O kalemi kırın. Yazık ediyorsunuz. Hem kendinize. Hem de misyonunuza. Vicdanınız yok mu sizin? Bu Polis sizin babanızın uşağı mı? O yerden yere vurduğunuz Polis, şehitleriyle ve hayatta yaşayan gazileriyle, aynı zamanda geçmişi şan ve şerefle dolu bir kurum.
Gece demeden, gündüz demeden sizin esenliğiniz için hayatlarının en güzel çağında şehit olan bu pırlanta gençlerin kul hakkı boynunuzda. Polisi yıpratmakla elinize ne geçeceğini sanıyorsunuz. Aklınız sıra ' Nasıl da Polisi yıprattım değil mi? Edasındasınız.
Değil mi? Akıl tutulması yaşıyorum bu aralar. Siz de farkındasınızdır sanıyorum. Polisin imajına yönelik gerek görsel, gerekse yazı ve haberler bu aralar oldukça sıklaştı. Bu haber ve yorumlarda tüm Polis teşkilatı yerden yere vuruluyor. Tüm Polisler zan altında bırakılıyor.
Polisi şiddet yanlısı gösteren yayınlar sistematik bir şekilde sosyal medyada bile vatandaşın gözüne gözüne sokuluyor. Adeta gizli bir el kampanya yürütüyormuş gibi. Bu hıncı anlayamıyorum. Bu öfke? Bu kin!! Medyada bazı kalemşorlar nedense Polis teşkilatına karşı inanılmaz önyargılı.
Yanlı ve tarafgir. Ultra lüks plazalarda oturup oradan yazı döşeyenler. Medyayı ne hale getirdiğinizin farkında mısınız?
Gazetelerinizin tirajları!!!! Acınacak halde. Bu utanç sizin aynanız değil midir? Biraz gerçekçi olun. Dürüst olun. Olun ki, insanlar size teveccüh etsin.
Sizi okusun. Polis için yazı yazarken doğru ve tarafsız, aynı zamanda araştırmacı gazetecilik yapın. Bir kuruma, bir
insana hakaret ederken kez olsun aynaya bakın lütfen. Eğer yüzünüz varsa. Bugün Çok merak ediyorum. Polis için eli kalem tutan
kalemşorlar. Hayatları boyunca acaba bir Polis merkezine gidip üç beş saat orada geçirmişler mi? bir Polis memuru ile sohbet edebilmişler mi? Empati kurabilmişler mi? Bunlar Polisin ne şartlarda çalıştığını bilmiyorlar. Bilseler böyle yazmazlar. Belki de işlerine gelmiyor.
Ey kalemşor!!! Hayatında hiç güneşi görmemiş, görme yeteneği olmayan birine ' hadi güneşi, ışığı tarif et bakalım' diyebilir misin? Asla. Ya da yaşamı boyunca hiç elma yememiş birine ' elmanın tadını anlat bakalım ' desen acaba sana ne diyebilir. Cevabını ben vereyim: ' Kocaman bir hiç.' Sen de bir teşkilatı ne iş yaptığını bilmeden sallıyorsun. Esip gürlüyorsun. Yüreğin damgalı çünkü. Karalama yeteneğin çok iyi işliyor. Oldum olası, önyargılı insanlardan hiç hazzetmem. Hoşlanmam. Mümkünse oradan hızla uzaklaşırım. Ne anlatırsanız anlatın o kafaya bir şey anlatmak mümkün değildir. O kafa hep var. Her yerde. Her zaman. Eğer birisi sadece, kendi fikirlerini ve düşüncelerini dayatmaya kalkıyorsa, daha da ileriye gidip bunu matkapla sizin beyninize sokmaya çalışıyorsa ne anlatırsanız anlatın boştur. Demokrasi kültürü olmayan biriyle tartışmaya girmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Yani, sözüm sana arkadaşım.
Önyargılısın. Peşin hükümlüsün. Dogmalarla donatmışsın yüreğini. Önüne geleni yaftalamakla meşgulsün. Esip gürlüyor ve mangalda kül bırakmıyorsun. Biliyorum ki, tartışma kültürün yok senin.Polisi yıpratmakla esas kötülüğü kendine yaptığının farkında mısın kalemşor kardeş.