“Havuç-Sopa” ve Hadsiz Bir Açıklama

Ali YILMAZ

27-04-2021 01:16

 

AB ve ABD Türkiye’ye karşı “havuç-sopa stratejisi” uyguluyor. Peki, nedir bu havuç-sopa stratejisi?  Bu kavram en basit anlamı ile bir ödül-ceza yöntemidir. Diyorlar ki; istediğimizi yaparsanız ödülünüzü yani havucu kazanırsınız fakat söylediklerimize karşı gelirseniz cezanızı alırsınız yani sopa yersiniz.
Bu sopa atma olayı, “fiziki güç” değildir. Çeşitli baskı araçları kullanılarak köşeye sıkıştırma yöntemidir. Köşeye sıkıştırma yöntemlerinin başında, “ekonomik güç” kullanımı gelmektedir. Türkiye, ihracatının önemli bir kısmını AB ülkeleri ile yapmaktadır. ABD’ye ise hem askeri hem de ekonomik anlamda bağımlılığı bulunmaktadır. NATO kapsamında ise müttefik konumdadır.
Son zamanlarda gerek ABD gerekse AB ile ilişkilerimiz iyi değildir. Bununla birlikte, Türkiye’nin stratejik konumu nedeni ile ilişkiler tamamen kopma noktasına da gelmemiştir. İki ileri bir geri giden bir ilişki söz konusudur. Bu denge, Türkiye’nin, “Doğu Akdeniz” politikası nedeni ile sarsılmaktadır. Türkiye’nin egemenlik haklarını hiçe sayan Fransa ve Yunanistan… AB’nin asi çocuğu rolünü oynamakta, Türkiye düşmanlığı ile öne çıkmaktadırlar. AB’ne tam üyelik ise uluslararası ilişkilerde Türkiye’ye karşı bir koz olarak kullanılmaktadır.
“Her dediğimi yaparsan seni AB’ye alırım!” Ya yapmazsam? “O zaman ekonomik desteği çeker, sana yaptırım uygularım!”
Her bağımsız devlet kendi gücünü kullanmak ve bazı avantajlar elde etmek ister. Bu onun hakkıdır. Lakin bu konu ekonomik gelişme ile doğrudan ilişkilidir. Zira ekonomik olarak kötü durumda olan ülkeler, ABD ve AB ne isterse sorgusuzca yapmak zorunda kalmaktadır. Ekonomik bağımsızlığı olmayanın siyasi bağımsızlığı olmuyor.
Türkiye, “mavi vatan” adı altında kendi hakkı olanı aramaya ya da almaya çalışan bir ülke olarak hareket edeceğini açıklamış ve bunda da doğru yapmıştır. Avrupa’nın şımarık ve haddini bilmez çocuğu Yunanistan, aşırı hareketlerini bu konuda da göstermekte, Türkiye’ye karşı düşmanca tavrını sürdürmektedir. ABD ve AB destek vermese, bu tavrını gösterebilir mi?
Sanmıyorum.
AB, bırakın Türkiye’yi… Kendi içerisinde dahi üyelerine eşit davranmayan ve giderek güven kaybeden bir birliktir. Lakin ekonomik bağımlılık, bizi AB ile birlikte hareket etmeye zorlamaktadır.
Korona salgını sonrası ekonomik daralma, Türkiye ile birlikte birçok ülkenin en önemli sorunudur. Böyle bir ortamda AB yaptırımlarına maruz kalması, Türkiye’yi ekonomik olarak daha da zor duruma düşürebilir.  

Türkiye’nin ileri sürdüğü, “Suriyeli göçmenler” kozu tutar mı?  Bu da yapılacak diplomatik başarıya bağlıdır.

ABD ve AB Türkiye’yi; gelişme ve refah yolunda ilerleyen… İnsana saygılı… Demokrasinin işlediği… Özgürlük ve adaletin olduğu bir ülke olarak görmemektedir. Hatta otoriter bulmaktadır. Ne yazık ki, Türkiye’de bu algı giderek yerleşmektedir. Devleti yönetenlerin demokrasi ve hukuk devletinden yana açıkça tavır almaması, bu eğilimi güçlendirir hale getirmiştir.

ABD ve AB’nin gelişmekte olan ülkelere uyguladığı , "havuç-sopa" taktiğine iktidar da ülke içerisinde başvurmaktadır. İktidar yanlısı olur ve iktidarı översen havucu kaparsın.

Nasıl mı? Devlet bankasından alınan ucuz krediler… Yüksek getirisi olan ihaleler… Parlak makamlar ve ballı maaşlar… Kayyımlıklar… İmar kolaylıkları ve teşvikler sizi bekliyor.

Muhalifsen sopa ile idare edersin! Başka bir ifadeyle; iş adamı iseniz şirketiniz uçuvermiş ya da vergiyle canınıza okunmuş… "Darbeci" veya "terörist" ilan edilmiş ya da mesleğinizi kaybetmiş olabilirsiniz. Bu yöntem;  daha ziyade, “az gelişmiş ülkelerde işe yaramaktadır. Çağdaş bilgi toplumları için modası geçmiş bir yöntemdir.

Demokrasilerde ve hukuk devletinde ödül de, ceza da normaldir. Hatta olması da gerekir. Lakin ödül ve cezanın; hangi hallerde, kimlere verileceğini -hakka-hukuka uygun- yasaların belirlemesi koşuluyla… Bir an önce hukuk reformunun yapılması ve düşünce özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması iktidar açısından zorunludur.

Hadsiz Bir Açıklama
15 Nisan 2021 tarihinde, Erdoğan ile görüşmesi ardından açıklamalarda bulunan Yunan Bakan Dendias: “Türkiye eğer bizim egemenlik haklarımızı ihlal etmeye devam ederse o zaman yaptırımlar gündeme gelecektir” dedi.

Ziyaret ettiği ülkede ev sahiplerine karşı diplomasi ölçülerine yakışmayan hadsiz bir açıklama… Neden yaptı? Kendince kameralar önünde kendi iç kamuoyuna mesaj yolladı. Lakin Mevlüt Çavuşoğlu’ndan; “Dendias kabul edilemez ithamlarda bulundu” şeklinde sert bir cevap aldı.

Yunan bakan bu açıklamayı niye yaptı? Kışkırtıcı davranışlarının asıl nedeninin Akdeniz ve Ege’de işlerin planladıkları gibi gitmediğinden kaynaklanıyor. Özellikle ilgili taraflardan Mısır ve İsrail ile kurulan iyi ilişkiler… Fransa’ya verilen sıcak mesajlar… Libya ile yapılan gerek sismik araştırmaları gerek sondaj çalışmalarına yönelik çalışmalar Yunanistan’ı rahatsız etti. Lakin Libya her an “yan çizebilir” bir görüntü veriyor.

Yunanistan komşuluk ve diplomatik ilişkileri hiçe sayıyor.  Bilindiği üzere, hem Türkiye’de hem de Yunanistan’da azınlıklar yaşamaktadır. Türkiye kendi topraklarında yaşayan Rum- Ortodoks azınlıktan bahsederken, Yunan tarafı ısrarla Müslüman azınlıktan bahsediyor ve Türk kelimesini kabul etmiyor. Hâlbuki her iki ülkedeki azınlıkların huzur ve refah içinde olması iki ülkenin de yararınadır.

Diğer önemli bir sorun adaların anlaşmalara aykırı şekilde silahlandırılmasıdır. Neymiş efendim? “Tehdit var.”  Adaların silahlandırılması konusunda taviz verildiğini düşünüyorum. Ne yaparsanız yapınız, Yunanı memnun edemezsiniz!

Ayrıca Kıbrıs meselesi Yunanistan ile aramızda bitmeyen ve bitmeyecek bir sorundur. Yunanistan; hiçbir şekilde federasyon da dâhil, Türk politikasını kabul etmeyecek ve oyunbozanlık yapmaya devam edecektir.

Yunan Bakan Dendias, ülkesinde popüler bir bakan ve ileride başbakan adayları arasında gösteriliyor. Bu nedenle, sadece Yunan kamuoyuna değil, AB tribünlerine de oynadığı anlaşılıyor. Zira ABD ve AB desteği olmadan Ankara’da böyle bir konuşma yapma cüretini gösteremezdi.

Yunanistan bile bize kafa tutar hale geldi. Ne günlere kaldık
DİĞER YAZILARI Nereden baksan tutarsızlık… 01-01-1970 03:00 Bir zamanlar AKP içinde bir BAKAN vardı 01-01-1970 03:00 Umutlar Başka Bir Bahara Kaldı! 01-01-1970 03:00 Gaziantepli Mennan Usta! 01-01-1970 03:00 Bugün Susmak… 01-01-1970 03:00 Yeter Söz Milletindir! 01-01-1970 03:00 “Ol Mahkemenin Hükmüne Derler mi Adalet...” 01-01-1970 03:00 Muhammedi İslam’ı Arıyorum! 01-01-1970 03:00 İYİ Günler Göreceğiz Güneşli Günler 01-01-1970 03:00 “Çirkef Yatağının Ortasında Gülistanlık Olmaz” 01-01-1970 03:00 Benim Liyakatim Herkese Yeter! 01-01-1970 03:00 Baş Başa Bağlı, Baş Meşverete Bağlıdır! 01-01-1970 03:00 Güngörmüşler’ ‘İn Doğuşu 01-01-1970 03:00 Geliyor Gelmekte Olan 01-01-1970 03:00 Böcek Büyük Yara Aldı 01-01-1970 03:00 Milli birliğimizi zedeler. Halkı ayrıştırır ve ötekileştirir. 01-01-1970 03:00 ​Duyarsız Toplum Ve Kelebek Etkisi 01-01-1970 03:00 Haydi Hep Birlikte Düşünelim! 01-01-1970 03:00 Sen-Ben Bizim Oğlan 01-01-1970 03:00 Susan Toplum Ölü Toplumdur 01-01-1970 03:00 Öküz Bokunu ‘’Altın’’ diye Yutturanlar 01-01-1970 03:00 Görmezse Gözün Beni Kör Değilse Görür Beni 01-01-1970 03:00 İçene değil, içilen zehire karşı olun!.. 01-01-1970 03:00 Kimin hissesine düşerse alsın! 01-01-1970 03:00 Seçimde belirleyici parti hangisidir? 01-01-1970 03:00 ​Eski Günlerimiz Olaydı Keşke 01-01-1970 03:00 ​Övücülerin Suratına Toprak Saçınız! 01-01-1970 03:00 Ağustos Böceğinin Şarkısı 01-01-1970 03:00 Ne Olacak Memleketin Hali? 01-01-1970 03:00 Ankara Kulisleri ve İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Demokratik Türk Milliyetçiliği 01-01-1970 03:00 Kırık Cam Teorisi 01-01-1970 03:00 Metafizik Şiirin Üstadı: Sezai Karakoç 01-01-1970 03:00 Kurtarıcılardan Kurtulmak 01-01-1970 03:00 Bırakın Rahat Çalışsınlar!.. 01-01-1970 03:00 Sistem Seçimi ve Muhalefet 01-01-1970 03:00 Var mı Ötesi? 01-01-1970 03:00 Üç kapıdan geç de gel!.. 01-01-1970 03:00 Halep Oradaysa Arşın Burada 01-01-1970 03:00 ​Demagojiyi ve Demagogları Seviyoruz! 01-01-1970 03:00 Bu hayra alamet değil 01-01-1970 03:00 Organize İşler! -1- 01-01-1970 03:00 CAATSA ve Eyy Biden! 01-01-1970 03:00 Pudra Şekeri ve Darbe! 01-01-1970 03:00 İnsanlık Onuru Her Şeyin Üstündedir 01-01-1970 03:00 Üşüyorum 01-01-1970 03:00 Uyuyanlara Ağıt 01-01-1970 03:00 Yandı Yürekler Yandı 01-01-1970 03:00 Maskeli Hırsız- Kravatlı Hırsız 01-01-1970 03:00 Okurlardan Gelenler 01-01-1970 03:00 ​Bir Hekimin Feryadı 01-01-1970 03:00 Değerli Yalnızlık! 01-01-1970 03:00 Dayı, yeni 1 TL basılmış gördün mü? 01-01-1970 03:00 Muhalifsin Sen Muhalif Kal! 01-01-1970 03:00 Dost Acı Söyler 01-01-1970 03:00 Milli Devlet ve Otorite 01-01-1970 03:00 “Güneş balçıkla sıvanmaz” 01-01-1970 03:00 Sular durulur, CHP durulmaz YEĞEN 01-01-1970 03:00 Hayata pozitif bakın 01-01-1970 03:00 Sosyal medyada deprem oldu 01-01-1970 03:00 Yiyin Efendiler Yiyin! 01-01-1970 03:00 Dayı, herkes esnaf olmuş 01-01-1970 03:00 Düttürü Leyla Bandosu! 01-01-1970 03:00 Algı Yönetimi ve Manipülasyon 01-01-1970 03:00 Antalya bu haber ile çalkalanıyor 01-01-1970 03:00 Ne demiş YEĞEN? 01-01-1970 03:00 Ümidim yok YEĞEN 01-01-1970 03:00 Millet sokağa daldı 01-01-1970 03:00 Nedir bu iş? 01-01-1970 03:00 Güç sahibi olan mülktedirler 01-01-1970 03:00 Ne olacak bu milletin hali? 01-01-1970 03:00 Sence politika nedir? 01-01-1970 03:00 Dayı ABD niçin zengin bir devlettir? 01-01-1970 03:00 Şimdi ne olacak? 01-01-1970 03:00 Başka bir TÜRKİYE yok 01-01-1970 03:00 Son Söz Milletindir... 01-01-1970 03:00 Erdemli Şehrin Yöneticisi 01-01-1970 03:00 Yeni Oluşumlar 01-01-1970 03:00 ​ Dayı "dostluk" nedir? 01-01-1970 03:00 Günaydın Dayı 01-01-1970 03:00 Rahmi Turan kuyuya bir taş attı 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl diye bir yer varmış 01-01-1970 03:00 Düşünseler yapmazlar YEĞEN! 01-01-1970 03:00 ​Bu mektup olayı nedir DAYI? 01-01-1970 03:00 ​Bu film izlendikçe gösterimden kalkmaz 01-01-1970 03:00 Bu işte kim kazandı 01-01-1970 03:00 "Büyük İsrail Projesi"nden Suriye ile ilgili bir kesit... 01-01-1970 03:00 Hiç olmazsa başın dik geziyorsun 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin yaptığı 'Barış Harekatına' borçludur 01-01-1970 03:00