- Dayı, bu koronavirüs olayı, umalım ki akılları başa getirir.
İnsanoğlu bir zerrenin esiri oldu.
İnşallah ders olur.
- Ümidim yok YEĞEN.
Salgın geçer, eski taş eski hamam, cümbüş devam eder.
- Dayı, siyaset öfke diline dur derse, toplum normalleşir.
Birlik olursak tüm engelleri aşarız.
Sen ne diyorsun?
- Hiçbir şey değişmez evlat.
Kutuplaşmadan nemalananlar bu işten memnun, bırakamazlar.
Sen kendine bak!
Birileri makam sahibi olacak ya da cukkayı götürecek diye kimseyle kötü olma.
Hakikî dostlarını da hiç bırakma.
Sel gider kum kalır.
Zor zamanlarda hatırını soranlar senin samimi dostlarındır.
İnancı, siyasi düşüncesi ve yaşam biçimi ne olursa olsun.
- Haklısın Dayı.
Yine de ben senin gibi karamsar değilim, "yeni bir dünya düzeni kurulur, Türkiye'de yerini alır" diye düşünüyorum.
- İstemeyenin gözü çıksın.
Bu neye benzer biliyor musun?
Silâh satanlar, bu işi bırakacaklar, barış elçisi olacaklar.
- Olmaz bu dediğin DAYI. Silâh kaçakçıları barış istemezler.
- Peki ilaç satanlar, insanların hastalanmamasını veya sağlıklı kalmasını isteyecekler.
Ve bunun için önleyici önlemlere yönelecekler.
- Olur mu Dayı.
Sen de hep olmayacak şeyleri örnek diye veriyorsun.
Batacaklar mı adamlar?
Doğru dürüst bir örnek ver de biz de tamam diyelim.
- Bak YEĞENİM.
Buna itiraz etme! Din satanlar ya da istismar edenler, akıllı adam isterler mi?
- İstemezler Dayı.
Akıllı adamlar; araştırır, sorgular ve fikirlerini açıkça söyler.
Kula kulluk etmezler.
- Hele şükür bu örnekte aynı çizgide buluştuk.
Bak İslam dünyasına!
O kadar çok örnek görürsün.
"Uydurulmuş din satanlar bu dünyada cennet gibi yaşarken, peşinden giden müntesiplerine (kendilerine bağlanmış olanlara) hep ahiret ve cenneti vaad eder."
- Hiç düşünmemiştim Dayı.
"Aklı olan, bu üçünü de istemez" diyebiliriz.
- İnşallah.
Neler gördü bu gözler...
Beyaza beyaz demeye çekinir olduk.