- Dayı Davutoğlu’nun Gelecek Partisi kuruldu, Babacan'ın ki ise üç vakitte kurulacak diyorlar.
Medyada yeterince yer almasalar da halk merak ediyor.
- Bu konuda en büyük hareketlilik AK Parti cenahında YEĞEN!
Her ikisi de hem partide hem de hükümette önemli görevler üstlendi.
- Dayı yeni kurulacak partiler sadece AK Parti' den mi oy alır?
- Hayır.
Daha geniş bir toplumsal yelpazeye ulaşmayı hedeflediklerini söylüyorlar.
Ancak, AK Parti cenahında bir tedirginlik yaşandığını da inkar edemeyiz.
- Dayı, bu iki partiye AK Parti cephesinde ve iktidara yakın medya aktörlerinden yoğun eleştiriler ve suçlamalar geliyor.
Tartışma proğramları da buna dahil.
- Savunanı bulunmayan zeminlerde her iki siyasi oluşum ameliyat masasına yatırılıyor.
Bir tür doğmadan yıpratma operasyonu...
- DAYI! Yıpratma, genellikle Davutoğlu ve Babacan’ın AK Parti hükümetlerinde üstlendikleri sorumluluk üzerinden yapılmak isteniyor.
- Doğru.
Biri ekonomide, diğeri dış politikada yapılan hatalardan sorumlu tutuluyor.
Babacan, en son Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından TV stüdyolarından “Faizci” ve “IMF’ci” diye suçlandı.
- Sorumluluk ortak değil mi DAYI?
Benim bildiğim önemli kararlar Bakanlar Kurulunda görüşülür ve birlikte karar alınır.
- Tabi ki.
Suriye’de yaşananların da çok uzun zamandan beri Davutoğlu’nun vebal hanesine yerleştirildiği biliniyor.
- Böyle bir algı var DAYI.
- Türkiye'nin dış politikası Milli Güvenlik Kurulunda belirlenir.
Burada ilgili makamlar ve istihbarat birimleri de temsil edilir.
Bakanlık uygulamacı birimdir YEĞEN!
- Dayı! "Sadece hedefte olan iki isim değil, başkaları da topun ağzında" diye söylenti var.
- Evet.
Hedefde bazı bakan ve bürokratların olduğu, onlara kumpas kurulacağı kamuoyunda konuşuluyor.
- DAYI!
Bu isimler halen AK Parti bünyesinde yer alsalardı, yine de suçlanırlar mıydı?
- Cevap sorunun içinde...
AK Parti hükümetlerinin ciddi zaaf sergilediği eğitim ve tarım gibi başka alanların sorumluları ağza bile alınmıyor.
- DAYI! Davutoğlu Suriye politikasını tek başına belirlemediğine göre... Babacan da tek başına IMF ile elele verip memleketi faize batırmış olamaz.
- Gerçeği söylemek gerekirse, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın haberi olmadan karar alınmış olamaz.
Memleketin sorumlu birimleri var. Bilgiler toplanır, ortak karar alınır.
Türkiye Cumhuriyeti her bakanın tek başına karar alıp uyguladığı bir sistemle yönetilmiyor.
- Cumhurbaşkanı ya da Başbakan uyarılmamış olamaz mı DAYI?
- Söz konusu üst kişi ve kurumları gaflet içinde ya da yetersiz ise gereği yapılmalıydı.
Onu da duymadık.
Ortada ne kadar başarı ya da vebal varsa ortaktır ve herkesin bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleşmiştir.
- Hatta "işlerden bazıları, bakanların itirazına rağmen üst iradenin telkini ile gerçekleşti" deniyor DAYI.
- Doğru.
Devlet Bakanı Kürşat TÜZMEN açılım sürecine şiddetle karşı çıkmıştı.
Önce hükümette sonra da partide tasfiye edildi.
- Çok sevilen ve başarılı bir bakandı be Dayı.
- Bence de... O günlerde üst irade öyle ikna edilmişti.
- Suçlama olursa – ki şu an meydan boş olduğu için ağzı olan konuşuyor.
- Suçlamanın olduğu yerde cevap hakkı doğar YEĞEN!
- Etyen Mahçupyan T24’e verdiği mülakatta “Davutoğlu bildiklerini söylerse yakın tarihin başka türlü yazılması gerekir” demiş.
- Bu tür konuşmalar da doğru değil YEĞEN! Ya konuşacaksın ya da susacaksın.
Toplum bu tür söylemlere tepki gösteriyor.
- Davutoğlu ya da Babacan’ın bildikleri pek çok şeyin olması son derece normal değil mi DAYI?
- Karar Gazetesinde Ahmet Taşgetiren'in deyimiyle, “Suriye senin eserin” denirse Davutoğlu, “Faizci-IMF”ci” diye suçlanırsa Babacan konuşur."
- Konuşurlar mı Dayı?
- Önümüzdeki dönem, siyasetin çok hareketli geçeceği görülüyor.
Özellikle muhafazakâr zeminde yapılacak tartışmalar ilgi çekecek.
- Dayı öfke dili hakim olursa... YANDIK
Toplum zaten gergin.
Millet geçim derdinde...
- Dileyelim ki, üslup ve nezaket hassasiyeti gözetilsin.
Siyaset savaşa değil rekabete dönüşsün.
SON SÖZ MİLLETİNDİR.