-Dayı, bugün dalkavukluk… Nam-ı diğer, argo ifadeyle, “yalakalık” hakkında sohbet etmek istiyorum. Ortalık dalkavuktan geçilmiyor. Çıkar sağlamak veya makam elde etmek için siyasilere ve üst düzey yöneticilere, saygı ve hayranlık gösterisi yapılıyor. Bu da yetmiyor, yaranılmak istenen kişinin meziyetlerini abartıyorlar, olmayan meziyetlerini varmışçasına anlatıyorlar.
- Bunlar ilkesiz ve kişiliksiz kişilerdir, Yeğenim. Saygı göstermek, emirleri kanunlar çerçevesinde yerine getirmek başka, kişilerin her arzusuna boyun eğmek, görüş ve düşüncelerini tartışmasız onaylamak başkadır. Bak etrafa, bu tür dalkavuklar mutlaka vardır, bildiğin…
- Nedir işin sırrı? Neden bir insan dalkavuk olur ki, Dayı?
- Yakın ölçekte bir bakalım, Yeğenim. İlk akla gelen şey, kendisini güvende hissetmek ya da kendine güveni olmadığı için dalkavukluk yaparlar. Bazı dalkavuklar da vardır ki, başkalarının sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir. İşin ehline verilmediği, torpilin alıp başını gittiği, hakkın, hukukun yerlerde süründüğü, otoritenin “benden başkasına geçit yok” deyip her şeyi onaylamak istediği bir ortamda dalkavukluk, gerçekten “kurnazca”, bir çare olabilir.
-Dayı, İş başa düşünce o yolla elde ettiği pozisyon burnundan gelmez mi? Herkese doğru yanlış; “evet efendim, haklısınız efendim”, “tam isabet buyurdunuz efendim”, “sizin haberiniz olmadan bir şey söyleyebilir miyim efendim?”, “sizden öncekiler sizin tırnağınız olamazdı”, “bu makama sizin gibisi gelmedi”, “siz zaten bunun böyle olacağını bilmiş ve söylemiştiniz efendim vs.” demek kolay iş değil. Böyle tiplerde kişilik silinmez mi?
-Dalkavukta kişilik aranmaz, Yeğenim. Onlar bilerek bu yolu seçmişlerdir. Kurnazlık ve fırsatçılık onların yaptığı en iyi işlerdendir.
- Peki ya dalkavuğa teslim olan otoriteye ne demeli, Dayı?
- İnsan yapısı gereği dalkavuktan hoşlanır, Yeğenim. Gerçeği söyleyenler ise itilir, kakılır. Dalkavuk, aslında siyasilerin veya yöneticilerin altını oyar. Bazen de
Dalkavuğun ne mene bir insan olduğunu bile bile ona hemen her istediğini verecek şekilde davranırlar.
-İnsanın “vah vah!” diyesi geliyor, Dayı. Bu işin sonu hüsranla bitmez mi? Halbuki Allah, kutsal kitabı Kuran’da insanları; “başkasına tapmayın!”, “şirk koşmayın!”, “işi ehline verin!” diye defalarca uyarıyor.
- Dalkavuklar her dönemde var, Yeğenim. Çok eskilerde saraylarda ve zengin konaklarında; hükümdarları, beyleri ve misafirlerini eğlendirmek… Aşağılayıcı ve eziyet verici şakalarına katlanmak… Soytarılık yapmak için bir meslek idi. Günümüzde tanımı ve kapsamı değişti.
- Nasıl değişti, Dayı?
-Dalkavukluk; eskilerde devlet, resmi veya özel kurumlardaki çalışma hayatını, iş ve işlemleri, dolaysıyla toplum hayatını etkilemezdi. Ya şimdi öyle mi? Dalkavukluk, günümüzde devlet kademelerinde yükselme, maddi çıkar sağlama aracı olarak toplum hayatını olumsuz etkiliyor.
-Doğrusu, bir iş dalında veya devlet de ya da siyasette yükselmek ve başarılı olmak için eğitim, çalışma ve mücadele gerekmez mi, Dayı?
-O iş uzun ve zorlu bir süreç, Yeğenim. “Çalışmadan, kolayca kazanmak varken…Mevki ve makamda paraşütle yükselmek dururken… Niye zor yolu seçsinler? Bunlar onur kavramından uzak kişilerdir. Onlar için, makam, mevki ve servet sahibi kişilerin yanında, onlardan çıkar sağlamak, her vesileyle yanlarında olmak, methiyeler düzmek, pohpohlamak kısacası dalkavukluk, en kabul görür davranış biçimi olmaktadır.”
-Dayı, dalkavukların rağbet gördüğü, dürüst ve liyakatli insanların harcandığı, her şeyin çıkara indirgendiği bir ülkede adalet ve kalkınma olur mu?
-Fransa’nın ünlü bir politik düşünürü olan Montesquıe der ki; ''bir ülkede dalkavukluğun sağladığı çıkar, dürüstlüğün sağladığı çıkardan daha verimli olur ise o ülke batar.''
-Bu söz yaşayıp gördüklerimizle, inkâr edilemez bir gerçektir, Dayı. Ben Fransız düşünürü bilmem. Lakin bizim bildiğimiz ve inandığımız ama uygulamadığımız bir atasözümüz vardır. ''Nokta kadar menfaat için virgül gibi eğilme.”
-Ancak etrafta virgüller o kadar çoğaldı ki, Yeğenim. Sivrisinek gibi çoğalıyorlar. Bataklık kurutulmadan ilaçla yok edilmezler. Her ne işte olursa olsun yönetim kademesinde olanlar, dalkavukluğa pirim verir ve hele dalkavukların söz sahibi olmalarını sağlayacak yerlere getirirlerse, vah bu ülkenin ve halkın haline!
-Bilgiden, tecrübeden liyakatten yoksun kişiler devlette önemli yerlere getiriliyor. İş ve hizmet üreteceklerine kendilerini kanıtlamak için fitne ve fesada, ispiyonculuğa başvuruyorlar, Dayı.
-Bu idare tarzı o yeri ve makamı, itibardan ve güvenden yoksun kılar, Yeğen. Koltuk insana itibar vermez, insan koltuğu itibarlı kılar. Dalkavuk en çok kime zarar verir, biliyor musun?
-Dalkavukluk, en çok övdüğü insanlara zarar verir, Dayı.
-Sadece o değil, Yeğenim. Övgüyü hak etmeyenleri översen azar. En kötüsü de dalkavukluk, zalimlerin zulmünün artmasına yol açar. Adil ve iyi ahlak sahibi devlet adamları övgüden hep rahatsız olmuşlardır. Sevgili Peygamberimiz; '' Övücülerin suratlarına toprak saçınız'' buyurmuşlardır. Dalkavukların, çıkar amaçlı övgülerine dikkat edilmesi gerekir.
- Peygamber efendimiz, “Övücülerin suratlarına toprak saçınız” hadisi ile ne demek istemiş, Dayı. Açıklar mısın?
-Bu hadisin manası, "Yalan sözlerle çok överek sizden bir şey isteyen kimseye bir şey verme¬yin, onu boş çevirin" demektir. Zaten Peygamberimiz, başka bir hadislerinde de "Bir şey isterken söze karşıdakini överek başlamayın" buyurmuşlardır.
-Haklısın, Dayı. Şu üç günlük dünyada nefsimizin esiri olmamak için gayret göstermeliyiz. Haram şöhretin, haram yollardan elde edilen paranın, dalkavukla elde edilen mevki ve makamın kimseye faydası olmaz. İlahi adalet er ya da geç tecelli eder.