-Dayı, ne olacak memleketin bu hali? Çarşı pazar cayır cayır yanıyor. Kimisinin tuzu kuru. Dünya yansa umurlarında değil. Halkın çoğu geçim derdinde iken onların sefaları yerinde. Sorsan her şey rayında gidiyor. Bazıları da çıkmış; “ 1 Dolar =1 Euro, benzin 1 TL olsa ne yazar! Bu dış güçlerin oyunu… Biz bu oyunu bozacağız, Libya’da benzin bedava, Suriye’de çok ucuzdu. Ortada ne Suriye ne de Libya kaldı” diyorlar. Gerçeği görmek lazım, değil mi? - Yeğenim, her şeyde olduğu gibi her şeyi bilen bir toplumuz! Okumuyoruz, araştırmıyoruz, analiz etmiyoruz. İnancımıza ya da fikirlerimize ters giden şeyi ya inkâr ediyor ya da körü körüne savunuyoruz. Siyah ve beyaz bizim görüş alanımız! Gri bir alanın varlığını bile kabul etmiyoruz! Bu saplantılı ve hastalıklı düşünce yapısı ile gerçekleri göremeyiz. Ekonominin belirli kuralları var, Yeğen. Dünyayı yeniden icat mı edeceğiz? Ekonomist, Özgür Demirtaş’ın dediği gibi; “Faiz düşünce enflasyon patlar. Faiz kendiliğinden değil de emirle düşünce: Dolar, Euro, altın, emlak, arsa, her türlü mal fiyatı fırlar. Öyle olunca bunları elinde tutan zenginler daha zengin, malı mülkü olmayan fakirler daha fakir olur." Ekonomiyi nutuklar ile değil, kurallar ile yönetmek gerekiyor. O zaman dış güçlerin oyunu da işe yaramaz. Ben bu işten anlamam. Lakin uzmanların görüşü bu yöndedir. -Dayı, elinde yüklü miktarda Dolar, Euro, Altın bulunduran zengin taifesini anlarım da asgari ücret ile geçinen bazı insanların veya küçük esnafın bu gidişatı savunmasını veya haklı gösterecek bahane uydurmasını anlayamam! -Sevgili dostum, Fevzi Kahraman; "Kâğıt fiyatlarındaki artışı kitap okurken değil de tuvalet kâğıdı alırken fark eden bir toplumdan fazla bir şey beklemeyin" diyor. İşin özü sağduyulu davranıp, bu gidişatı durduracak acil önlemler alınmalı. Gerekirse acı reçete… - Dayı, “acı reçete” diyorsun. Halka acı reçete yazanlar… Önce önlemlere kendisi uymalı, değil mi? Dolar: 12.28 Euro: 13.72 olmuş. Hammadde dışarıdan geliyor, ürünler TL ile satılıyor. “İğneden ipliğe” zam demektir. - Bu konuyu burada keselim, Yeğen. Bilmediğim konuyu daha fazla deşmek istemem. Devletimizin ali menfaatlerini düşünen büyüklerimiz ve ekonomistler var. Onlar varken, bize beklemek düşer! Sabır. Ben onlara inandım, Türk parasında kaldım. -Biz adam olmayız Dayı! Necip Fazıl Kısakürek’in güzel bir deyişi var: “Yüz daha versen yüz uman yüzler bilirim, Yokuşlara kardeş olan düzler bilirim, Dünya öküzün üstünde derler ama Dünyanın üstünde nice öküzler bilirim...” -Yeğenim, gün birlik beraberlik günüdür. Kısır çekişmeleri, hırsları, egoları ve gelecek kaygılarını bir tarafa bırakıp, halkın çıkarlarını korumak ve halkın savaşını verenlerden olmak gerekir. İlla da taraf olmak zorunda değilsin! Tarihteki savaşların çoğu yöneticilerin hırsları, hırsızlıkları ve doyumsuzlukları yüzünden çıkmıştır. Hiçbiri o toplumda yaşayan insanların suçu değildir. Tarihte; Türkler Türkleri, Müslümanlar Müslümanları kırmadı mı, işgal edilen yurtlarda binlerce masum insan kılıçtan geçirilmedi mi? Onun için liderlerin haklarını savunmak yerine onların yönettiği halkların, haklarını savun. Ezilen, sömürülen, hor görülen, aç bırakılan, savaşlara sürülen toplumlara acımak gerekir. - En haklı savaşlar milli mücadele savaşlarıdır, Dayı. Gerekirse vatanımız için savaşırız. -Tabi ki, savaşırız. Vatanı, yurdu, milleti, namusu, ahlakı, inancı eşkıyaların saldırılarından kurtarmak için gerekirse canımız pahasına savaş yapılır. Ve tarihteki en haklı savaş olan Türk milletinin, Müslüman dünyanın haklarını savunmak ve işgal edilen toplumlara örnek olmak üzere yapılan kurtuluş savaşıdır. Kahramanı da Mustafa Kemal Atatürk'tür. - Kimileri bu ekonomik krizden çıkmak için “Milli Mücadele” öneriyor, Dayı. -Ben bu iradeyi görmüyorum, Yeğen. Sen görüyor musun? Ağız dalaşı devam ediyor. Hakaretler havada uçuşuyor. Mecliste halkı kurtaracak kararlar yerine, vekiller birbirlerini yiyor. Liderler bir masa etrafında toplanıp, halka kurtuluş reçetesi sundu mu? Onun için Cumhurbaşkanının parti lideri olmaması gerekli görülüyor.