-Dayı Gaziantep’te hatırlarsan baklava çalan çocuklar tutuklanmıştı. Mazeret değil ama yokluktan ve açlıktan bir şeyler çalarken yakalananlara, “Hırsız” damgasını vuruyoruz. Lakin kravatlı hırsızlar elini kolunu sallayarak geziyor.
- Sadece gezmiyor, Yeğen. Parası ve makamı olduğu için itibar da görüyor.
- Dayı, para kendilerinin olsa, gece gündüz gözcülük yaparlar. “Devletin malı deniz, yemeyen domuz…” misali, eline imkân geçen devletten bir şeyler koparmaya çalışıyor.
-Bunlar profesyonel hırsız, Yeğen. Tereyağından kıl çeker gibi işlerini bitirir, çok dürüst olduklarına dair toplumda algı oluşturur. İkna kabiliyetleri çok yüksektir.
- Dayı kravatlı hırsızların çoğu yaşını başını almış insanlar. Çoğunun dünyalıkları da yerinde maşallah… Ne demiş Yunus Emre? “Mal sahibi mülk sahibi/ Hani bunun ilk sahibi.” Neticede ölüm var.
- Ölümü ve hesap gününü düşünseler devlet malının yanına bile yanaşmazlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var onda. Bu tipler ihtiyacı olmasa da çalarlar. Kleptomani bunlar.
- Kleptomani ne demek, Dayı?
- Toplum arasında 'hırsızlık hastalığı' olarak da bilinir ve yaygın kanı olarak ruh sağlığının bozulması sonucu oluşur. Bazı zengin işadamları, üst düzey bürokrat ve siyasiler bu hastalığın pençesine düşmüşlerdir.
Allah şifalarını versin.
-Dayı, tecrübeli hırsızlara bir şey olmuyor. Bunları gören acemiler yeltenince yakayı ele veriyor.
- Tecrübeli kravatlı hırsızlar, kötü bir durumla karşılaşsalar bile durumu lehlerine çevirmesini bilirler, Yeğen. En iyi ortaklık suç ortaklığıdır. Bu tür hırsızların etkili ve yetkili ortakları vardır, Yeğen. Başlarına bir şey gelse koruyanı çok olur.
- Rıza Sarraf gibi mi, Dayı? Adamın para trafiği ortaya çıktı, ülke sallandı. Önünde yatan yatana…
-Bu tür adamlar siyasileri ve bürokratları yemler, Yeğen. Verdiklerinin bin mislini çeşitli yollardan geri alır. Riski siyasiler ve bürokratlar alır. İş adamı kılıklı hırsızlar, suya sabuna dokunmadan milyon dolarları götürür.
-Dayı, buna neden dur denilmiyor?
- Dedim ya, yeğen. Gerçek hırsızlar çoğunlukla yüksek rütbeli olanlardır. Ama "hırsız" olarak tanınanlar hep ev ve cüzdan hırsızlarıdır.
Polis onları yakalamak için gece gündüz çalışır. Öbürlerinin gemisi yüzmeye devam eder!
-Ben bu işi anlamadım, Dayı. Anlayan biri varsa bana da açıklasın.
-Daha iyi anlaman için sana ABD’de geçen bir soygun hikâyesini anlatayım:
“Amerika'nın New York şehrinde bir soygun sırasında hırsız banka içindeki çalışanlara bağırdı: “Kıpırdamayın! Para devletin, hayatınız da sizindir. Herkes sessizce uzansın.”
"Buna anlık akılla ikna denir "
Hırsızlar çalmayı bitirince üniversite mezunu olan en genç hırsız, ilkokul mezunu en yaşlı olan hırsıza dedi ki: “Kaç para aldık sayalım.” Liderleri olan yaşlı hırsız bozuldu ve ona dedi ki: “Aptal mısın? Bu çok para ve saymamız uzun sürer, bu gece ne kadar para çaldığımızı haberlerden öğreneceğiz!”
"Bunun adı tecrübe"
Hırsızlar bankadan çıktıktan sonra banka müdürü şube müdürüne dedi: “Polisi çabuk ara.”
Lakin şube müdürü ona dedi ki: “Bekle 10 milyon dolar alıp kendimize saklayalım. Daha önce zimmetimize geçirdiğimiz 70 milyon doları da ekleyelim.”
"Buna akışına yüzmek ve durumu lehine çevirmek denir"
Banka müdürü dedi ki: “Yani her ay soygun olsa çok iyi olur...”
"Ve buna çok ileri gitmek denir"
Ertesi gün haber ajansları bankadan 100 milyon dolar çalındığını bildirdi!
Hırsızlar parayı tekrar tekrar saydılar. Her seferinde miktar 20 milyon dolardı. Hırsızlar çok sinirlendi. 20 milyon dolar için hayatlarını riske attılar.
Banka müdürü suya sabuna dokunmadan 80 milyon dolar aldı. Maskeli hırsız ile kravatlı hırsız arasındaki farklı bilgiydi.
"Bunun da adı bilgi altına eşittir "
Banka müdürü milyoner olduğu için gülümsüyordu. Borsadaki tüm kayıplarını bu soygunla telafi etmişti.
"Bunun adı da risk almaktır."