“Ol Mahkemenin Hükmüne Derler mi Adalet...”

Ali YILMAZ

12-01-2023 13:27

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Siirt'te, 12 Aralık 1997 günü, Ziya Gökalp'in, şiirini okumuştu.

“Minareler süngü, kubbeler miğfer,

Camiler kışlamız müminler asker;

Bu ilahi ordu dinimi bekler,

Dillerde tevhit Allah-û Ekber.”

Bu şiirden dolayı Türk Ceza Kanunu'nun "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu ceza sonra indirimden yararlanarak 4 ay 10 güne düşürüldü.

Türk insanının milli ve manevi hissiyatını dile getiren bir şiirden dolayı hapis cezası verilmesi ve ömür boyu siyasi yasak getirilmesi kamuoyunda tepki ile karşılanmış… Bazıları “artık muhtar bile seçilemez” diyerek sevinç çığlıkları atmıştı! Yanlış bir karardı.  Bu siyasi yasağın kaldırılması ancak mevcut anayasanın 76. Maddesinin kaldırılması ile mümkün olabilirdi. CHP lideri Deniz Baykal, demokrasi adına anayasa değişikliğine destek vereceklerini açıkladı. “Anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesini öngören metin” imzaya açıldı. “İdeolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik” cümlesi 76. maddeden çıkarıldı. Ve Erdoğan’a seçilme yolu açıldı.

9 Mart 2003’te tekrarlanan Siirt seçimlerinde, AKP’li Mervan Gül adaylıktan çekildi, Erdoğan aday oldu ve seçildi. AKP iktidarının iki dönemi vardır: “İlk on yıl Avrupa yönünde reformlar, son on yıl Batı modelinden uzaklaşarak otoriter/ totaliter bir anlayışa yönelme…”

Bu konuları “tarihi süreci hatırlatalım” diye yazdım. İBB Başkanı İmamoğlu’nun “bir kelime”, evet bir tek “ahmak” kelimesi yüzünden siyasi bir kararla mahkûm edilmesi ve siyasi yasaklı haline gelmesi ile Tayyip Erdoğan’ın şiir okuduğu için mahkûm edilmesi ve siyasi yasaklı hale getirilmesi arasında ne fark vardır? Bu çifte standardı, ikiyüzlülüğü N. Fazıl Kısakürek, ne güzel tanımlamış! “İki tip tanıyorum, bu devrin utanmazı; Biri dinde hokkabaz, biri küfür cambazı...”

Ahmak nedir? “Aklı olup da aklını kullanmayana veya kullanamayana ahmak denir. Ahmak, aklı az, görüşü kısa, basiretsiz, kötü huylu kimsedir.” Bu tanıma göre "ahmak" kelimesinin hakaret suçu olacağı söylenebilir. Ancak, görüştüğüm uzman hukukçular;  “Bu hakaret suçu, siyasi yasak getirecek kadar ağır bir hüküm doğuramaz! Bu karar siyasi bir karardır.“ diyorlar.

Bu yasağın amacı nedir?  Bu olay, İmamoğlu ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu arasındaki basit bir çekişmeye indirgenemez.  Soylu, bu olayda sadece “konu mankenidir.”  Olayın boyutları daha büyüktür ve ince hesaplar içerir. Zira “AKP, halkın oylarıyla kaybettiği İBB başkanlığını siyasi bir yargı kararıyla ele geçirmek ve 2023 seçimlerine İstanbul’un gücü ile girmek istiyor.

Ne demişti Erdoğan? “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.” İstanbul Kaybedildi! Türkiye’yi kaybetmemek için İstanbul’u tekrar almak istiyorlar. Ne pahasın olursa olsun! Ayrıca bu karar ile iktidar partisi hem CB seçimlerinde hem de 2024’teki İBB seçimlerinde en kuvvetli rakibini tasfiye etmiş oluyor. İstanbul’u kaybetmeyi bir türlü hazmedemediler.

“Nereden nereye…”

Hukukun çiğnenmesi, adaletin katledilmesi, yargı bağımsızlığının yok edilmesi bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde hep var olmuştur. O nedenle AB, bizi “hukuk devleti” olarak tanımlamıyor. Lakin hiçbir iktidar döneminde hukuk bu kadar yerlerde sürünmedi. Adalet, bu kadar çaresiz kalmadı. Yargı kararları ile insanlar bu kadar mağdur hale getirilmedi. Neden böyle oldu? Siyaset hukuka karşı hep galip geldi de ondan!

İktidar cenahının küçük ortağı, Doğu Perinçek; geçenlerde ağzındaki baklayı çıkardı: “Hukuk siyasetin köpeğidir” dedi. Perinçek'in bu cümlesi; rejimin tüm vasfını, karakterini ve vahşiliğini özetlemektedir.

“Demokrasi ile yönetilen tüm ülkelerde hukukun üstünlüğü kabul edilir. “Siyaset karar verir ama hukukun evrensel değerlerine bağlı kalmak kaydıyla…” Ayrıca siyasetin meşruiyetini hukuk temin eder...” Kanun devleti başka, hukuk devleti başkadır. Halkın iradesini kimse kısıtlayamaz! Ancak “siyaset, hukukla sınırlanmazsa haşin ve acımaz bir güç haline dönüşür.”

Yargıtay Eski Başkanı, Sami Selçuk, Erdoğan’ın mahkûm edilmesiyle “adil yargılanma hakkının çiğnendiğini” yazmıştı. Bugün de İmamoğlu için aynı şeyleri söylemek mümkün. Aynı yollar, aynı yöntemler…

Hâkimlere “coğrafi teminat” gelmeden yargı bağımsızlığı sağlanamaz. Bu konu hem evrensel bir hukuk kuralı hem de AYM kararlarında yer alan bir konudur. İstenilen kararı çıkarmak için hâkimin değiştirilmesi, hukukun en temel ilkelerinden biri olan “doğal hâkim” ilkesinin ihlalidir. AKP kadrolarında yer alan gencecik avukatların hâkim ve savcı yapılarak büyük illere atanması hukukta derin yaralar açmaktadır.

Ziya Paşa’nın dediği gibi “Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit, ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet...” Hâkimin hem davacı, hem mübaşir hem şahit olduğu bir yerde adalet olur mu? Siyasetin talimatı ile karar çıkarsa bunun adı adalet olur mu?

Taha Akyol’un deyimi ile “Hukuk, bütün siyasetlerden, ideolojilerden üstün olmalıdır.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Yargı Reformu Strateji Belgesi’ konuşmasında şöyle demişti:

“Hâkim ve savcılar için coğrafi teminat getiriyoruz. Mevcut tayin sistemi mesleki verimliliği olumsuz etkiliyor. Coğrafi teminat hâkim ve savcıların isteği olmaksızın çalıştığı yerden başka bir yere tayin edilememesi anlamına geliyor. Bu düzenlemeyle hâkim ve savcıların mesleki teminatlarının daha da güçlendirilmesini hedefliyoruz.”

Hani nerede? Verdiği karardan dolayı sürgün edilme korkusu yaşayan bir hâkim ne ölçüde bağımsız karar verebilir? Çağdaş ve modern dünyaya bir bakın, hukukun ilkeleri ve evrensel değerlere bağlı kalınan ülkelerde huzur, mutluluk ve refah var. Hukukun olduğu yerlerde siyaset; medeni, ölçülü ve makul… Ya hukukun siyasetin köpeği olduğu yerlerde? “Takrir-i Sükûnlar… Tahkikat Komisyonları… İhtilal mahkemeleri… Darbeler, muhtıralar, O Hal’ler, KHK’lar…”

Hakaret suçları, seçilme hakkının kısıtlanmasına vesile olamaz. Gelişmiş ülkeler bu suçu hapis cezası yerine para cezası ile önleme yoluna gitmektedir. Başka bir ifadeyle, “kaba, nezaket sınırlarını aşan” sözler cezai suç sayılmıyor. Her hakarete istenildiği zaman siyasi yasak getirilecekse… Bu memlekette “ifade özgürlüğü” diye bir şey kalmaz.

“Ne alakası var? Yargı yaptı, biz yapmadık” diyorlar. Peki, İçişleri Bakanı Soylu, yargının “beraat kararına” rağmen, 10 yıl önce emekli olmuş polis müdürlerine, muhalif düşüncelerinden dolayı sözde KHK’ya dayanarak “rütbe cezasını nasıl uyguluyor? AYM’nin bu konudaki kararlarını niçin dikkate almıyor? Hukuk, işlerine gelince hukuk! 

Sahi,  İmamoğlu’nun davasına bakan hâkim niçin yargıdaki atama teamüllerine aykırı olarak, süresi dolmadan Samsun’a gönderildi? Bu tayinin arkasında İmamoğlu veya İYİ Parti lideri Meral Akşener olmasın! Şaka değil, iktidar yanlıları böyle bir algı da yaratmaya çalışıyor. Güce bak sen! Muhalefetteki Akşener, bu davaya iktidara yakın olduğu iddia edilen bir hâkimi nasıl atadı? Bu kararı iktidara rağmen nasıl çıkarttı?

Eğri oturalım, doğru konuşalım! Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza kamuoyu vicdanında adil bulunmamıştır. Hukukçular da adil bulmuyor! Evet,  “ahmak” sözü hakaret içeren bir söz olabilir. Ancak ülkemiz siyasetinde gerek iktidar gerekse muhalefet her gün defalarca karşılıklı buna benzer sözleri kullanmaktadır. “Ahmak” sözünden daha ağır hakaret içeren sözlerden dolayı kimse 2 yıl 7 ay ceza almamıştır. Bu konuda İYİ Partinin verdiği “yasa önergesi” mutlaka dikkate alınmalıdır.

Bu karar, CB seçimlerinde oy oranlarını etkiler mi? Etkileyeceğini düşünüyorum.  Zira Türk milleti mağdurun ve haklının yanında duracaktır.

DİĞER YAZILARI Nereden baksan tutarsızlık… 01-01-1970 03:00 Bir zamanlar AKP içinde bir BAKAN vardı 01-01-1970 03:00 Umutlar Başka Bir Bahara Kaldı! 01-01-1970 03:00 Gaziantepli Mennan Usta! 01-01-1970 03:00 Bugün Susmak… 01-01-1970 03:00 Yeter Söz Milletindir! 01-01-1970 03:00 Muhammedi İslam’ı Arıyorum! 01-01-1970 03:00 İYİ Günler Göreceğiz Güneşli Günler 01-01-1970 03:00 “Çirkef Yatağının Ortasında Gülistanlık Olmaz” 01-01-1970 03:00 Benim Liyakatim Herkese Yeter! 01-01-1970 03:00 Baş Başa Bağlı, Baş Meşverete Bağlıdır! 01-01-1970 03:00 Güngörmüşler’ ‘İn Doğuşu 01-01-1970 03:00 Geliyor Gelmekte Olan 01-01-1970 03:00 Böcek Büyük Yara Aldı 01-01-1970 03:00 Milli birliğimizi zedeler. Halkı ayrıştırır ve ötekileştirir. 01-01-1970 03:00 ​Duyarsız Toplum Ve Kelebek Etkisi 01-01-1970 03:00 Haydi Hep Birlikte Düşünelim! 01-01-1970 03:00 Sen-Ben Bizim Oğlan 01-01-1970 03:00 Susan Toplum Ölü Toplumdur 01-01-1970 03:00 Öküz Bokunu ‘’Altın’’ diye Yutturanlar 01-01-1970 03:00 Görmezse Gözün Beni Kör Değilse Görür Beni 01-01-1970 03:00 İçene değil, içilen zehire karşı olun!.. 01-01-1970 03:00 Kimin hissesine düşerse alsın! 01-01-1970 03:00 Seçimde belirleyici parti hangisidir? 01-01-1970 03:00 ​Eski Günlerimiz Olaydı Keşke 01-01-1970 03:00 ​Övücülerin Suratına Toprak Saçınız! 01-01-1970 03:00 Ağustos Böceğinin Şarkısı 01-01-1970 03:00 Ne Olacak Memleketin Hali? 01-01-1970 03:00 Ankara Kulisleri ve İzlenimlerim 01-01-1970 03:00 Demokratik Türk Milliyetçiliği 01-01-1970 03:00 Kırık Cam Teorisi 01-01-1970 03:00 Metafizik Şiirin Üstadı: Sezai Karakoç 01-01-1970 03:00 Kurtarıcılardan Kurtulmak 01-01-1970 03:00 Bırakın Rahat Çalışsınlar!.. 01-01-1970 03:00 Sistem Seçimi ve Muhalefet 01-01-1970 03:00 Var mı Ötesi? 01-01-1970 03:00 Üç kapıdan geç de gel!.. 01-01-1970 03:00 Halep Oradaysa Arşın Burada 01-01-1970 03:00 ​Demagojiyi ve Demagogları Seviyoruz! 01-01-1970 03:00 Bu hayra alamet değil 01-01-1970 03:00 Organize İşler! -1- 01-01-1970 03:00 CAATSA ve Eyy Biden! 01-01-1970 03:00 “Havuç-Sopa” ve Hadsiz Bir Açıklama 01-01-1970 03:00 Pudra Şekeri ve Darbe! 01-01-1970 03:00 İnsanlık Onuru Her Şeyin Üstündedir 01-01-1970 03:00 Üşüyorum 01-01-1970 03:00 Uyuyanlara Ağıt 01-01-1970 03:00 Yandı Yürekler Yandı 01-01-1970 03:00 Maskeli Hırsız- Kravatlı Hırsız 01-01-1970 03:00 Okurlardan Gelenler 01-01-1970 03:00 ​Bir Hekimin Feryadı 01-01-1970 03:00 Değerli Yalnızlık! 01-01-1970 03:00 Dayı, yeni 1 TL basılmış gördün mü? 01-01-1970 03:00 Muhalifsin Sen Muhalif Kal! 01-01-1970 03:00 Dost Acı Söyler 01-01-1970 03:00 Milli Devlet ve Otorite 01-01-1970 03:00 “Güneş balçıkla sıvanmaz” 01-01-1970 03:00 Sular durulur, CHP durulmaz YEĞEN 01-01-1970 03:00 Hayata pozitif bakın 01-01-1970 03:00 Sosyal medyada deprem oldu 01-01-1970 03:00 Yiyin Efendiler Yiyin! 01-01-1970 03:00 Dayı, herkes esnaf olmuş 01-01-1970 03:00 Düttürü Leyla Bandosu! 01-01-1970 03:00 Algı Yönetimi ve Manipülasyon 01-01-1970 03:00 Antalya bu haber ile çalkalanıyor 01-01-1970 03:00 Ne demiş YEĞEN? 01-01-1970 03:00 Ümidim yok YEĞEN 01-01-1970 03:00 Millet sokağa daldı 01-01-1970 03:00 Nedir bu iş? 01-01-1970 03:00 Güç sahibi olan mülktedirler 01-01-1970 03:00 Ne olacak bu milletin hali? 01-01-1970 03:00 Sence politika nedir? 01-01-1970 03:00 Dayı ABD niçin zengin bir devlettir? 01-01-1970 03:00 Şimdi ne olacak? 01-01-1970 03:00 Başka bir TÜRKİYE yok 01-01-1970 03:00 Son Söz Milletindir... 01-01-1970 03:00 Erdemli Şehrin Yöneticisi 01-01-1970 03:00 Yeni Oluşumlar 01-01-1970 03:00 ​ Dayı "dostluk" nedir? 01-01-1970 03:00 Günaydın Dayı 01-01-1970 03:00 Rahmi Turan kuyuya bir taş attı 01-01-1970 03:00 Dipsiz Göl diye bir yer varmış 01-01-1970 03:00 Düşünseler yapmazlar YEĞEN! 01-01-1970 03:00 ​Bu mektup olayı nedir DAYI? 01-01-1970 03:00 ​Bu film izlendikçe gösterimden kalkmaz 01-01-1970 03:00 Bu işte kim kazandı 01-01-1970 03:00 "Büyük İsrail Projesi"nden Suriye ile ilgili bir kesit... 01-01-1970 03:00 Hiç olmazsa başın dik geziyorsun 01-01-1970 03:00 Türkiye'nin yaptığı 'Barış Harekatına' borçludur 01-01-1970 03:00