Antalya'nın dünü ve bugünü

12-04-2020 15:40

Arşivimi karıştırırken, imtiyaz sahipliğini Cevat Alp'in üslendiği, benim de Sorumlu Müdür ve Genel Yayın Koordinatörlüğümde 1 Nisan 1986 tarihinde aylık olarak yayın hayatına başlayan Antalya Körfez Dergisi'nde ilginç bir yazıya rastladım.

Yazıyı kaleme alan Antalya'nın tanınmış simalarından Merhum Adnan Selekler, dergimiz için "ANTALYA'NIN DÜNÜ VE BUGÜNÜ" başlıklı yazısını siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim. Yazıyı okuduğunuzda, aradan 34 yıl geçmesine rağmen güncelliğini hala yitirmemiş olduğunu ve Antalya'nın bugününe, tarihine ışık tuttuğunu göreceksiniz.
Yazı biraz uzun ama Antalya'da yaşayan herkesin özellikle de yöneticilerimizin mutlaka okumasını tavsiye ediyorum.

ADNAN SELEKLER'İN AĞZINDAN
ANTALYA BÜTÜN DÜNYADA ENDER GÜZELLİKLERİ İÇİNDE TAŞIYAN BİR KENT!
Doğal güzellikler açısından dünü ve bugünü ile Antalya'mız paha biçilemeyecek güzellikleri ve zenginlikleri bağrında yaşatmaktadır. Tanrı bu ülkeyi övmüşte yaratmış. Biz kullarına düşen bu güzellikleri elden geldiğince koruyabilmektir.

Bu değerlendirmede bir hemşerilik gayretinin yattığı sanılmasın, dünden bugüne yabancıların Antalya'mızdan esirgemedikleri övgüleri naklederek bu konuda yalnız kalmadığımı sizler de göreceksiniz.

1950'li yılların başlarında, bir süse rahmetli Seyit Ali Pamir Belediye Başkanı, İhsan Sabri Çağlayangil Antalya Valisi idi. Belediye, şehir planı için bir yarışma tertipledi ve jüri oluşturdu. Jüriye onur üyesi adıyla dünyanın 2 ünlü şehircisi davet edildiler : İtalyan şehirci, mimar Sinyor Piçinato, Fransız mimar Mösyö Bonnatz. İki yabancı onur üyesinin ağırlanması için bana da görev vermişlerdi. Bu misafirlerden özellikle Sinyor Piçinato, Brezilyanın başşehri Brasil ile dünyanın ve Çin'in en büyük liman şehirlerinden biri olan Şanghay'ın planlarını yapan ve uygulayan bir şehircilik uzmanı olarak çok ünlüydü. Yanımızdaki tercümanla birlikte misafirleri, Şehir Kulübü'nün bulunduğu buruna götürdük. Orada yabancı uzmanlar, bir süre Antalya'mızın göz kamaştırıcı güzelliğini seyrettiler, bir ara Sinyor Piçinato bana dönerek şu cümle ile izlemini açıkladı: "Antalya, İstanbul'dan da güzel."
Yine o senelerde idi. Kış tatilinden faydalanarak bir otobüs dolusu öğretmen Çankırı'dan Antalya'ya gelmişler. Şehir Kulübü'nün avlusunda onlarla karşılaştım. Baharı müjdeleyen bir gündü. Karşı sahil ve dağlar doyulmaz güzellikte idi. Bir ara öğretmenlerden birisinin: "Allah'ım, bütün güzellikleri Antalya için yarat, bizleri de Çankırı bozkırında yaşat. Bu nasıl adalet" diye isyanını duymuştum.

1957 seçilerinde Antalya Milletvekili seçilmiştim. Ankara'da Anadolu Kulübüne devam ediyordum, İsmet Paşa ile briç oynuyorduk. İnönü: "Çoktandır Antalya'ya gidemiyorum. Antalya bir şehir değil, bir kıt'adır" demişti.

Amerika'nın eski savunma Bakanlarından ve Dünya Bankası Başkanlarından Mr. Mac Nammara Antalya Güney-Batı projesiyle ilgilenerek Antalya'ya geldi. Talya Oteli'nde misafir kaldı. Mr. Mac Nammara Talya Oteli'nin çalışkan müdürü Günaç Gürkaynak Beye: "Mimarım dünyanın en güzel yeridir diye tavsiyede bulundu. Florida'da bir köşk yaptırdım Amerika'ya dönünce hemen mimarımı çağıracağım ona Antalya'yı görmeden böyle bir değerlendirme yaptığı için beni aldattığını söyleyeceğim" diyerek iltifatta bulunmuştur.

İnsan yaşamı bakımından bugünün Antalya'sı dünün Antalya'sından şanslıdır. Bilim ve tekniğin ilerlemesi, devlet hizmetlerinin yaygınlaşması, halkın zenginlik ve refahının artması bugünün Antalyalılarına çok şey kazandırmıştır.

Çocukluğumda sivrisinek, sıtma, dayanılmaz yaz sıcakları biz Antalyalılar için bir felaket halindeydi. Şehir sakinlerinin bir kısmı yaz aylarında Korkuteli (İstanoz), Bademağacı, sonraları Isparta'ya taşınarak yaylaya çıkarlardı. ama bu talihli aileler sınırlıydı. Ya geride kalanlar...
Cumhuriyet hükümetlerinin başlattığı sıtma ile mücadelenin Antalya'da en başarılı örneğini Başkan Dr Ferruh Ayoğlu vermiştir.
Birinci Dünya Savaşı'nda Suriye'de büyük Cemal Paşa'nın defterdarlığını yapan rahmetli hemşehrimiz Tevfik Işık Bey, tükenmek bilmez sabrı ve çalışkanlığıyla önayak olarak kurduğu şirketle Antalya'mızı 1928 yılında elektriğe kavuşturmuştu. Az zaman sonra buzdolabı çağının başlaması, şehrin Kepezi Kütükçü Burnu istikametinde gelişmesi ve oralardaki taşlık, kayalık alanların bağlık, bahçelik hale dönüşmesi, yaz-kış kuzeyden esen poyrazın şiddetini hafifletmişti. Eskiden hemşehrilerimiz denize pek iltifat etmezlerdi. Lara plajına denizde yüzmek için değil, şifalı kumlarına gömülmek için gidilirdi. Konyaaltı plajına gidenler parmakla sayılacak kadar azdı. Antalyalı çocuklar yüzmeyi iskelede kumluk, biraz ötede Mermerli, Kiprinez ve Güvercinlik plajlarında öğrenirlerdi. Delikanlılık yaşlarına ulaşınca bu heveslerinden vazgeçerlerdi. Deniz merakı bugünün Antalya'sında moda haline gelmişti.
Nüfus hareketleri, halkın kompozisyonu bakımdan Antalya'nın dünü ve bugünü farklılıklar gösterir. Dünün Antalya'sında nüfus, Osmanlı İmparatorluğunun çökmesiyle ilgili özellikler arz eder. Bitip tükenmeyen savaşlar, yenilgiler nedeniyle kaybedilmiş ülkelerin halkları Moralılar, Giritliler, Tuna nehri Adakaleliler, Kuzey Afrika'dan Dimyatlılar göçmen olarak, Selanikliler, Kayserililer, Serfiçeliler, Karaferyanın renkli insanları mübadil namıyla Antalya'mıza yerleştirilmişlerdir. Halbuki bugünün Antalya'sında büyük nüfus çoğunluğunu, yurdun dört bucağından gönüllü olarak gelip yerleşenler oluşturuyor.
ANTALYA'NIN DÜNÜ
Dünün Antalyası nüfusu 20 bin civarında körfez bir Anadolu kasabasıydı. Bugünün Antalya'sı 250 bini aşan nüfusu ile batılı standartlara göre bile bir büyük şehirdir.
Antalya'da dünkü günlerde Tahsil hayatına rağbet edilmezdi. 1908 yılı 2. meşrutiyetin ilan edildiği yılda Antalya'da, yalnız iki idadi (lise) mezunu bulunduğunu, bunlardan birisinin İzmir idadisini bitiren Abdi efendi zade Hüseyin Bey (Atamer), diğerinin de Vilayet şifre memuru ve Başkatibi olan Konya idadisinden mezun Macit efendi (Selekler) olduğunu babamdan işitmiştim.
Antalyalı olup da yüksek tahsil yapmış ilk kuşaktan hatırlayabildiklerim Dr. Galip Kahraman, Dr. Emim Meriçlioğlu, Bozacı Sabri Aksay, Av. Kazım Azamet, kardeşi Noter Mümtaz Azamet, Hayri Ülkü, Şefik Ülkü beylerdir. Antalya'da lisenin 1931-1932 ders yılında açıldığını hatırlıyorum. O zamanki lise müdürü yine bir hemşehrimiz olan Yusuf Ziya Beydi. Maşallah Bugünün Antalya'sında üniversite mezunları salonlardan taşmaktadır.
Dünün Antalya'sında ekonomik hayat büyük ölçüde tarıma ve az miktarda da ticarete dayanıyordu. Sanayi olarak un değirmenleri vardı. İtalyan işgalinden sonra bir konserve fabrikası işletilmek istenmiş, girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Tarım ise geleneksel tahıl, mısır, susam biraz da yerfıstığı üretimine dayanıyordu. Antalya'da ilk çeltik üretimine girişen Diyarbakırlı olup Antalya'da mecburi ikamete memur edilen Sıtkı Beydi. Sıtkı Bey ünlü şair Cahit Sıtkı Tarancı'nın babasıdır. Tarih 1920'li yılların ilk yarısıdır. Sıtkı Tarancı Manavgat Çakış çiftliğinde tarla kiralayarak, Diyarbakır'dan getirttiği işçi ve ustalarla çeltik ekimini başlatmıştır. Sonraları Bileydilerin Mursi çiftliğinde, Konukların Karadayı arazisinde de çeltik ziraatı yapılır olmuştur. Pamuk ziraatını ise 1944-1945 yıllarında Finike'de oturan Hacı Veli Şekerci başlatmıştır.

DİĞER YAZILARI Yeni hedeflere Doğru 01-01-1970 03:00 Antalya Otopark Mezarlığı gibi 01-01-1970 03:00 Antalya'nın Önemli Sorunları... 01-01-1970 03:00 Cehalet Hala En Büyük Sorun! 01-01-1970 03:00 Antalya'da Park Yasağına Uyan Yok! 01-01-1970 03:00 Bir Destandır Çanakkale. 01-01-1970 03:00 Bir Destandır Çanakkale 01-01-1970 03:00 Zam kasırgası 01-01-1970 03:00 ​Farklılıklar Zenginliğimizdir 01-01-1970 03:00 AKP’nin 20 yıllık iktidarı döneminde gelinen nokta! 01-01-1970 03:00 İnsan Olmak ! 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Günü Kutlu Olsun... 01-01-1970 03:00 Minnet ve şükranla anıyoruz 01-01-1970 03:00 Covid-19'u azalacağını beklerken, başa döndük 01-01-1970 03:00 Uçak Yoksa Alsaydınız! 01-01-1970 03:00 Bilinçli ve çevreci toplum olmak 01-01-1970 03:00 Bayram Duası 01-01-1970 03:00 Kırcamii Gerçeği 01-01-1970 03:00 Sevgi en etkili ilaçtır 01-01-1970 03:00 Yeni Bir Sayfa Açmalıyız.. 01-01-1970 03:00 Üç Y ile Mücadeleye ne oldu? 01-01-1970 03:00 19 Mayıs'ın önemi 01-01-1970 03:00 Rant Uğruna Doğa Talan Ediliyor? 01-01-1970 03:00 Artık Bıktık! 01-01-1970 03:00 Bir adım ileri gidiyoruz, iki adım geri... 01-01-1970 03:00 Sahi neydi Vefa? 01-01-1970 03:00 Pandemi Sürecinde Çok Acılar Yaşadık! 01-01-1970 03:00 12 Mart Erzurum kurtuluşu 01-01-1970 03:00 Siyasette Üslup Tartışması! 01-01-1970 03:00 Z Kuşağı Yaşananları Ne Kadar Biliyor? 01-01-1970 03:00 Saldırılar Düşündürücü 01-01-1970 03:00 Paranoid Kişilik 01-01-1970 03:00 Sabah Akşam Şükredin!.. 01-01-1970 03:00 ​Covid-19'da başa döndük 01-01-1970 03:00 Hırs ve Bencillik! 01-01-1970 03:00 Görüntü kirliliği sorunu 01-01-1970 03:00 Başarı kendiliğinden gelmiyor 01-01-1970 03:00 Atatürk kendi ifadesiyle TÜRK MİLLİYETÇİSİYDİ 01-01-1970 03:00 ​Denetimsizlik ve ihmal! 01-01-1970 03:00 Ülkenin normalleşmeye ihtiyacı var 01-01-1970 03:00 Kararlılık ve Güven 01-01-1970 03:00 Lider nasıl olmalı 01-01-1970 03:00 Çift karakterli olmak! 01-01-1970 03:00 Hakaret ayrı şeydır! 01-01-1970 03:00 23 Nisan'ı evlerimizde kutluyoruz 01-01-1970 03:00 İspanyol gribinden sonra... 01-01-1970 03:00 Hırs nefretten daha tehlikelidir! 01-01-1970 03:00 Antalya Çölleşiyor 01-01-1970 03:00 İnsanoğlu ölümü hatırladı 01-01-1970 03:00 Korona virüs çocukları etkilemiyor 01-01-1970 03:00 "Çanakkale ruhu" 01-01-1970 03:00 Yanlışların Esiri Olmayın 01-01-1970 03:00 Eski ve yeni Türkiye 01-01-1970 03:00 Felaket olduktan sonra tedbir alıyoruz 01-01-1970 03:00 İnsanca ve hakça yaşamak 01-01-1970 03:00 Daha Fazla Gecikmeden! 01-01-1970 03:00 Bu Nasıl Turizm Kenti? 01-01-1970 03:00 Yaşarken ölenler! Kimler bunlar? 01-01-1970 03:00 Gazeteci Yalaka Değildir 01-01-1970 03:00 Antalya'nın sorunlarını kim çözecek? 01-01-1970 03:00 Gerginlikten Besleniyoruz... 01-01-1970 03:00 Herşeyin başı denetim!... 01-01-1970 03:00 Bu da bize yeter... 01-01-1970 03:00 Açgözlü Olmak! 01-01-1970 03:00 Ulaşım Hizmetlerinde Başıboşluk Var! 01-01-1970 03:00 Çocuk taciz yasası ne oldu? 01-01-1970 03:00 Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var 01-01-1970 03:00 Ülkede ikiyüzlülerin sayısı arttı... 01-01-1970 03:00 Lider nasıl olmalı? 01-01-1970 03:00 Yanlış anlaşıldı 01-01-1970 03:00 Aleviler bu ülkenin sigortasıdır 01-01-1970 03:00 Hem tatil, hem sağlık hizmeti.. 01-01-1970 03:00 Adalet arıyoruz... 01-01-1970 03:00 Samsun'dan yakılan özgürlük ateşi.. 01-01-1970 03:00 Hoşgörünün olmadığı yerde sevgi de olmaz 01-01-1970 03:00 Şimdi hizmet zamanı 01-01-1970 03:00 Seçim gerginliği... 01-01-1970 03:00 Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı? 01-01-1970 03:00 Yeni bir yıl taze bir umuttur 01-01-1970 03:00 Yaşanabilir bir Antalya'yı ne zaman göreceğiz? 01-01-1970 03:00 Okuma özürlü olduk 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet ne demektir? 01-01-1970 03:00 Türkiye'de insan profili değişti 01-01-1970 03:00 Yeni hedefler belrlemeliyiz! 01-01-1970 03:00 Bugün neyimiz varsa... 01-01-1970 03:00 İşte benim zenginliğim 01-01-1970 03:00