Son zamanlarda o kadar çok gerildik ki, o kadar çok kutuplaştırıldık ki pek çok değerlerimizi yitirdik. Ahlak çöktü, hoşgörü kalmadı, kardeşliğin yerini düşmanlık aldı. Gelin hoşgörüye dönelim, sevgiyi yeniden inşa edelim. Bunun için de hoşgörü ustaları Hz. Mevlana'ya, Yunus Emre'ye, Hacı Bektaş-i Veli'ye, Karaca Sultan'a kulak verelim. Onlar ki, insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu’yu bir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu’da hoşgörü yerine daha çok hoşgörüsüzlük hakim oldu.
Hz. Mevlana, "Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak" diyor ve ekliyor:
"Bakın! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve en güçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu ise sevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz. Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız!"
Toplumda hoşgörüye dönüşün, hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu, hoşgörünün yayılması, insanın sevgiyi yaşamasına, kendisine saygı duymasına, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır. Hoşgörünün bir hayat biçimine dönüştürülmesi gereklidir. Bunun için de, Hz. Mevlana ve diğer hoşgörü ustalarını anlamak ve söylediklerine kulak vermek gerek.
- Yıktığın varsa yapacaksın...
- Ağlattığın varsa güldüreceksin...
- Döktüğün varsa dolduracaksın...
- Çıplakları giydirecek, açları doyuracaksın...
- Eline, diline, beline sahip olacaksın...