Ülkemizde eskiden okuyan, araştıran, kendisini geliştiren insanlara sıkça rastlanıyordu. Hatta kitap fuarlarına, kitap satış merkezlerine çok büyük bir ilgi duyuluyordu. Ancak son yıllarda okumadan, kendimizi geliştirmeden, yeni bilgiler öğrenmeden olabildiğince uzaklaştık. Adeta cahil bir toplum haline dönüştük. Varsa da yoksa da cep telefonu ve internet, o nu da bilgi ve kültürümüzü geliştirmeye yönelik kullanmıyoruz. Kendimizi cep telefonuna öylesine kaptırmışız ki, çevremizde olup bitenden haberimiz bile olmuyor. Cep telefonuyla bütün gün konuşmayı, mesajlaşmayı bir kültür harikası gibi algılamaya başlamışız. Cep telefonuna bu kadar bağımlı bir toplum, okuma özürlü olmaz da ne olur?
Yaşadığımız kentlerin kent kültürünü bilen kaç kişi çıkar? Bindiğimiz toplu taşıma araçlarının nereye gittiğini bilmiyoruz, çünkü önündeki yazıyı okumuyoruz ve sürekli soruyoruz.
Yaşadığımız kentin cadde ve sokak isimlerini bilmiyoruz, çünkü okuyup öğrenmiyoruz. Oturduğumuz site ve apartmanlarda toplu yaşamayı bilmiyoruz, çünkü toplu yaşamanın gerektirdiği kuralları okuyup öğrenmiyoruz.Otomobil kullanıyoruz, kural ihlali yapmaktan kurtulamıyoruz, çünkü o kuralları okumuyoruz. O güzelim plajlarda denize, sitelerdeki havuzlara nasıl girileceğini bilmiyoruz, çünkü kulları okumuyoruz.
Sosyal medyada yazılıp çizilenler Türkçeyi katlediyor. Bunu yapanların çoğu da okumuş insanlar. Günlük olarak konuşulan kelimelere bakın, ağırlıklı olarak 'yani, aynen, aynen öyle, dediğim gibi, falan- filan' gibi kelimelerden oluşuyor.
O anlı-şanlı gazetecilerin, ilim bili adamlarının tartışmalarına bakın, konuştuğu her üç kelimeden biri "yani, aynen, aynen öyle." Televizyon programlarına bakın, sokak ağzı konuşmalar, konuşma kültürü haline gelmiş. Peki, neden bu böyle? Çünkü okuma özürlü bir toplum olduğumuz için; ne kelime hazinemiz gelişiyor, ne de konuştuğumuz o güzelim Türkçeyi doğru dürüst okuyup yazabiliyoruz... Aslında Türkçenin bu kadar bozulması, yozlaşması doğrusu kimsenin de çok umurunda değil! Hangi değerlerimize sahip çıkabildik ki, Türkçemize sahip çıkalım!
Velhasıl saymakla bitmeyen "okuma özürlü" bir yaşam tarzı benimsemişiz kendimize. Öğrenme, kendimizi geliştirme kültür düzeyimizi artırma diye bir kaygımız yok. Her şeyi okuyarak değil de, sorarak öğrenmeye çalışıyoruz. Cahil geldik, cahil gidiyoruz ve bu yüzden de başımıza gelmedik felaket kalmıyor... Dünyada bizden başka okuma özürlü ikinci bir toplum yoktur her halde. Onun için de her önüne gelen toplumu kullanmaya ve yönlendirmeye kalkıyor. Ne yazık ki, toplumun cahil kalması da siyaset kurumunun işine yarıyor.