Başta devlet yönetiminde, iş hayatında, yaşamımızın her safhasında, KARARLILIK ve GÜVEN kavramı ayrı bir öneme sahiptir. Bu iki kavram aynı zamanda ikiz kardeş gibidir. Bunlardan birinin eksik olması halinde, yönetimleri zaafa uğratır. Çoğu zaman devlet yönetiminde yetki ve sorumlulukları bulunan üst düzey yöneticiler, önlerine çok ciddi bir konu geldiğinde kararsızlık içinde olmuşlardır. Bu yüzden pek çok soruna çözüm bulunmakta geç kalınmıştır. Özellikle ekonomide, siyasette, sosyal ve kültürel alanda, doğal afetlerde kararsız kalmanın faturası ağır ödenmiştir.
Kararsızlık örneği sergileyen bir yöneticinin, kendisine olan güveni de tam olmaz. Nitekim yaşanan bazı uygulamalar karşısında yöneticilerin kararsız kalması, o uygulamaların içinden çıkılamaz sorun haline gelmesine sebebiyet vermiştir. Son zamanlarda yaşanan krizler ve felaketler noktasında, kararlılık ve güvenin devlet hayatında ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur.
Bugün yöneticilere, "karar verme yeteneği" konusunda 10 üzerinden not verecek olursak, bırakınız 10 almayı, 7 veya 8 alacak yönetici zor çıkar. Bu eksik yönümüzü gideremediğimiz için, hemen her konuda trenin son lokomotifi olmak zorunda kalıyoruz.
ADAM OLMAK
Hep denir ya "Adam gibi adam olmak" çok yerinde ve gerekli olan bir sözdür. Adam olmak için; belli başlı ilke ve değerlere sahip olmak gerekir. Her şeyden önce iyi bir insan olmanın yanında, dürüst ve ilkeli olmak, kişilik sahibi olmak, sözünün arkasında durmak, liyakat sahibi olmak, kararlı ve vicdanlı olmak, en önemlisi de her konuda kendisini aşmış ve tüm yeniliklere açık ve şeffaf olmak gerekir. Bir insan düşünün ki, bugün çok iyi dediği birine, yarın kötü diyebiliyorsa, o insanın adamlıkla uzaktan yakında alakası yoktur, kişiliği gelişmemiştir. Bir insan ki, bütün dostluklarını, insani değerlerlerini çıkar üzerine kurmuşsa, ondan devlete, millete hayır gelmez. Çünkü çıkarı uğruna pek hatalı ve yanlış karara imza atabilir. Bu tip bu insanın çıkarına ters düştüğünüzde, hele önemli bir makamdaysa, gözünüzün yaşına bakmadan sizi bir anda silip atar. Aslında bu tipler, toplumun en tehlikeli insanlarıdır. Çevremizde ve devlet hayatında bu tiplere sıkça rastlamak mümkündür. Bunlar her dönemde siyasi iktidarların hemen yanı başında yerlerini alırlar.
Falih Rıfkı Atay, Atatürk'le ilgili bir anısını şöyle anlatır: "Halk Partisi'nin tüzüğü görüşülmekteydi. Bir milletvekili, bilimsel akla yakın ve hoş olmayan eleştiride bulunmaktaydı."
Bir ara sordu:
- Bu asri (çağdaş) sözcüğü ne demektir?
Mustafa Kemal, başkanlık makamında olduğunu unutarak, konuşmacıya doğru eğilerek şu cevabı verdi:
"Adam olmak demektir hocam, adam olmak!.."