Sahi neydi Vefa?

04-04-2021 20:59

Sahi neydi Vefa? Unutmamaktı... Zor günde sırt dönmemek, kapıları örtmemekti. Dostun ağlarken gülmemek, her acıya onunla göğüs germekti vefa... Laf değil... Vefa ne bir semt, ne de bir aparman adı... Vefa dostunla hemhal olmaktı. Yaralıya merhem... Susuza su... Ve vefa "anlamak"... Bir diken için bir gülü atmamaktı... Vefa çok ağır bir yüktür. Her insan taşıyamaz.
Günümüzde vefasızlık sürüp giderken, ne gerçek dostluklar kalmış ne arkadaşlık, ne akrabalık kalmış ne de insanlık. Üzerine birçok tanım yapılmış hatta nice şiirler, şarkılar yazılmıştır. Ve yine ne yaman bir çelişkidir ki insanoğlu, pek vefalı olmasa da hayatı boyunca hep vefayı arar olmuş. Ne zaman bulsa bir yenilik bütün eskileri eskitir, unutur olmuş… Acaba şunu soruyor muyuz kendimize vefayı ne kadar hatırlayabiliyoruz ya da vefa beklediğimiz insanlara biz ne kadar vefa gösteriyoruz?
Vefa; insanı erdemli yapan yüce bir duygudur. İnsan, vefa duygusuyla güven ve liyakat kazanır, madden ve manen yükselir. Politikada, iş hayatında ve değişik meslek dallarında bugün başarıya ulaşmış pek çok insan, bu başarılarını büyük ölçüde birilerine borçludur.

Vefa duygusu, insanın asaletinden ileri gelir. Vefalı insan olmak, karakteri sağlam insan olmak demektir. Tevazu sahibi olmak, hatır gönül sormak insanları küçültmez. Tam tersine daha da büyütür. Dikkat edilirse bazı kişiler, istediği hedefe ulaşmak için göstermiş olduğu vefa duygusunu, istediğini elde ettikten sonra aynı duyguyu bir daha paylaşmıyor. Yapılan bir araştırmaya göre, en fazla vefasızlık, siyaset kurumunda yükselen insanlarda görülüyor. Burada, verilen desteğin şu veya bu şekilde karşılığının istenmesinden değil, aranılan sadece bir vefa duygusudur. Hele ki; bu ülke, bu devlet, bu halk, bu günlerini birilerine borçluysa, vefa asli bir görevdir.

Günü kurtarmanın telaşına kurban edilen vefa duygusu; komşu, akraba, arkadaş, dost ilişkilerinde, tanıyalım veya tanımayalım bir başkasına yapılan iyiliğin, yardımın unutulmaması, gönüllere kazınmasıdır. Vefa, karşılıksız sevmektir. Vefa dostuna yaptığı iyiliği az görüp, onun yaptığı iyiliği çok görmeyi bilmektir. İyiliğini, yardımını gördüğümüz insanlara, hatta varlıklara karşı hissedilen sevginin, minnet duygusunun kalpte devamlılığının sağlanmasıdır vefa…

Gün gelip de iyiliğini gördüklerimiz; ilgiye muhtaç olduklarında, onlara karşı yapılacak vazifenin de adı vefadır. Vefa duygusunun yok edilmesi, iyiliğin, güzelliğin, aile ilişkilerinin ortadan kaldırılması demektir. Böyle bir durumda ne ailede ne de toplumda istikrar ve güvenden söz edilebilir. Vefa duygusunun yok edildiği bir ortamda, insanların birbirlerine karşı güven duyması, hoşgörü ile bakması mümkün değildir. Günümüzde insanlar arasındaki çıkar ilişkileri öylesine ön plana çıkmış ki, vefa duygusu hatırlanmaz hale gelmiş, vefanın yerine vefasızlık gelip oturmuş. Dünün vefa anlayışı, günümüzde nankörlükle eş değer bir anlam kazandı. Oysa vefasızlık münafıklık alametidir. İtiraf etmeliyiz ki, günümüz insanı vefasızlık hastalığına yakalanmıştır. Bu hastalığın bir ahtapot gibi her tarafı kuşattığını görmek için çevrede olup bitenleri izlemek yeterlidir. Vefayı, sevgiyi, hoşgörüyü, sadakati, iyiliği unutmadan; fakat nankörlüğe de pirim vermeden, erdemli bir birey ve toplum olma özelliğini kaybetmeden geleceğin dünyasını kucaklayan, insan onurunu baş tacı eden bireyler olma isteği, herkesin ortak hedefi ve beklentisi olmalıdır. Esasen sahip olduğumuz tek varlık, kendi varlığımızdır. Eşya, maddi nesneler gelip geçicidir. Eğer bütün her şeyin yok olup geriye ne kaldı sorusuna, "ben" diyebiliyorsanız, kendi benliğinizin önemini anlayıp, kendinize sevgi ve saygı duymayı öğrendiğiniz ve her şeyin sizden kaynaklandığını anladığınız zaman, başkalarına verecek çok şeyiniz var demektir.

Eskiden "ahde vefa" denilen sözlü anlaşmalar vardı. Sanırım hukukta hala bu tür sözleşmelerin yeri var. İnsanlar söz verirler ve bu sözlerini tutmak için de gerekirse susuz çölleri geçerlerdi. Oysa günümüzde yazılı metinler bile beş para etmez hale gelmiş. Günümüzde "sahi neydi vefa" diye hatırlayabilen acaba kaç kişi kaldı?.. Ancak unutmamak gerekir ki sevgi, vicdan, merhamet, vefa insanoğlunun en büyük silahı, ahlaklı yaşama yolunda en büyük kalkanıdır. İnsanda vicdan ve merhamet olmayınca vefada olmaz!
03.04.2021

DİĞER YAZILARI Yeni hedeflere Doğru 01-01-1970 03:00 Antalya Otopark Mezarlığı gibi 01-01-1970 03:00 Antalya'nın Önemli Sorunları... 01-01-1970 03:00 Cehalet Hala En Büyük Sorun! 01-01-1970 03:00 Antalya'da Park Yasağına Uyan Yok! 01-01-1970 03:00 Bir Destandır Çanakkale. 01-01-1970 03:00 Bir Destandır Çanakkale 01-01-1970 03:00 Zam kasırgası 01-01-1970 03:00 ​Farklılıklar Zenginliğimizdir 01-01-1970 03:00 AKP’nin 20 yıllık iktidarı döneminde gelinen nokta! 01-01-1970 03:00 İnsan Olmak ! 01-01-1970 03:00 Öğretmenler Günü Kutlu Olsun... 01-01-1970 03:00 Minnet ve şükranla anıyoruz 01-01-1970 03:00 Covid-19'u azalacağını beklerken, başa döndük 01-01-1970 03:00 Uçak Yoksa Alsaydınız! 01-01-1970 03:00 Bilinçli ve çevreci toplum olmak 01-01-1970 03:00 Bayram Duası 01-01-1970 03:00 Kırcamii Gerçeği 01-01-1970 03:00 Sevgi en etkili ilaçtır 01-01-1970 03:00 Yeni Bir Sayfa Açmalıyız.. 01-01-1970 03:00 Üç Y ile Mücadeleye ne oldu? 01-01-1970 03:00 19 Mayıs'ın önemi 01-01-1970 03:00 Rant Uğruna Doğa Talan Ediliyor? 01-01-1970 03:00 Artık Bıktık! 01-01-1970 03:00 Bir adım ileri gidiyoruz, iki adım geri... 01-01-1970 03:00 Pandemi Sürecinde Çok Acılar Yaşadık! 01-01-1970 03:00 12 Mart Erzurum kurtuluşu 01-01-1970 03:00 Siyasette Üslup Tartışması! 01-01-1970 03:00 Z Kuşağı Yaşananları Ne Kadar Biliyor? 01-01-1970 03:00 Saldırılar Düşündürücü 01-01-1970 03:00 Paranoid Kişilik 01-01-1970 03:00 Sabah Akşam Şükredin!.. 01-01-1970 03:00 ​Covid-19'da başa döndük 01-01-1970 03:00 Hırs ve Bencillik! 01-01-1970 03:00 Görüntü kirliliği sorunu 01-01-1970 03:00 Başarı kendiliğinden gelmiyor 01-01-1970 03:00 Atatürk kendi ifadesiyle TÜRK MİLLİYETÇİSİYDİ 01-01-1970 03:00 ​Denetimsizlik ve ihmal! 01-01-1970 03:00 Ülkenin normalleşmeye ihtiyacı var 01-01-1970 03:00 Kararlılık ve Güven 01-01-1970 03:00 Lider nasıl olmalı 01-01-1970 03:00 Çift karakterli olmak! 01-01-1970 03:00 Hakaret ayrı şeydır! 01-01-1970 03:00 23 Nisan'ı evlerimizde kutluyoruz 01-01-1970 03:00 İspanyol gribinden sonra... 01-01-1970 03:00 Antalya'nın dünü ve bugünü 01-01-1970 03:00 Hırs nefretten daha tehlikelidir! 01-01-1970 03:00 Antalya Çölleşiyor 01-01-1970 03:00 İnsanoğlu ölümü hatırladı 01-01-1970 03:00 Korona virüs çocukları etkilemiyor 01-01-1970 03:00 "Çanakkale ruhu" 01-01-1970 03:00 Yanlışların Esiri Olmayın 01-01-1970 03:00 Eski ve yeni Türkiye 01-01-1970 03:00 Felaket olduktan sonra tedbir alıyoruz 01-01-1970 03:00 İnsanca ve hakça yaşamak 01-01-1970 03:00 Daha Fazla Gecikmeden! 01-01-1970 03:00 Bu Nasıl Turizm Kenti? 01-01-1970 03:00 Yaşarken ölenler! Kimler bunlar? 01-01-1970 03:00 Gazeteci Yalaka Değildir 01-01-1970 03:00 Antalya'nın sorunlarını kim çözecek? 01-01-1970 03:00 Gerginlikten Besleniyoruz... 01-01-1970 03:00 Herşeyin başı denetim!... 01-01-1970 03:00 Bu da bize yeter... 01-01-1970 03:00 Açgözlü Olmak! 01-01-1970 03:00 Ulaşım Hizmetlerinde Başıboşluk Var! 01-01-1970 03:00 Çocuk taciz yasası ne oldu? 01-01-1970 03:00 Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var 01-01-1970 03:00 Ülkede ikiyüzlülerin sayısı arttı... 01-01-1970 03:00 Lider nasıl olmalı? 01-01-1970 03:00 Yanlış anlaşıldı 01-01-1970 03:00 Aleviler bu ülkenin sigortasıdır 01-01-1970 03:00 Hem tatil, hem sağlık hizmeti.. 01-01-1970 03:00 Adalet arıyoruz... 01-01-1970 03:00 Samsun'dan yakılan özgürlük ateşi.. 01-01-1970 03:00 Hoşgörünün olmadığı yerde sevgi de olmaz 01-01-1970 03:00 Şimdi hizmet zamanı 01-01-1970 03:00 Seçim gerginliği... 01-01-1970 03:00 Seçime mi gidiyoruz, savaşa mı? 01-01-1970 03:00 Yeni bir yıl taze bir umuttur 01-01-1970 03:00 Yaşanabilir bir Antalya'yı ne zaman göreceğiz? 01-01-1970 03:00 Okuma özürlü olduk 01-01-1970 03:00 Cumhuriyet ne demektir? 01-01-1970 03:00 Türkiye'de insan profili değişti 01-01-1970 03:00 Yeni hedefler belrlemeliyiz! 01-01-1970 03:00 Bugün neyimiz varsa... 01-01-1970 03:00 İşte benim zenginliğim 01-01-1970 03:00