Kurban ibadeti, Sevinç ve Hüzün Bayramı-2-

Aydın ÇEVİK

31-07-2020 18:52

KURBAN: ŞEÂİRE SAYGI
Kurban sadece bir hayvanı kesmekten ibaret bir şey değildir. Kurban, kasaplık değildir. Kurban arkasında yüce manaların olduğu bir ibadettir. Onun için kurban ve hac ibadetinin bütün erkanı Yüce Kur'an‟da şeâir olarak geçer.
Nedir? Şeâir.. Türkçede biz şuur kelimesini kullanırız.. Şeâir… bizi Rabbimize yakınlaştıran, bizim Müslüman olma ve Müslüman kalma bilincimizi, şuurumuzu diri tutan, sürekli taze tutan simgeler demektir. Ezanlarımız, cumalarımız, bayramlarımız, kurbanlarımız, haccımız, Kâbe, Arafat.. bütün bunlar Kur’an’da şeâir olarak geçer.
“Her kim Allah’ın şeâirini, O’nun sembol, simge olarak bahşettiği yüce değerleri tazim ederse, bu onun kalbinin ne kadar takvaya yöneldiğini, yaratıcımıza, rabbimize karşı nasıl bir sorumluluk bilincini taşıdığını gösterir.”
İşte bu bayramlarımız ve bayramda kestiğimiz kurbanlarımız bizim şeârimizdir. Bizim Müslüman olarak yaşama ve kalma bilincimizi sürekli diri tutan ve bu bilinçle bizi geleceğe taşıyan ibadetlerimizdir.
İşte bu sebeple biz Hazreti İbrahim‟den bugüne kadar Resulü Ekrem‟in de süreklilik kazandırdığı bu ibadeti her sene hac ibadetiyle birleştirerek yapmaya devam ediyoruz.
 
ŞÜKÜR VESİLESİ KURBAN
Kurban şükrün ifadesi… O‟nun bize olan sonsuz nimetlerine karşı bir şükür nişanesi… O‟nun her emrini yerine getirmeye hazır olduğumuzu, neyimiz varsa her şeyimizi O‟na borçlu bulunduğumuzu fiilen ortaya koymanın göstergesi…
Akika kurbanı çocuk nimetine, adak kurbanı da isteğin ve duanın kabulüne, kıran ve temettu‟ haccı yapanların kestikleri kurban, kendilerine aynı mevsimde hac ve umreyi nasip ettiği için, Mevlâ‟ya bir minnet ve şükran ifadesidir.
Nitekim kurban keserken –Hz. Peygamber’in bize öğrettiği gibi– bu samimi duygularımızı şöyle dile getiririz: “Bismillahi Allahu ekber! = Allah’ın adıyla, Allah en büyüktür!”
Yani, bu kurbanımı, Yüce Allah‟ın adı ile O‟nun adına ve sadece O‟nun rızası için kesiyorum. Çünkü en yüce olan, her şeyin yaratıcısı, yaşatıcısı ve koruyucusu olan sadece O‟dur. Bundan sonra da şöyle deriz:
“Allahümme minke ve leke!  Ey Allah’ım! Bu Sendendir ve Senin içindir.”
Yani; “Ey Rabb’imiz! Bu hayvanı Sen yarattın, onu satın alma gücünü ve imkânını bana Sen verdin. Çeşitli ihtiyaçlarımızı gidermek için bu hayvanları bize itaatkâr kılan da Sensin… O halde, Senin bize olan sonsuz nimetlerine bir şükür ifadesi olarak bu kurbanımı sadece Senin için, Senin rızan için kesiyor ve onu sadece Sana sunuyorum. Kabul buyur!”
 
 KURBAN: ALLAH'A YAKIN OLMA ÇABASI
Kurban; Yaradan‟a yakınlaşmak için (yakınlığını fark etmek için) benlik tuzağından kurtulma çabasıdır. Ölmeden önce ölmektir. Benlikte ölüp Hak‟ta dirilmektir.
Kurban; Allah‟a yakın olma çabasıdır
“Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekmedir.”
Kurban, Yaratıcıya yakınlaşma … O’na kul olmanın şuuruna erme…. Bir ismi Karîb olan, yakınlaştıran, yakın kılan, yakınlığa çağıran, Allah’a yakınlaşma… kurbanı… yani O’na yakın olma zamanı….
Allah‟ın emrine boyun eğiş… kulluk bilincini tazeleyiş…
Kurban, kurbiyyet., Gönülden bağlılık… yakınlık sevdası.. Yakınlıkta takva.. Takvada teslimiyet…
Kurban, bizi yoktan var eden, bin bir çeşit nimete gark eden, rahmeti, bilgisi, gücü her zerreyi kuşatan, Allah‟a yakınlaştıran yüce bir ibadet…
Kurban, mukarrebundan olma çabası… yani takvaya erişme arzusu içinde Yüce Yaratıcıya yaklaşanlar arasına girebilme gayreti…
Kurban, Allah‟a yakın olmak için yaptığımız bütün işlere denir…Allah‟ın rızasını kazanmak için yaptığımız bütün işler, ibadetler bizim kurbanımızdır aslında…Çünkü hepsinin amacı Allah‟a yakın olmak…
Kurban kelimesinin zıt anlamlarından biri şeytandır. Şetane fiilinden gelen şeytan, uzaklaşan demektir, uzaklaşmak demektir. Şeytan, Allah‟a , aşkın olana, yüce olana, hakka hakikate, doğruya, güzele uzak olmak demektir.
Dünya hayatında insanlar ikiye ayrılır:
1. Geldiği yüce kaynağa yakın yaşayanlar,
2. Geldiği yüce kaynaktan uzaklaşanlar.
Biz geldiği yüce kaynağa yakın durmaya kurban adını veririz, geldiği yüce kaynaktan uzaklaşmaya şeytan adını veririz.
Bizi yüceltecek şey geldiğimiz kaynağa yakın olmaktır, yakın durmaktır. yakınlaşmaktır. Biz ondan geldik çünkü.
Kurban Bayramına „et bayramı‟ demek kadar büyük bir yanlışlık olmaz. Bütün ibadetlerle Yüce Rabbimizin bize öğretmek istediği yüce gaye; ona ve ondan gelen hakka, hakikate, adalete, merhamete, doğruya, güzele, adalete, fazilete daima yakın olmak, yakın durmak ve ona yakın bir hayat yaşamak, onun rızasına uygun bir hayat yaşamaktır.
İşte kurban bayramında, yapacağımız nefis muhasebesinde üzerinde duracağımız en önemli husus, biz rabbimize ne kadar yakınız? Ona yakın olmak için daha neler yapmalıyız?
Madem hayatımız kurban kavramı üzerine bina edilmiş, madem namazımız, kurbanımız, hayatımız, ölümümüz, her şeyimiz alemlerin Rabbi olan Allah içindir, O‟na yakın olmak içindir.
Madem bütün ibadetlerimizin gayesi bizi O‟na yakın kılmak, onun zatında hakka, hakikate, adalete, merhamete yakın kılmak içindir.
Öyleyse ibadetlerimiz bizi neden Rabbimize yakınlaştırmıyor, neden bizi birbirimize yakınlaştırmıyor? O yakınlığı neden elde edemiyoruz?
Akif‟in dediği gibi,
“Neden uhuvvetiniz böyle münhasır namaza
Çıkınca avluya herkes niçin boğaz boğaza”
Hep birlikte ibadetlerimizi yeniden bir iç muhasebeye dönüştürmeliyiz. Kabe‟nin etrafında tavaf eden mümin, Arafat‟ta vakfeye duran mümin, secdeye kapanan, kıyama duran mümin, kurbanını kesen mümin, bayram yapan mümin, herkes bu soruyu sormak zorunda.
Bu kadar ibadetlerimiz neden bizi Rabbimize yakınlaştırmıyor? Neden bizi birbirimize uzaklaştırıyor? Neden bizi kardeş kılmıyor? Bu kurbiyeti neden elde edemiyoruz? Dolayısıyla, hep birlikte bu konu üzerinde durmamız, düşünmemiz gerekiyor… Bayram sabahına gelen Müslümanlar! Bir söz söyledi, bir davranış sergiledi diye küsenler. Birbirine küs olan eşler, ana-babalar, kardeşler! Peygamberimiz şöyle buyuruyor
“Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve haset etmeyiniz. Ey Allah'ın kulları! kardeş olunuz. Bir Müslüman’ın, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir.” (Buhari, “Edeb”, 57)
Küslük haram olduğu halde, haram olan şeyi neden devam ettiriyoruz?
 
KURBAN PAYLAŞMAKTIR
“Mesele kurban eti değil ki; Verirken karşındakine; 'Seni unutmadım' demek Sen benim için önemlisin, “Açsan, tok olamam” demek... Kurban etleşmek değil ki; kurban dertleşmek... Derdi olan insana “derdin, derdimdir” demek.” (Bedirhan Gökçe)
Kurban; evine et girmeyen bir yoksulun sofrasında katık olabilmenin hazzını yaşamaktır. Açlıktan ağlayan çocukları davet etmektir merhametin sofrasına…
Ümidi paylaşmaktır kurban… Tebessümü bölüşmektir. Dünyanın bir ucunda duası arşa ulaşanlara nasibi dağıtmanın adıdır kurban…
Kimsesize, öksüze, yolda kalmışa, yoksula, sadece et takdim etmek değil, aynı zamanda sevgi ve kardeşlik duygularını sunmaktır kurban…
Mü‟min, Hz. Peygamber‟in, kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılması, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılması, bir 11 bölümünün de eve ayrılması tavsiyesine (Ebû Dâvûd, “Dahâyâ”, 10) uyarken paylaşmanın çoğalmaya vesilesine şahit olur.
Kurban ne et ne de kandır, gönülleri birbirine yakınlaştıran ilahî bir ikramdır. İhtiyaç sahiplerini bir nebze de olsa sevindirmek ve onları hatırlamak, Allah‟ın bize verdiği nimetleri fakir ve yoksullarla kardeşlik duyguları içinde paylaşmaktır Kurban.
 
KURBAN OLUVERMEK
Şair Fuzûli şöyle seslenir: “Yılda bir kurban keserler halk–ı âlem ıyd içün
Ben senin sâat–be–sâat dem–be–dem kurbânınam”
Her an ve her saat Hak yolunda kurban olmak…
Nefsi kurban etmek, benlikten arınmak… Nefes başına bin defa kurban olurcasına yakınlaşmak…
Kurban oluvermek…
Çanakkale Savaşı'nın sembol ismi Kınalı Hasan‟ın dediği gibi…
“Anam yakmış kınayı adak diye,
Ben bu vatan için kurban doğmuşum.
Anamdan Allah’a son bir hediye,
Kumandanım ben İsmail doğmuşum…”
Saçına kına yakılan Hasan; Bizde üç şeye kına yakarlar kumandanım:
“Birincisi kurbanlık koça kına yakılır ki, Hak yoluna adandığı belli olsun. İkincisi gelin olup evden çıkan kıza kına yakılır ki, erine, evine ve çocuklarına bağlılığın nişanesi olsun. Üçüncüsü de askere giden delikanlıya kına yakılır ki, gerektiğinde vatanı uğruna kurban olsun."
Kurban, hayata anlam ve değer katıyor. Uğruna kurban edeceğiniz, gerektiğinde kurban olacağınız bir değere bağlılık gösteremiyorsanız hayatınızın da bir anlamı yok sayılır.
Uğruna kurban olduğunuz değer yüce ise onunla birlikte siz de yücelirsiniz. Uğruna fedakarlık yaptığınız varlık değersiz ise bu durumda siz yanlış tercihlerin kurbanı olursunuz. Yanlış tercihlerin kurbanı olmak, bir ömrü israf etmek, en değerli ömür sermayesini bir hiç uğruna harcamak demektir. Hesabı da çok zordur.
Kurban Bayramı, malımızı Allah için kurban etme, Allah için fedakarlık yapma günüdür. Siz malınızı kurban edemezseniz, malınızın kurbanı olursunuz.
 
KURBAN: KULLUK VE SAMİMİYET BEYANI
Kurban, takvaya; takva da Allah‟a ulaştırır. Nitekim Yüce Rabbimiz hac kurbanlarından söz ederken kurbanların, aslında Allah‟ı yüceltme ve O‟na şükretme vesilesi olduğunu belirttikten sonra şöyle buyurur:
"(O kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşacaktır. Fakat O'na sizin takvanız ulaşacaktır". (Hac,22/ 36)
Kurban bayramı, et yiyerek beslenme günü değil, fedakarlık yaparak ve paylaşarak mutlu olma ve kötü duygulardan arınma günüdür.
Demek ki etlerin ve akan kanın ötesinde bir şey var kurbanda... Etler ve kanlar gitmiyor yüceliklere, “Allah'a yönelik derin saygı ve ona olan bağlılık” idraki gidiyor.
Nitekim Allah Rasulü'nün namazla, oruçla ilgili uyarılarına baktığımızda, o, ruhi derinliği kaybolmuş bir namazın zahmetten ve yorgunluktan, (Beyhaki, Şu'abu-l-İman, IV, 275),aynı nitelikteki bir orucun ise aç kalmaktan ibaret olduğunu (İbn Mâce, “Sıyam”, 21) bildirmekte…
 
VEKALETLE KURBAN
Vekâletle kurban; kendi komşumuzu unutmama; fakirleri, yetimleri, ülkemize sığınmış muhacirleri ihmal etmeme, tarihin milletimize yüklediği misyon gereği dünyanın en ücra köşelerinde her sene bizi bekleyen fakir, yetim, mağdur, mazlum, darlık, yokluk ve kıtlık içinde yaşayan, senede bir defa olsun bir lokma ete muhtaç kalmış insanlara milletimizin iyilik, merhamet ve hayır elini taşımaktır.
Hem ateşler içinde yanan coğrafyamızın hem de insanlığın umudu, mazlumların hamisi milletimizin ortak imzasını attığı bir sevgi ve muhabbet mektubunu onlara ulaştırmaktır.
Vekâletle kurban; aslında kurbanları değil kurban kesmeyi adayan yüreklerden kanatlanan en güzel duaları din kardeşlerine taşımaktır. Yüklendiği emanetin ve üzerindeki vebalin farkında olarak kapıları çalmak, yıkık gönüllü insanlarla gani gönüllü insanlar arasında bir gönül köprüsü oluşturmaktır.
 
KURBANI KURBAN ETMEK
Çok değil bizim çocukluğumuzda şahit olduğumuz, kurbanın son güne kadar ağır bir misafir gibi ağırlanışı, kınalanışı, boncuklarla ve kurdelalarla süslenmesi, kesmeye götürülürken beyaz bir tülbentle gözlerinin bağlanması, incitilmeden yatırılması, keskin bıçakların bir hafta öncesinden biletilmesi, kesilecek hayvanların birbirini görmeden kesilmesi, kesim işlemi tamamlandıktan sonra çevre temizliğinin iyice yapılması, derin çukurlar açılarak kanların hürmetle gömülmesi, kurban atıklarının her parçasının özenle defnedilmesi, hiçbir organın rastgele caddeye, yola atılmaması, dağıtımı, pişirilmesi ve ikramı… Her birimizin toplum olarak birbirine aktardığı mükemmel bir zarafet kültürü…
Aslolan buydu… Nezaket, zarafet ve kalpteki derin huşu ve saygıydı… Kur‟an bize bunu öğretiyordu… Hz. Peygamber bize bunu söylüyordu ve buyuruyordu ki:
“Allah her işi güzel yapmayı istemiştir. Şu hâlde siz (meşru bir sebeple) öldürürken de, (işkence etmeden) güzelce öldürün. Bir hayvanı kestiğinizde de kesimini güzel yapın. (Biriniz hayvan keseceği zaman) bıçağını bilesin ve kestiği hayvanı rahatlatsın!” (Müslim, “Sayd”, 57; Ebû Dâvûd, “Dahâyâ”, 10-11;İbn Mâce, “Zebaih” 3)
İşte Allah Resulü “Öldürmeyi bile güzel yapın” diyordu. Hatta bir keresinde gözü rahatsız edeceği gerekçesiyle, mezarın içindeki küçücük bir çıkıntının bile giderilip düzeltilmesini talep ediyordu (Müslim, “Cenaiz”, 31) …
Hayvanların kesimi esnasında daha canı çıkmadan boynunun kırılması, derisinin yüzülmesi, bir uzvunun koparılması veya tüyünün yolunması gibi (İbn Nüceym, el-Bahr, VIII, 194) onlara eziyet edilmemesini, kesildikten sonra sükûnet buluncaya kadar beklenilmesini, Allah‟ın her konuda „ihsan‟ ile yani güzellikle davranmayı farz kıldığını, hayvanların kesiminin de en güzel bir biçimde yapılması gerektiğini buyuruyordu Rahmet Elçisi…
Kurban… Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'in baba oğul sevgisi ile Hakka bağlılık duygularının harman olduğu engin dünyayı yaşama… Bunu hissederek kurbanı kesme… Öfke ile değil sevgiyle bıçağı tutma… Kurbanlıkla boğuşma yerine onu kutlu bir armağan gibi uğurlama, belki de kurbanlığa saygı duyma…
Yaratılana şefkat ve merhamet, temizlik, insana saygı, çevrenin korunması, israftan kaçınma bütün bu temel duyarlılıklara riayet…
Bir yanda adeta kesilmek için boynunu besmeleye uzatan kurbanlık koç… Öte yanda ona olanca öfkesiyle abanan veya bıçağı niçin çaldığına dair en küçük bilinç kırıntısı taşımayan insan!..
Ne yazık ki, modernite pek çok kolaylığı hayatımıza taşıdı taşımasına, ama bizi biz yapan, bize kültürel kimlik inşa eden pek çok değerlerimizi de beraberinde kurban etti…
Bugün kuyruğundan ya da boynundan - boynuzundan tutup sürüklenerek kendilerine eziyet edilen hayvancıklara, dinin yarısı addedilen temizlik göz ardı edilerek adeta kan gölüne döndürülen sokaklara, insan ve çevre sağlığı tehdit edilerek kurulan veya kurulmaya çalışılan yakınlığa düşürülen gölgeleri hepimiz gözlemlemekteyiz…
İslâmî edep, zarafet, incelik, duyarlılık, güzellik, ölçülülük, hakkaniyet, estetik zevk gibi değerler bir bir kurban ediliyor… Önemli olan varisi olduğumuz değerleri kurban etmek değil, hayat sunan o değerlere kurban olmaktır. O halde dünyaya başka şekillerde yansıyacak ve yanlış anlamalara yol açacak davranışlardan uzak durarak kurban ibadetini yerine getirmek gerekir.
Ancak bazı olumsuz uygulamaları dikkate alarak hiç kimse, dinimize ve milletimize tarih sahnesinde süreklilik kazandıran Kurbanı ve Kurban Bayramını tartışma konusu yapmasın. 16 Hiç kimse Kurban ibadetini öne sürerek Müslümanlara hayvan sevgisi, hayvan hakları dersi vermeye de kalkışmasın. Çünkü biz, bir karıncayı incitmenin bile mahşerde soru olacağını idrak eden bir medeniyetin çocuklarıyız.
Kanuni Sultan Süleyman, Seyhülislam Ebüssuud Efendi'den, manzum bir beyitle, Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların yok edilmesinin dinen caiz olup olmadığını sordu.
Beyit şöyle: "Dirahta ger ziyan etse karınca Günah var mıdır anı kırınca?" (Eğer karınca ağaca zarar verir, onu kurutursa onu yok etmenin bir günahı var mıdır?) Ebüssuud Efendi, manzum soruya manzum bir cevap verir: "Yarın Hakkın divanına varınca, Süleyman'dan hakkın alır karınca..." İşte biz böyle bir ecdadın ahfadıyız.
 
BAYRAM ATMOSFERİ
Bu bayram, çatlak dudaklarımıza zemzem, çorak gönüllerimize inşirah olsun. Utançlarımızı, ayıplarımızı, pişmanlıklarımızı, ahlarımızı Rabbimizin rahmet kucağına dökelim. Kardeşin kardeşi kuyuya attığı, kardeşin kardeşe silah kaldırdığı bir çağda, Habil gibi engin, Yusuf kadar sabırlı, İbrahim gibi halim, İsmail gibi teslimiyet timsali olalım.
Bayram atmosferini aile efradımıza, komşularımıza, akrabalarımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, içinde yaşadığımız topluma ve tüm insanlığa yayalım. Onun muştusunu gönüllerden gönüllere, evlerden evlere, şehirlerden şehirlere, ülkelerden ülkelere taşıyalım!
Bayram günlerini asla kendimizi yalnızlaştırdığımız sıradan tatil günleri olarak görmeyelim. Kurban Bayramı ve hac mevsiminde Yüreklerimizin en ağır yükü olan dargınlıkları, küskünlükleri, düşmanlıkları, kin ve öfkeyi bir tarafa bırakarak af ve bağışlama yolunu tercih edelim. Gönlümüzü herkese açalım, barışalım, kucaklaşalım ve bayramlaşalım.
Varlık sebebimiz olan anne-babalarımızı ve aile büyüklerimizi ihmal etmeyelim. Ahirete irtihal edenleri rahmetle yâd edelim, onlara hayır duada bulunalım. Anne ve babalarımızın rızalarını kazanmaya çalışalım.
Hayatın çilesini birlikte omuzladığımız eşlerimizi mutlu etmenin yollarını arayalım. Evlerin canlı bayramları olan çocuklarımızı ihmal etmeyelim. Aralarda görüyorum, Çocuklarımıza bu güzel bayramda, Allah‟ın evine Yahya Kemalin ifadesiyle, Son dinin bu en güzel mabedine hoş geldiniz diyorum. Onlara düşen vazife de babalarının kulaklarına eğilip babacığım bu güzel bayramla bizi tanıştırmak için, buraya getirdiğin için sana teşekkür ediyorum. Demek ki benim vazifelerim var..
İbrahim peygamberin duasını hiç kalbimizden çıkarmayalım..
Bayramda yapacağımız en önemli ibadetlerden, güzelliklerden biri bayram yapamayanlara Yaralı gönüllere, bitap düşmüş yüreklere de bayram yaptırmak...
Silahların gölgesinde bayramı bayram gibi yaşayamayan kardeşlerimizi düşünmek, çevremizde, ülkemizde bir köye dönüşen dünyamızda bizle aynı coşkuyu yaşayamayan, aynı sevinci paylaşamayan kimler var…onları düşünmek, dua etmek…
Bayramımız yeni bayramlar doğursun. Sevincimiz yeni sevinçlerin toprağı olsun. Huzurumuz nice huzursuzlukların çaresi; mutluluğumuz dünyanın dört bir yanındaki acılara teselliler sunsun. Yeryüzünde iyilikler egemen olsun! Bayramınız mübarek olsun!
 
DİĞER YAZILARI İslam’ın emrettiği beş temel esastan biri de zekâttır 01-01-1970 03:00 Ramazan sevinci 01-01-1970 03:00 "Mülk Sûresinden Mesajlar" 01-01-1970 03:00 "Rahmet ve Mağfiret İklimi: Üç Aylar" 01-01-1970 03:00 "Evliliklerimiz Kolay Olsun" 01-01-1970 03:00 Ezan ve Kurban 01-01-1970 03:00 Önce Rabbini Razı et!... 01-01-1970 03:00 Toplumsal Huzurun Kaynağı 01-01-1970 03:00 Yeni bir yıl, yeni umutlar demektir 01-01-1970 03:00 Yolculuk Çok Kısa 01-01-1970 03:00 ​Onurlu bir destan 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -7- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -6- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -5- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -4- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -3- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -2- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -1- 01-01-1970 03:00 Günahlardan arınma ayı:RAMAZAN 01-01-1970 03:00 Üç ayların manevi gölgesi 01-01-1970 03:00 Engelleri Sevgiyle Aşalım 01-01-1970 03:00 Şiddet İnsan Onuruyla Asla Bağdaşmaz 01-01-1970 03:00 Afetler Hepimizi Derinden Üzmektedir 01-01-1970 03:00 Kurban ibadeti ve Kurban bayramı önemi 01-01-1970 03:00 İslam medeniyeti, merhamet ve güzel ahlak 01-01-1970 03:00 Filistin ve Kudüs Meselesine Genel Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Ramazan Bayramı bu yılda mahzun… 01-01-1970 03:00 Hüznü de sevinci de bir arada yaşıyoruz 01-01-1970 03:00 Göç ve Çarpık Kentleşme 01-01-1970 03:00 Medya Üzerinden Yapılan Algı İfsadı 01-01-1970 03:00 Ekonomik ve Sosyal Yapının Bozulması 01-01-1970 03:00 Ahlaki Bozulmanın Aile Üzerindeki Etkileri 01-01-1970 03:00 Aile Yapısı ve Etki Analizi 01-01-1970 03:00 Aile, Temel Yapı Taşıdır 01-01-1970 03:00 O, Allah’ın varlığa merhametinin bir tecellisidir 01-01-1970 03:00 Maskeler Virüs Yaymasın 01-01-1970 03:00 Faizin propaganda şekli!.. 01-01-1970 03:00 Neymiş efendim idam cezası kaldırılmış! 01-01-1970 03:00 Kurban ibadeti, Sevinç ve Hüzün Bayramı-1- 01-01-1970 03:00 15 Temmuz, onurlu bir destanın adıdır 01-01-1970 03:00 Vedalaşmanın hüznünü yaşıyoruz 01-01-1970 03:00 Kadir gecesini hep birlikte idrak ve ihya edeceğiz 01-01-1970 03:00 Duygusal bir hikaye.. Tüm evlatlara ithaf olunur..!!! 01-01-1970 03:00 Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan 01-01-1970 03:00 Rabbimizin engin rahmetine sığınalım 01-01-1970 03:00 Hayat durgun bir nehre dönüştü 01-01-1970 03:00 İnsanlık ders almayacak mı? 01-01-1970 03:00 Erbakan Hocayı anlamak 3 01-01-1970 03:00 Erbakan Hocayı anlamak 2 01-01-1970 03:00 Erbakan Hoca’yı anlamak 01-01-1970 03:00 İlhakın adı, sözde barış planı 01-01-1970 03:00 Depremle birlikte ülke gündemi birden değişti 01-01-1970 03:00 Eleştirinin, aykırı bir yorumu 01-01-1970 03:00 Dur daha bitmedi! 01-01-1970 03:00 ​Aile çökerse toplum da çöker...3 01-01-1970 03:00 Aile çökerse toplum da çöker...2 01-01-1970 03:00 Aile çökerse toplum da çöker... 01-01-1970 03:00 Kural yok... 01-01-1970 03:00 Evin mahremi olmak 01-01-1970 03:00 Neden böyle oldu? 01-01-1970 03:00 Muhteşem bir yazı... 01-01-1970 03:00 Neden böyle oldu? 01-01-1970 03:00 Ya kurgu ya gerçek yoksa her şey geçecek 01-01-1970 03:00 Hakiki bir ‘var olma’ mücadelesi 01-01-1970 03:00 ​Regaip Gecesi ve Fazileti 01-01-1970 03:00 Eşitsizlik sorunu 01-01-1970 03:00 İnsanlığımız yok oluyor 01-01-1970 03:00 Ruh sağlığı yasası 01-01-1970 03:00 ​Milli Piyango illeti 01-01-1970 03:00 ​Kaç dostunuz var ? 01-01-1970 03:00 Adalet 01-01-1970 03:00 Alkol aklımızı başımızdan alır 01-01-1970 03:00 Türkçedeki yabancı kelime ve sözcükler 01-01-1970 03:00 ​Dizilerin Hayatımıza Etkisi 01-01-1970 03:00 Eğitim anlayışımız 01-01-1970 03:00 Dilin önemi ve dilimize sahip çıkalım 01-01-1970 03:00