Basın; aile içi huzursuzluk ve aileyi yıkma anlamında büyük işler icra ediyor. Bu kadar çarpıklık içerisinde Aile yapımız çökertiliyor, çaktırmadan dinamitleniyor. Bu kaos ortamını bilinçli oluşturup en mühim kurumumuz olan aile paramparça ediliyor. En problemli çocuklar, çok büyük bir oranda parçalanmış aile çocuklarıdır. Uyuşturucunun her türlüsünden tutun, hırsızlığa kadar, kapkaç, yol kesme, tecavüz…den cinayetlere kadar neredeyse bütün suçlar bu şiddet gören ve parçalanmış ailelerin çocukları tarafından yapılmaktadır. Doğru düzgün hiçbir eğitim görmeyen ve sürekli şiddet gören, hiçbir ilgi ve sevgi görmeyen çocuk, fitili çekilmiş bomba hükmündedir. Her suçu işleyebilir, bütün suçları işlemeye müsaittir.
Bu konunun diğer bir cephesi de, kadını koruyalım! diye çıkarılan bu kanunlar ve sözleşmeler ailenin hiçbir bireyine yaramamıştır. En başta kadına şiddeti artırmış, boşanmalar artmış, cinayetler artmış, evlilikler azalmış, bireyler evlilikten korkar hale gelmişlerdir. Kadının tek taraflı beyanı üzere kocaya evden uzaklaştırmalar verilmekte ve bu durum kocanın evinden, çocuğundan, düzeninden… uzaklaşmasını getirmektedir. Bu psikolojiye giren koca, telafisi mümkün olmayan suçlara, hatta cinayetlere kadar işi ileri boyutlara taşımaktadır. Boşanmalar artınca “ömür boyu nafaka” gibi, “çocuk haczi”… gibi pek çok sorun kendiliğinden oluşmaktadır. Birçok kadın, bu ömür boyu nafaka işini ve çocuk haczi konusunu bir sektör haline getirmiştir. Erkek bu durumlar karşısında aciz ve çaresiz bırakılmış, itibarı yok edilmiş, evinden kovulmuş, sığınacak bir yeri dahi olmayan gariban bir insan durumuna düşürülmüştür. Bu psikolojiyi taşıyan bir insan neler yapmaz ki?! Bilerek ve düşünülerek hazırlanmış bu metinlerin, aileleri ve dolayısıyla toplumu ne hale getirdiğini ve getirmeye devam edeceğini varın siz düşünün. Çocuklar futbol topu gibi bir oraya bir buraya savrulmaktadır. Kadının beyanı esas olunca ve erkeğin ifadesine bile hacet duyulmayınca olacağı budur. Bütün kadınlar doğru ve dürüst, bütün erkekler ise yalancı ve değersiz telakki edilirse AİLE BİTER. Peki bu durumdan kim kazançlı çıkar? Veya bu durumdan kazançlı çıkan aile bireyi var mı? Toplum ve millet olarak bu işten ne gibi bir kazanç sağladık?! Kadın korunmuş mu oluyor bu yasalarla?! Başta kadın olmak üzere aile fertlerine huzur ve mutluluk mu gelmiş oldu, kadının değeri ve mutluluğu mu artmış oldu?! Cevabını size bırakıyorum.
Ayrıca evlilik dinimizin emri, Peygamber Efendimiz’in sünnetidir. Aile neslin devamı için zaruri bir durumdur. Herkesin soyu sopu, nesli, nesebi belli olmalı. Eski ifadeyle USUL ve FURU denilen alt ve üst nesil belli olmalı ki, aile dediğimiz kurum ortaya çıksın. Sağlam aile yapısı sağlam toplumu oluşturur. Huzurlu aile yapımızda bir sekinet bir meveddet, bir muhabbet, bir düzen, bir güzellik vardır. İşte bu güzelliği yok etmek üzere büyük bir plan kurdular ve büyük bir saldırı başlattılar. Bize düşen uyanık olmak, bilgili olmak, oyunları ve saldırıları görmek ve oyunlarını başlarına geçirmek, dostunu düşmanını tanımak, güçlü olmak ve AİLEYE, AİLE KURUMUNA sahip çıkmaktır.