Öylesine farklı bir dönemi yaşıyoruz ki,
Nasıl anlatsam,
Nerden başlasam gerçek manada sizlere yansıtabileceğimden emin değilim…
Bu kıyamet alameti devirde her şey adeta pamuk ipliğine bağlı.
Bütün ilişkiler yüzeysel ve menfaat merkezli.
Adam yıllarca gönül verdim dediği, sırasında kanım canım feda olsun diye nağaralar attı partisinden aday konulmamasına sinirlenip; yıllarca can düşmanı gördüğü, politikalarını yerden yere vurup, küfür derecesine varan ağır eleştiriler yaptığı rakip partiden aday oluyor.
Canciğer kuzu sarması – yediği içtiği ayrı gitmeyen arkadaşlar küçük bir tartışma yaşıyor,
Öylesine pamuk ipliğine bağlı ki dostluklar ve arkadaşlıklar.
Ve bu istikrarsız ve dahi sadakatsız yaşam şekli öylesine dozunu artırıyor ki insanlar bir – iki kez giydiği kıyafeti kaldırıp atıveriyor.
Niye atmasın zaten vitrinlerin tümü onun, sen paradan haber ver.
Çocuklu ailelerin evleri oyuncaklarından yıkılıyor âdeta.
Bir oyuncağın bir yerine bir şey olmaya görsün…
Mızmızlanan ufaklığa hemen yeni bir oyuncak sözü veriyor ve kaldırıp atıyorsun o oyuncağı.
Her şey bol, yeter ki paran, pulun olsun.
Elindeki her şeyin yenisini almak öylesine kışkırtıcı ki neredeyse hayat bunun üzerine kurgulanmış gibi.
Bir ara Alvin Toffler´in ‘ŞOK´ isimli kitabını okurken yazarın işaret ettiği ‘Kullan At´ devrinin gerçekleşmesini doğrusu hiç ihtimal dahilinde görmemiştim…
Ve hazindir ki sözü edilen o kara günler gelip çattı…
Ve artık ‘Kaldır At´ ya da ‘Kullan At´ devrindeyiz!
Çevrende her ne eskimişse, sana eski heyecanı, hazzı ve huzuru vermiyorsa kaldır at ve yenisini al!
Sırtındaki kamburdan kurtul !
Geldiğimiz noktada yaşadığımız devrin özeti budur!
Toplum, aile, moral değerler orta yerinden çatırdıyor.
Bütün gündemler emin olunuz bu gündem yanında hava – civa!
Bir ahtapot misali toplumun kılcallarına kadar uzanmış ve bütün zehrini ustaca zerk ediyor…
Bizler, sizler, onlar sadece seyrediyoruz…
Kaldır at devrindeyiz…
Kimse basit kusurları, eksikleri ve ufak tefek hataları hazmedemiyor.
Oysa her şey insan içindir.
Hayata dair her ne varsa insana dairdir.
Herkes kendisinin mükemmel ve kusursuz olduğu sanrısı içinde yaklaşıyor olaylara !
Cehalet en büyük meziyet!
Eşyanın efendisi olan, eşyayı bir araç olarak gören, gönül dağına yaslanıp, sevgi ve hoşgörünün ellerinden tutan o engin yürekli insanlar sadece aralarındaki engelleri kaldırıp atarlardı!
Yırtılan elbiseleri yamalayan, kırılan eşyaları onaran ve her dem Allah´a şükreden o eli dualı insanlar nereye gitti?
Ya bozulan oyuncağını tamir eden çocuklar?
Ya oyuncağını kendi yapanlar?
Bez bebekleri için birkaç çubuk, biraz pamuk, iplik ve kumaşı bulduğunda sevinen kızlar;
Birkaç metre metal telle, yada birkaç tahta parçası ile son model otomobiller yapan erkek çocukları,
Sokakları – caddeleri kahkahalarıyla dolduran neşeli çocuklar,
Şimdi nereye saklandılar?
Köşe kapmaca mı,
Saklambaç mı oynuyorlar dersiniz?
Bu kaldır at devrinde onlar nereye savruldular acep?
Bileniniz var mı?
Ben çok arıyorum o insanları
O güzü gönlü tok,
Sözü sent sayan,
Tatlı dilli – güler yüzlü
Sözü sohbeti dinlenir,
Ağzı dualı o insanlar nerede şimdi?
Doğrusu ben o günleri ve o insanları çok özlüyorum…
“Kullan at, kaldır at “diye diye her şeyimizi yele verdik.
Artık elimizdekilere sahip çıkma zamanıdır …