Aile, toplumla beraber hem kimliğimizin hem de küresel anlamda medeniyet iddiamızın temel yapı taşıdır.
Aile; bireyin, toplumun, devletin ve medeniyetlerin inşa süreçlerinin özünü, hareket noktasını oluşturur. Bundan dolayıdır ki aile yapısı insanlık tarihi boyunca farklı formlarda bulunsa da önemini hiçbir zaman yitirmemiştir.
Aile, belirtmiş olduğumuz inşa süreçlerine ek olarak dış tehditlere karşı da bir kalkan, kale durumundadır.
Aile yapısını diri ve dinamik tutan toplumlar tüm zor şartlara rağmen öz benliklerini yitirmemişler ve şuurlu bir toplumsal aktarım sağlamışlardır. İçinde yaşadığımız zaman diliminde, aile mefhumu en badireli dönemlerinden birini yaşamaktadır.
Küresel ahlaksızlık eğilimleri ve tekebbür, savaşlar, göç, kentleşme, medya vs. gibi baskın unsurlar aile üzerinde önemli çözülmelere ve yıkımlara sebep olmaktadır.
Aile ekseninde sosyal ve ekonomik yapının tahribatı da özellikle ülkemizde ve dünyada büyük bir ahlaki kriz olarak kendini göstermiştir. Gücü ve kuvveti merkeze alan Batı dünyasının dayattığı ve diğer toplumlarında “Batılı değerleri üstün gören” anlayışlarından kaynaklanan kökten hasarlı süreçler aile mefhumunu giderek sarsmış ve değersizliğe doğru itmiştir.
Bu minvalde ahlaki yozlaşmanın doğrudan aile ve aileyi oluşturan unsuları etkilemesi toplumu oluşturan diğer tüm kurumlarda da bozulmalara sebebiyet vermiştir.
Bundan dolayı siyaset mekanizması, sosyal yapı ve aile; doğru hak anlayışına dayalı bir zihniyet ile topyekûn bir kalkınmaya ihtiyaç duymaktadır.
Bu yazımın amacı; ahlaki yozlaşma ve aileyi etkileyen faktörler, aile yapısının bozulmasıyla ortaya çıkan problemler ve bu meseleler üzerine sunulan öneriler ve çözüm yolları üzerine odaklanarak aile ve ahlaki yozlaşma arasındaki ilişkiyi ilmi ve siyasi bir zeminde değerlendirmektir.
Öncelikle gelenekten moderniteye aile yapısı, ailenin ne tür bozulmalara uğradığı ve aile yapısında meydana gelen bozulmalara etki eden ahlaki faktörlerin neler olduğu ve bu bozulmaların bireyde, toplumda ve devlette meydana getirdiği hasarlar tespit edilmiştir.
Daha sonra da milletimizin değer ölçüleri ve medeniyet algısı çerçevesinde aile üzerindeki ahlaki tahribatı ortadan kaldıracak bireysel, toplumsal ve siyasi tedbirler ile çözüm önerileri ortaya konulmuştur.
Milli varlığımızın en temel dayanağı olan ailenin, insanlığın ortak bilinci haline dönüşmüş fıtri/insani değerlere ve kendi kültürel gerçeklerimiz temellerine dayanan sosyal politika ve mekanizmalar geliştirip zenginleştirilmesi öngörülmüştür.
DEVAM EDECEK