Son yıllarda bir dizi çılgınlığıdır almış başını gidiyor. Neredeyse her gece her televizyon kanalında bir dizi yayınlanıyor. İşin kötü tarafı ise bu dizilerin neredeyse hiçbirinin, gerçek hayatla hiçbir alakası yok.
Türk kültürüne, gelenek-göreneklerine uymayan bu dizilerin insan hayatında çeşitli olumsuz etkileri görülüyor. RTÜK'ün neden bu tarz dizilere müdahale etmediğini anlamak güç doğrusu. Hele de silahtan, çatışmadan, adam öldürmekten başka bir şey sunamayan, insanlara şiddeti, öldürmeyi, yaralamayı öğreten ve bunları da bir marifetmiş gibi gösteren diziler nasıl oluyor da yıllarca yayınlanmaya devam ediyor, hayret ediyorum.
Bu gidişata bir dur demek gerekiyor. Bu tür diziler, toplumumuzun daha da yozlaşmasına, gerçek kültüründen uzaklaşmasına sebep oluyor. Bence, Türk seyircisi de bu durumu görmeli ve tepkisini bu dizileri izlemeyerek göstermelidir.
SOSYAL MEDYA ÇILGINLIĞI
Sanırım sosyal medyayı en çok kullanan ülkelerin başında geliyoruz. Kitap okuma konusunda en gerilerde takip eden ülkemizin, sosyal medyayı bunca etkin kullanması çok manidar.
Herkeste bir sosyal medya çılgınlığı türemiş ve insanlar sosyal medya olmadan yaşayamaz hale gelmiş. Bazı kavramların, sosyal medya yüzünden içi tamamen boşalmış. Benim en çok dikkatimi çeken sosyal medya kavramlarından bir tanesi ''Paylaş'' kavramıdır. Bu kavramın içi ne kadar da boşaltılmış değil mi? Paylaşmak, sahip olduğunu başkalarına da vermektir. Cömertliktir, yoksulun halinden anlamaktır. Oysa sosyal medyada kullanılan paylaş ifadesi bu tanımlardan tamamen uzak. İnsanlar, yemeklerini yoksullarla paylaşmak yerine sosyal medyada paylaşıyor. Yoksulu iyice yoksul ve düşkün hale getiriyor.
Bana soracak olursanız, tüm bunların sebebi, insanımızın düşünme gibi eylemlerden uzak oluşudur. Zira düşünen bir insanın, her yediği haltı başkalarına göstereceğini düşünmüyorum.