Duygusal bir hikaye.. Tüm evlatlara ithaf olunur..!!!

Aydın ÇEVİK

09-05-2020 02:45

 

5 senedir huzurevinde yaşayan bir annemizin kaleminden duygusal bir hikaye... Tüm evlatlara ithaf olunur..!!!

Buz gibi odalarla dolu kocaman binalar diktiler ülkeme. İçine ömürlerinin son demlerinde olan anneleri, babaları doldurdular. Adına huzur evi dediler. Oysa huzur hiç uğramadı oraya. Eskiden yaşlılarımızı kapatmazdık başka yerlere. Onların yüzü suyu hürmetine belalar def oluyor der, onları nimet bilirdik. Boyunlarını bükük bırakmazdık.

Dışarıdan huzurlu gibi görünen, bu sessiz sakin binalarda, ne fırtınalar kopuyor kimbilir. Kaç anne anlatmak, haykırmak istedi duygularını, kaç anne yazmak istedi bilinmez. O annelerin adına yazdım bu satırları. Bu mektup huzursuz odalardaki yüreği yorgun annelerin sessiz çığlıklarıdır….

Takvime baktım da 5 sene olmuş buraya geleli. Nasıl geçti o 5 sene bir de bana sor. Çok bakmıyorum takvimlere. İçim sıkılıyor, zaman geçmiyor. Eskiden su gibi akıp geçiyor zaman derdim. Şimdi öyle düşünmüyorum. Demek insan mutluyken çabuk geçermiş zaman. Hapishanedekileri şimdi daha iyi anlıyorum. Beni buraya bıraktığın gün anneler günüydü hatırlıyor musun? O günden beri anneler günü denen gün benim için daha da bir anlamsızlaştı. Her sene bugün anne olmak ayrı bir acı veriyor bana…
Sen küçük bir çocuktun daha. Hiç bir yere bırakmazdım ben seni, öyle savunmasız, öyle masumdun ki, kimselere güvenip yollamazdım. Yanımdan hiç ayırmazdım. Şimdi beni nasıl olupta tanımadığın insanlara teslim ettiğini düşünüyorum. Gözden çıkarılmış eski bir eşya gibi hissediyorum kendimi. Yıpranmış, işe yaramaz. Kırgınlık mı? Belki, kırgınım biraz…

Geçen gün eski komşumuz Mevlüde teyzenin kızı Şükran geldi. Yolda görmüş seni. “Neden bıraktın anneni” diye sormuş sana. “Kendisi istedi” demişsin. “Maaşıda var bakıyorlar, yeri sıcak, her işi görülüyor içim rahat” demişsin. Kendim istemiştim evet, bazen naz yapma kabilinden ” Yaşlanınca huzurevine gönderin beni, kimseye yük olmak istemem” derdim. Ama içten içe hiç konduramazdım bu durumu, ne kendime, ne sana. “Bırakmaz beni bir yere” derdim. Tıpkı küçükken benim seni bırakmadığım gibi, beni hiç bırakmazsın sanırdım.

Yaramaz bir çocuktun sen. Yerinde duramayan serseri bir mayın gibiydin.Kaç kez ısırdım dudaklarımı sana bağırmamak için, kaç kez sıktım yumruğumu vurmayayım diye. Ama hiç vurmadım sana, hiç kırmadım kalbini… Komşulardan biri sana “çok yaramaz” dedi diye aylarca onun yüzüne bakmamıştım. Kimse laf söylemesin, incitmesin isterdim. Tahammül edemezdim sana dikilen sert bir bakışa bile…

Geçen gün bana “bunak kadın” dedi bakıcının biri. Hasta bezini lavaboda unutmuşum. Arada oluyor tutamıyorum diye vermişlerdi. Diğerleride duydu ya, nasıl utandım bir bilsen… Daha ne laflar söylüyorlarda dilim varmıyor söylemeye. Kırar mıyım, incitir miyim diye kim düşünüyor ki? Çok hassastım eskiden bilirsin, çabuk alınırdım. Hem benden titizi mi vardı? Kimselerin işini beğenmezdim. Şimdi yemek yerken bile yoruluyorum,üstüme döküyorum. Bazen yatarak kılıyorum namazlarımı. Secdeye başımı koyup uzun uzun öylece kalmayı ne çok özledim…

Yaşlansam da geleceğe dair umutlar besliyordum buraya gelmeden evvel. Evladımı büyüttüm nasıl olsa, artık yorgunluklar biter, ben rahat otururum torunlarımı severim, sen sorarsın “anne ilacını getireyim mi, bir şeye ihtiyacın var mı?” diye. arkama yastık koyarsın, kesemediğim tırnaklarımı sen kesersin sanıyordum. Şimdi çoğu kez tırnaklarımı keserken kanattıklarını bilmezsin tabi…

Gerçi benden daha beterleride var burada. Emine Bacı vardı mesela. Köyden gelmişti. Bir ay kadar oldu öleli. Bir sene evvelde Alzheimer hastası olan kocası ölmüştü. Çok çekti zavallı. Üç oğlu varmış Emine Bacı’nın. Aslan gibiymiş hepsi. Ben görmedim, gelmezlerdi hiç. Üç adam bir anayı sığdıramamışlar evlerine. Bağ bahçe gezmeye alışmış kadın. Hiç oturup kalmamış yerinde. Burada nasıl zorlandı, neler çekti Allah biliyor. Her yaz köyüne gidecek diye umut ederdi. Haber göndermiş oğlu, “Annemin ancak ölüsü çıkar oradan” demiş. Köylülerden çıkarıp bakmak isteyenler olmuş, ona da izin vermemişler. Bir keresinde pencereden atlamaya kalktı da zor tuttu bakıcılar. En son oğlu bayramlık göndermişti, “zıkkım olsun ondan gelen” dedi, giymedi elbiseyi. Hiç oğlum, yavrum demedi. “Köyüm” dedi, “evim” dedi durdu gariban. Bir sabah yatağında ölü buldular. Ölümü bile yalnız oldu Emine Bacı’nın.() Ooof off hangisini anlatsam, daha neler var neler…
Şu bakıcı kadını sevemedim bir türlü. Sanki özel olarak seçmişler. Bu kadar mı merhametsiz olur bir insan ? Hiç mi gülmez yüzü ya hu? Her gün odaya gelince burnunu tutuyor. Pis kokuyormuş. Pencereyi sonuna kadar açıyor. Mutlaka yarım saat açık tutuyor. Çok üşüyorum. Zaten parmaklarımda da can kalmamış sanki, kolay kolay ısınmıyor eskisi gibi…

Hatırlar mısın ilkokula gittiğin o yılları. Kışın kuzine sobayı yakardım. Sen gelmeden yemeği hazır eder, sobanın üzerine koyardım. Sen seviyorsun diye sobanın fırınında bir kaç tane küçük patatesi pişirirdim muhakkak. Okuldan gelir gelmez sobanın yanına koşardın. İlk işin tencereye bakmak olurdu. Genelde sevdiğin yemekleri yapardım. Ellerin üşümüş diye avuçlarımın içine ellerini alır ısıtırdım, öperdim öperdim…

Sık sık uğrarım demiştin. Tam 8 ay olmuş uğramayalı. İşlerin yoğunmuş, zamanın yokmuş. Torunlarımda sormuyorlar demek. Yeni eve taşınmışsın aldım haberini. Arkadaşın Zehra söyledi. Vefalı kızdır, arada geliyor sağolsun. Annesi de babası da yanında vefat etmiş. Hiç bırakmamış bir yere, yanından ayırmamış. İmrenmedim desem yalan söylerim… “Evi çok büyük” dedi. Kocaman odaları, geniş bir balkonu varmış evinin. Yeni mobilyalar almışsın, eskileri elden çıkarmışsın.Tıpkı beni çıkardığın gibi… Herşeyi sığdırdın da evine, bir beni sığdıramadın a kuzum. Hadi onu da geçtim. Bir kere “Anne gel evimi gör, bir kaç gün kal” bile demedin… Zehra’ya “Anneler gününde görmeye gideceğim” demişsin… Ben anneler gününü hiç beklemiyorum biliyor musun? Anne olmak acı verir mi insana? O gün bana acı veriyor yavrum. Artık kendimi bir anne gibi hissedemediğim için belkide… Bir evlat bir torun sevemezsen, çevrende anne diyen olmazsa sana, ne anlamı var anne olmanın?

Ölene imrenilir mi hiç? İmreniyorum işte. Kimin öldüğünü duysam “darısı başıma” diyorum. Hayaller umutlar, mutlu zamanlarmış insanı ayakta tutan. Onlar yoksa yaşamak zulüm olurmuş meğer…

Kim icat etmiş bu huzursuz evleri? Rahat yüzü görmesin deyip her gün beddua ediyorum. Huzur eviymiş. Hergün ölüp ölüp diriliyorum bu huzursuz odada. Hiç tanımadığım, mizacımın uymadığı insanlarla yatıp kalkıyorum. Hiç bir şey bana ait değil. Söz hakkım yok, elbiselerim bile benim değil sanki. “Allahım al emanetini ne olur, bu yükü taşıyamıyorum…”

Bu huzursuz evleri icat edenler mi çıkarmış anneler günü denen yalancı günü? İnsanlar yaşlı annelerini bu evlere kapatsın da sonra anneler günü olunca ziyaret etsinler diye öyle mi?

Bak yine geldi o uğursuz gün. Zehra geleceğini söylemişti. Gelsen de bir, gelmesen de artık. Ben anneler gününü hiç sevemedim biliyor musun? Dünyalara sığmayan anne yüreğim huzursuz bir odaya hapsedildi. Ne sevmenin, ne anneliğimin bir anlamı yok artık… Çok üşüyorum. Hem parmaklarımda da can kalmamış sanki, kolay kolay ısınmıyor eskisi gibi…

DİĞER YAZILARI İslam’ın emrettiği beş temel esastan biri de zekâttır 01-01-1970 03:00 Ramazan sevinci 01-01-1970 03:00 "Mülk Sûresinden Mesajlar" 01-01-1970 03:00 "Rahmet ve Mağfiret İklimi: Üç Aylar" 01-01-1970 03:00 "Evliliklerimiz Kolay Olsun" 01-01-1970 03:00 Ezan ve Kurban 01-01-1970 03:00 Önce Rabbini Razı et!... 01-01-1970 03:00 Toplumsal Huzurun Kaynağı 01-01-1970 03:00 Yeni bir yıl, yeni umutlar demektir 01-01-1970 03:00 Yolculuk Çok Kısa 01-01-1970 03:00 ​Onurlu bir destan 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -7- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -6- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -5- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -4- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -3- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -2- 01-01-1970 03:00 50 Soru 50 Cevap -1- 01-01-1970 03:00 Günahlardan arınma ayı:RAMAZAN 01-01-1970 03:00 Üç ayların manevi gölgesi 01-01-1970 03:00 Engelleri Sevgiyle Aşalım 01-01-1970 03:00 Şiddet İnsan Onuruyla Asla Bağdaşmaz 01-01-1970 03:00 Afetler Hepimizi Derinden Üzmektedir 01-01-1970 03:00 Kurban ibadeti ve Kurban bayramı önemi 01-01-1970 03:00 İslam medeniyeti, merhamet ve güzel ahlak 01-01-1970 03:00 Filistin ve Kudüs Meselesine Genel Bir Bakış 01-01-1970 03:00 Ramazan Bayramı bu yılda mahzun… 01-01-1970 03:00 Hüznü de sevinci de bir arada yaşıyoruz 01-01-1970 03:00 Göç ve Çarpık Kentleşme 01-01-1970 03:00 Medya Üzerinden Yapılan Algı İfsadı 01-01-1970 03:00 Ekonomik ve Sosyal Yapının Bozulması 01-01-1970 03:00 Ahlaki Bozulmanın Aile Üzerindeki Etkileri 01-01-1970 03:00 Aile Yapısı ve Etki Analizi 01-01-1970 03:00 Aile, Temel Yapı Taşıdır 01-01-1970 03:00 O, Allah’ın varlığa merhametinin bir tecellisidir 01-01-1970 03:00 Maskeler Virüs Yaymasın 01-01-1970 03:00 Faizin propaganda şekli!.. 01-01-1970 03:00 Neymiş efendim idam cezası kaldırılmış! 01-01-1970 03:00 Kurban ibadeti, Sevinç ve Hüzün Bayramı-2- 01-01-1970 03:00 Kurban ibadeti, Sevinç ve Hüzün Bayramı-1- 01-01-1970 03:00 15 Temmuz, onurlu bir destanın adıdır 01-01-1970 03:00 Vedalaşmanın hüznünü yaşıyoruz 01-01-1970 03:00 Kadir gecesini hep birlikte idrak ve ihya edeceğiz 01-01-1970 03:00 Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan 01-01-1970 03:00 Rabbimizin engin rahmetine sığınalım 01-01-1970 03:00 Hayat durgun bir nehre dönüştü 01-01-1970 03:00 İnsanlık ders almayacak mı? 01-01-1970 03:00 Erbakan Hocayı anlamak 3 01-01-1970 03:00 Erbakan Hocayı anlamak 2 01-01-1970 03:00 Erbakan Hoca’yı anlamak 01-01-1970 03:00 İlhakın adı, sözde barış planı 01-01-1970 03:00 Depremle birlikte ülke gündemi birden değişti 01-01-1970 03:00 Eleştirinin, aykırı bir yorumu 01-01-1970 03:00 Dur daha bitmedi! 01-01-1970 03:00 ​Aile çökerse toplum da çöker...3 01-01-1970 03:00 Aile çökerse toplum da çöker...2 01-01-1970 03:00 Aile çökerse toplum da çöker... 01-01-1970 03:00 Kural yok... 01-01-1970 03:00 Evin mahremi olmak 01-01-1970 03:00 Neden böyle oldu? 01-01-1970 03:00 Muhteşem bir yazı... 01-01-1970 03:00 Neden böyle oldu? 01-01-1970 03:00 Ya kurgu ya gerçek yoksa her şey geçecek 01-01-1970 03:00 Hakiki bir ‘var olma’ mücadelesi 01-01-1970 03:00 ​Regaip Gecesi ve Fazileti 01-01-1970 03:00 Eşitsizlik sorunu 01-01-1970 03:00 İnsanlığımız yok oluyor 01-01-1970 03:00 Ruh sağlığı yasası 01-01-1970 03:00 ​Milli Piyango illeti 01-01-1970 03:00 ​Kaç dostunuz var ? 01-01-1970 03:00 Adalet 01-01-1970 03:00 Alkol aklımızı başımızdan alır 01-01-1970 03:00 Türkçedeki yabancı kelime ve sözcükler 01-01-1970 03:00 ​Dizilerin Hayatımıza Etkisi 01-01-1970 03:00 Eğitim anlayışımız 01-01-1970 03:00 Dilin önemi ve dilimize sahip çıkalım 01-01-1970 03:00